Şiddeti Azaltma Eğitim Programlarında Seyirci Etkisinin Yeniden Düşünülmesi

Şiddeti Azaltma Eğitim Programlarında Seyirci Etkisinin Yeniden Düşünülmesi

Mark Levine, Richard Philpot ve Anastasiya G. Kovalenko’nun bu çalışması, “seyirci etkisi” kavramını şiddeti azaltma eğitim programları çerçevesinde yeniden değerlendirerek, toplumsal şiddet karşısında bireylerin tepkilerini anlamaya yönelik önemli bir bakış açısı sunmaktadır. Araştırmada, “seyirci etkisi”nin aksine, şiddet içeren durumlarda üçüncü kişilerin müdahalesinin çoğunlukla yüksek olduğu ve bir araya gelen grubun yardımlaşarak müdahale etme eğilimi gösterdiği ortaya konulmaktadır. Yazarlar, şiddet azaltma programlarının yalnızca bireyi güçlendirmeyi değil, aynı zamanda bireyin grubu bir müdahale aracı olarak görmesini sağlamayı da hedeflediğini vurgulamaktadır. Araştırmacılar, mağdura yardım etme olasılığının olaya tanık olan kişi sayısı arttıkça yükseldiğini belirtmekte ve toplumsal kimlik kuramını kullanarak seyircilerin mağdur veya faille olan kimlik bağlarının müdahaleyi kolaylaştırabileceğini öne sürmektedir. Bu bulgular, şiddet azaltma programlarının “seyirci etkisi” yaklaşımını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini göstermekte ve grup dinamiklerinin etkin bir şekilde kullanılabilmesi konusunda rehberlik sunmaktadır.

 

AMAÇ

Makalenin amacı, şiddet azaltma programlarında yaygın olarak kullanılan geleneksel “seyirci etkisi” yaklaşımını eleştirel bir bakışla yeniden değerlendirmek ve bu programlarda grubu müdahale için bir kaynak olarak kullanmayı önermektir. Çalışma, seyircilerin genellikle müdahale etme eğiliminde olduğunu ve toplumsal kimlik ilişkilerinin bu süreci nasıl etkileyebileceğini ortaya koymaktadır.

 

YÖNTEM

Metodoloji: Bu çalışma, şiddet içeren acil durumlarda seyirci davranışını analiz etmek amacıyla nitel gözlemsel analiz yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, farklı sosyal bağlamlarda gerçek hayatta gerçekleşen şiddet olaylarını incelemek için CCTV görüntülerine dayalı bir analiz yapılmıştır. 

Çalışma Grubu: Araştırma, İngiltere, Hollanda ve Güney Afrikada kamuya açık alanlarda gerçekleşen 219 şiddet olayını kapsamaktadır. Vakalar, veri çeşitliliğini sağlamak için farklı sosyal ve kültürel bağlamlardan toplanmıştır.

Veri Toplama: CCTV görüntülerindeki olaylar, seyircilerin müdahale edip etmediği, müdahalenin biçimi ve müdahalenin süresi gibi faktörler üzerinden sistematik olarak incelenmiştir. Yapılandırılmış analiz protokolü, şiddet olaylarına müdahaleyi çeşitli yönlerden gözlemlemeyi mümkün kılmıştır.

Veri Analizi: Görüntüler, iki araştırmacı tarafından tematik analiz ile değerlendirilmiştir. Müdahale düzeyleri, müdahale türleri ve sonuçları gibi ana kategoriler çerçevesinde kodlama yapılmış; sosyal kimlik kuramı perspektifinden seyirci davranışları yorumlanarak grup dinamiklerinin etkisi incelenmiştir.

TEMEL BULGULAR

Makalede elde edilen bulgular şu temel başlıklar çerçevesinde ele alınabilmektedir: 

  • Seyirci Müdahalesinin Norm Oluşu: Yapılan gözlemler, toplumda yaygın kanının aksine, şiddet içeren veya tehlikeli acil durumlarda seyirci müdahalesinin aslında bir norm olduğunu göstermektedir. Araştırmaya konu olan 219 vakada, olayların %90’ında en az bir seyircinin müdahale ettiği ve çoğu durumda birden fazla kişinin aktif olarak yardıma katıldığı görülmüştür. Bu bulgu, şiddet azaltma programlarının bireyleri yalnızca kendi başlarına müdahale etmeleri için güçlendirmek yerine grup olarak müdahaleyi desteklemesi gerektiğine işaret etmektedir.
  • Grup Büyüklüğü ve Müdahale İlişkisi: Çalışmada, seyircilerin sayısının artmasının, olaylara müdahale olasılığını azaltmak yerine artırdığı gözlemlenmiştir. Büyük grupların bulunduğu durumlarda, bir kişinin müdahale etmeme olasılığı artsa bile toplamda daha fazla sayıda kişinin yardıma katılmasıyla mağdurun yardım alma olasılığı yükselmektedir. Bu bulgu, klasik “seyirci etkisi” teorisinin tersine işleyen bir “ters seyirci etkisi” olarak tanımlanmaktadır.
  • Sosyal Kimlik ve Müdahale Eğilimi: Araştırmada, sosyal kimliğin müdahale üzerinde etkili olduğu ortaya konmuştur. Seyircilerin, mağdur veya fail ile paylaştıkları ortak bir sosyal kimliğin veya aidiyetin olması durumunda, müdahale etme olasılıkları artmaktadır. Örneğin, aynı sosyal gruba (arkadaş, aile veya tanıdık) ait kişiler birbirine yardım etme eğilimindedir ve bu sosyal bağlar, kimlik ilişkilerinin önemini vurgulamaktadır.
  • Müdahale Türleri ve Etkisi: Müdahale eden seyirciler, çeşitli şekillerde (örneğin, fiziksel engelleme, sakinleştirme, fail ile konuşma) olayları yatıştırmaya çalışmıştır. Çoğu durumda, bu tür müdahaleler şiddetin daha fazla tırmanmasını önlemiş ve çatışmaların barışçıl bir şekilde çözülmesine katkıda bulunmuştur. 
  • Müdahale Güvenliği: Seyircilerin müdahale ettiği durumlarda, müdahale eden bireylerin fiziksel olarak mağdur olma olasılıkları oldukça düşüktür. Müdahale edenlerin yalnızca %10u hafif düzeyde itişme veya benzeri risklerle karşılaşmıştır, ki bu da genellikle olaya taraf olan kişiyle tanışıklık durumunda meydana gelmektedir. Bu bulgu, şiddet azaltma programlarında seyircilerin güvenli bir şekilde müdahale edebileceğine dair farkındalık yaratmanın önemini vurgulamaktadır.

Bu bulgular, mevcut şiddet azaltma programlarının, “seyirci etkisi” anlayışını yeniden ele alması gerektiğini ve grup dinamikleri ile sosyal kimlik ilişkilerinin başarılı bir müdahale için anahtar rol oynadığını göstermektedir. Ayrıca bu çalışmada laboratuvar deneyleri yerine gerçek olayların CCTV görüntüleri kullanılarak kamuya açık alanlarda şiddet durumlarında seyircilerin gerçek davranışları gözlemlenmektedir. Bu yaklaşım, seyirci davranışının doğal ortamda nasıl işlediğini ortaya koyan nadir çalışmalardan biridir ve deneysel araştırmalara göre daha ekolojik geçerliliğe sahip özgün verilere ulaşmaktadır.

SONUÇ

Bu çalışmanın sonuçları, şiddet azaltma programlarında kullanılan klasik “seyirci etkisi” anlayışının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Elde edilen bulgular, şiddet ve tehlike içeren durumlarda seyircilerin müdahale etme eğiliminde olduğunu ve grup içindeki kişilerin yardım için bir araya geldiklerini ortaya koymaktadır. Çalışma, seyirci (bystander) sayısının artmasıyla mağdura yardım etme olasılığının da arttığını göstererek “seyirci etkisi” teorisine eleştirel bir bakış sunmaktadır. Ayrıca, sosyal kimlik kuramına dayalı olarak yapılan analizler, seyircilerin mağdur veya fail ile paylaştıkları grup kimliklerinin müdahaleyi kolaylaştırabileceğini öne sürmektedir. Bu bulgu, bireylerin yalnızca kendilerini güçlendirmek yerine grup dayanışması içinde hareket edebileceği bir müdahale modelinin daha etkili olabileceğini vurgulamaktadır. Sonuç olarak, şiddet azaltma programlarının “seyirci etkisi” teorisine dayanan müdahale stratejilerini yeniden gözden geçirmesi gerektiği belirtilmektedir. Seyircilerin grup dinamiklerini ve sosyal kimlik bağlarını kullanarak müdahaleyi teşvik eden bir yaklaşımla programların daha etkili hâle gelebileceği öne sürülmektedir. Bu kapsamda çalışma, şiddet azaltma eğitimlerinin, yalnızca bireysel bir güçlendirme yerine kolektif bir müdahale yaklaşımının benimsenmesine yol açtığını ve aynı zamanda toplumsal güvenliği de artırabileceğini göstermektedir. Bu bağlamda çalışma, programların yeniden yapılandırılması ve grup dayanışması ile toplumsal şiddetin azaltılması için önemli bir katkı sağlamaktadır.

KAYNAK: Levine, M., Philpot, R., & Kovalenko, A. G. (2019). Rethinking the bystander effect in violence reduction education programs. Social Issues and Policy Review, 14(1), 273-296. https://doi.org/10.1111/sipr.12063

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.