
Tıp Öğrencilerinin Aile Planlamasına Bakış Açıları Ve Aile Planlamasının Uzmanlık Seçimleri Üzerindeki Etkisi
Doktorlar, optimal üreme dönemi olarak kabul edilen 20-35 yaş aralığını, 10 ila 15 yıllık yoğun bir tıp eğitimi sürecinde geçirmektedir. Şimdiye kadar yapılmış çalışmalar, doktorların yaklaşık %84’ünün çocuk sahibi olmayı, zamanlama ve eğitim süreçleri gözetildiğinde zorlayıcı bulduklarını ve birçok doktorun eğitimini tamamlayana kadar çocuk sahibi olmayı ertelediğini ortaya koymaktadır. Ancak ileri yaşta çocuk sahibi olma; erken doğum, preeklampsi, düşük, ölü doğum, genetik bozukluklar ve ciddi maternal morbidite ve mortalite dahil olmak üzere olumsuz sonuçlarda artışla ilişkili olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu makale, tıp öğrencilerinin ve doktorların kariyerleri boyunca aile planlamasına yaklaşımlarını ve bu tercihin uzmanlık seçimlerini nasıl etkilediğini inceleyen bir nitel araştırmanın bulgularını sunmaktadır.
Amaç
Yazarlar, bu araştırmanın amacını, tıp fakültesi öğrencilerinin aile planlaması hedeflerinin nasıl şekillendiğini ve aile kurma zamanlaması ile uzmanlık tercihleri arasındaki ilişkiyi anlamak olarak tanımlamıştır. Çalışma, tıp öğrencilerinin uzmanlık tercihlerini etkileyen eğilimlerin ötesinde, bireylerin kariyer planlama süreçlerinde çocuk sahibi olma düşüncelerini destekleyecek stratejiler geliştirilmesine katkı sağlamayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, makale, bireylerin çocuk sahibi olma kararları ile eğitim süresi, eğitim yoğunluğu, kariyer planlaması ve iş-yaşam dengesi gibi faktörler arasında ortaya çıkan çatışma alanlarını belirleme açısından referans niteliği taşımaktadır. Makalenin özgün ve kilit önemi, bu çatışma alanlarını akademik bir çerçevede analiz etmesinde yatmaktadır.
Yöntem
Metodoloji
• Toronto Üniversitesi Araştırma Etik Kurulu tarafından
onaylanan bu çalışma, nitel araştırma metodolojisinin derinlemesine mülakat yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.
Çalışma Grubu
• Araştırma, Toronto Üniversitesi Temerty Tıp Fakültesinin dördüncü sınıf öğrencilerini kapsamakta olup 2021 yılının mayıs ve ağustos ayları arasında yürütülmüştür. Katılımcılar, veride çeşitliliği artırmak amacıyla cinsiyet ve uzmanlık tercihleri dikkate alınarak amaçlı örnekleme yöntemiyle seçilmiştir. Bu doğrultuda, toplam 34 kişi ile görüşme yapılmıştır.
Veri Toplama
• Yarı yapılandırılmış soru formu; araştırma ekibinin tartışmaları, yinelemeli incelemeler ve 3 katılımcıyla gerçekleşen pilot görüşmelerin ardından nihai olarak şekillendirilmiştir. Kendi kendine bildirilen demografik veriler arasında yaş, cinsiyet (erkek veya kadın), ırk ve etnik köken (Doğu Asyalı, Ortadoğulu, Güney Asyalı, Beyaz veya diğer [Aşkenazi Yahudisi, Keldani, Latin veya çok ırklı dahil]) ve uzmanlık alanı seçimi yer almıştır. Sorular, katılımcıların aile planlaması desteğine ilişkin bilgisi, aile planlaması eğitimi, aile planlamasına yönelik tutumları, kişisel aile planlaması hedefleri ve uzmanlık alanı ile aile planlaması programlarını seçerken dikkate aldıkları faktörler üzerine odaklanmıştır.
Veri Analizi
• Katılımcılar kimliklerinin gizli tutulacağına dair bilgilendirilmiş ve bu yönde sözlü onamları alınmıştır. Görüntülü konferans yazılımı aracılığıyla gerçekleştirilen ve kayıt altına alınan görüşmeler, kelimesi kelimesine yazıya dökülmüştür. Veriler, iki araştırmacı tarafından tanımlayıcı tematik analize tabi tutulmuş ve aile planlaması etrafındaki algılar ve tartışmalar ile aile planlamasının uzmanlık seçimiyle nasıl ilişkili olabileceği gibi ana kategorilerle bağlantılı olarak tüm veri setini karakterize eden ortak ve farklı temaları belirlemek üzere açık kodlama, sürekli karşılaştırma ve eksenel kodlama kullanılmıştır. Ortaya çıkarılan temalar üzerinde diğer araştırmacılarla tartışma yürütülerek fikir birliğine varılmıştır. Veriler 2021 yılının Eylül ve Aralık ayları arasında analiz edilmiştir. Araştırmanın raporlanması, Nitel Araştırma Raporlamasında Konsolidasyon Kriterleri (COREQ) çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. COREQ, nitel araştırma çalışmalarının raporlanması için geliştirilmiş bir kontrol listesidir. COREQ, özellikle görüşme ve odak grup yöntemlerine odaklanan nitel araştırma çalışmalarının şeffaf ve eksiksiz bir şekilde raporlanmasını sağlamak amacıyla kullanılmaktadır.
Temel Bulgular
Araştırmacıların ortaya koyduğu merkezî temaya göre, tıp öğrencileri, aile planlamasının veya kurulumunun tıp kariyerinde, özellikle de eğitim sürecinde yeterince desteklenmediğine yönelik bir algıya sahiptir. Bu kapsamda çocuk sahibi olmayı erteleme kararının erken yaşlarda alındığı görülmektedir. Araştırmacılara göre bu sonucu destekleyen dört tema bulunmaktadır. Bu temalar şunlardır:
• Tıp kariyerinde aile kurmak için ideal bir zaman yoktur. Katılımcılar, aile planlaması yaparken göz önünde bulundurdukları faktörler arasında ebeveyn izninin mevcudiyeti, ebeveyn olarak işe dönüş, iş-yaşam dengesi, finansal istikrar, tıp eğitiminin yapısı, hamileliğin fiziksel koşulları ve çocuk bakımı gibi unsurların olduğunu belirtmişlerdir. Katılımcılar, tıp eğitimi ile ilgili faktörleri değerlendirdiklerinde, tıp alanında kariyer yapmanın, hekim olmayan akranlarına kıyasla aile planlamasında gecikmeye yol açtığını belirtmişlerdir. Bu durumun, ideal aile planlarını olumsuz yönde etkilediğini ifade etmişlerdir. Tıp eğitiminin aynı zamanda finansal bir yükü de beraberinde getirdiğini ifade eden katılımcıların birçoğu, “eğitim borçlusu” olduklarını ve bir çocuğa sahip olmanın eğitim sırasında kaldıramayacakları ek bir maddi külfet getirdiğini belirtmişlerdir. Öğrenciler, gelecekteki gelir seviyelerinin ne olabileceğinin ve finansal istikrara ne zaman ulaşabileceklerinin belirsiz oluşunun aile kurmanın önündeki engellerden olduğunu belirtmişlerdir. Katılımcılar, çocuk bakımının tıp kariyeriyle dengelenmesi gereken önemli bir stres kaynağı olduğunu, tıp eğitiminin öngörülemeyen yoğunluğu nedeniyle çocuk bakımını zorlaştırdığını vurgulamışlardır. Bu nedenle, aile kurmayı düşünen katılımcıların, aile desteğine coğrafi olarak daha yakın üniversiteleri tercih ettikleri görülmüştür. Bazı katılımcılar ise, aile kurmada daha fazla “esneklik sağladığı” gerekçesiyle hekim olmayan bir partneri tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Katılımcılar ayrıca, tıbbi randevular, ebeveyn izni, ebeveynlik sorumlulukları ve hamileliğin fiziksel kısıtlamaları için izin talep etmenin, eğitmenleri ve meslektaşları tarafından yargılanma korkusuna yol açtığını ve bunun önemli bir stres kaynağı olduğunu dile getirmişlerdir.
• Aile planlaması tabu hâline gelmiş bir konudur. Katılımcıların çoğu, tıp dünyasındaki mevcut kültürün, aile planlamasının açıkça tartışılmasını engellediğini ifade etmişlerdir. Katılımcılar, aile kurma ve çocuk planı konusunda mesleki rol modellerinin belirleyici olmasına karşın, bu kişilerle gerçekleştirdikleri gayriresmî görüşmelerde aile planlamasını tartışırlarsa mesleki itibarlarının riske girebileceğini düşündüklerini belirtmişlerdir. Ayrıca kariyer sürecinde evlilik ve çocuk sahibi olmaya dair bilgilerin açıkça sağlanmadığını ve bu konularda bilgi arama sorumluluğunun kendilerine yüklendiğini, bu bilgiyi nasıl bulacaklarından emin olmadıklarını dile getirmişlerdir.
• Cerrahi uzmanlık alanları, aile kurmayı destekleme konusunda daha sınırlı imkânlar sunmaktadır. Tüm katılımcılar, aile kurmanın ve çocuk sahibi olmanın getirdiği olumlu ve olumsuz yönlere dair kişisel deneyimlerini paylaşmışlardır. Bunun yanı sıra tıp eğitiminin ve asistanlık programlarının zorluklarını da ele almışlardır. Katılımcılar, tıp fakültelerinin aile planlamasını zorlaştıran örtük bir müfredatı olduğunu ve destekleyici olmadığını belirtmişlerdir. Özellikle cerrahi tıp bilimlerinde, aile planlaması konusunda hem erkekler hem de kadınlar için caydırıcı bir uzmanlık alanı olduğu görülmüştür. Bu nedenle, aile kurmayı hedefleyen öğrencilerin, hedeflerini daha fazla desteklediğini düşündükleri bir uzmanlık alanı ve programı seçme olasılıklarının daha yüksek olduğu anlaşılmıştır. Örneğin aile hekimliği veya kadın doğum alanındaki uzmanlık eğitimi sırasında çocuk sahibi olma oranlarının genel cerrahi veya üroloji gibi cerrahi uzmanlık alanlarına kıyasla daha yüksek olduğu anlaşılmıştır. Diğer yandan, katılımcıların hamile olan veya çocuk sahibi olan cerrahlar hakkındaki izlenimleri genellikle olumsuz olmuş; katılımcılar hamilelik sürecinde veya küçük çocuklarla cerrahi kariyerini dengeleme konusunda endişelerini dile getirmişlerdir.
Çocuk sahibi olan asistanların meslektaşlarına yük olduğu düşünülmektedir.
Katılımcılar, çocuk sahibi olan stajyerlerin ve asistanların tıbbi sisteme yük getirdiğini ve akranlarının tükenmişliğini artırdığına yönelik algılarını dile getirmişlerdir. Bu algı, ebeveyn izni alan öğrencilerin olumsuz değerlendirilme olasılığını artırmış ve itibar kaygısı yaşamalarına yol açmıştır. Katılımcılar, çocuk sahibi olmanın
kişiyi ekip çalışmasına daha az uyumlu gösterdiğini ve bu nedenle akranlar arasındaki destekleyici mekanizmaların zayıfladığını ifade etmişlerdir. Katılımcılar, hamilelik, emzirme ve çocuk bakımı gibi nedenlerle iş yerinde damgalanma ile karşılaşan uzmanlık öğrencilerinin, daha fazla mesleki tatminsizlik, tükenmişlik (uzun süreli stresin neden olduğu duygusal, fiziksel veya zihinsel yorgunluk) ve azalmış iyilik hali yaşama olasılığının yüksek olduğunu belirtmişlerdir.
Sonuç
Bu nitel çalışmanın sonuçları, tıp öğrencilerinin eğitim sırasında aile kurmanın, ekip dinamikleri ve meslektaşlarıyla ilişkileri üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini düşündüklerini ortaya koymaktadır. Bu algının, uzmanlık seçimlerini ve aile planlaması hedeflerini de etkileyebileceği vurgulanmıştır. Aile planlaması tartışmalarının ve aile kurma desteğinin tıp müfredatına entegre edilmesi gerekmektedir. Ayrıca öğrenciler, ebeveyn izni aldıklarında, ekip dinamiklerini ve iş yükünü destekleyen bir kültürün iyileştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu belirtmişlerdir.
Kaynak: Dason, E. S., Maxim, M., Gesink, D., Yee, M., Chan, C., Baxter, N. N., Shapiro, H. & Simpson, A. N. (2024). Medical students’ perspectives on family planning and impact on specialty choice. JAMA Surgery, 159(2), 170–178. https://doi.org/10.1001/jamasurg.2023.6392