Madalyonun İki Yüzü: İş Özerkliği ile Çocuk Doğurma Arasındaki İlişki

Madalyonun İki Yüzü: İş Özerkliği ile Çocuk Doğurma Arasındaki İlişki

Son otuz yılda bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT) hızla gelişmesi, çalışma dünyasında köklü değişimlere yol açmış ve iş yerinde özerkliğin yaygınlaşmasını sağlamıştır. İş özerkliği, çalışanların iş ve aile yaşamlarıyla uyumluluğunu şekillendirme gücüne sahip olmakla birlikte, doğurganlık davranışları üzerindeki etkisiyle tartışmaya açıktır. Bu araştırma, iş  yerindeki özerkliğin çalışanların çocuk sahibi olma kararları üzerindeki etkisini incelemiş, bu etkinin cinsiyet ile ilişkisini ele almıştır. İş özerkliğinin annelik fikri üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Buna göre, iş özerkliğinin çocuk sahibi olma fikri üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkiye sahip olduğu ifade edilmiştir. Öte yandan, iş özerkliğine sahip çocuksuz kadınların, bu durumu iş ve aile yaşamlarını daha iyi entegre etmeyi sağlayan bir kaynak olarak algıladıklarında, özerklikten yoksun akranlarına kıyasla anne olma olasılıklarının daha yüksek olabildiği yönüyle de bir değerlendirme yapılmıştır. Araştırma, bu dinamikleri ele alarak, özerkliğin doğurganlık kararları üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini değerlendiren önceki araştırmalardan yararlanmış ve cinsiyet ve eğitim düzeyi gibi değişkenlerin bu ilişkiyi  nasıl şekillendirdiğini ortaya koymuştur. Bu araştırma, literatürde, iş özerkliğinin çalışanlara esneklik sağlayarak iş-aile uyumunu kolaylaştırabileceği veya iş ve özel yaşam arasındaki sınırları bulanıklaştırarak doğurganlığı olumsuz etkileyebileceği tartışmalarının odağında bir değerlendirme yapmıştır.

Amaç

Bu araştırma, Birleşik Krallık’ta farklı sosyal katmanlarda, iş özerkliğinin ebeveynliğe geçiş ve ikinci çocuk sahibi olma kararları üzerindeki etkisini araştırmayı amaçlamıştır. Özellikle, bireylerin nasıl, ne zaman ve nerede çalışacakları gibi konular üzerindeki kontrol düzeylerinin, doğurganlık kararlarını nasıl şekillendirdiği ele alınmıştır. Araştırma, iş özerkliğinin bireyler tarafından nasıl algılandığını ve bu algının iş-aile dengesi ve doğurganlık kararlarıyla nasıl ilişkili olduğunu anlamayı hedeflemiştir.

Yöntem

Metodoloji: Bu çalışma, Understanding Society (UKHLS) 2009–2019 verilerinden elde edilen hazır bir örneklem kullanarak partneri ile birlikte yaşayan kadın ve erkekleri analiz etmektedir. Araştırmada, Gizli Sınıf Analizi (LCA) yöntemi uygulanarak iş, program ve iş yeri kontrolleri olmak üzere üç boyut birleştirilmiş ve farklı iş özerkliği modelleri belirlenmiştir. Bu modeller, ilk ve ikinci doğum riskleri için olay geçmişi analizlerinde temel açıklayıcı değişkenler olarak kullanılmıştır.

 

Veri Toplama: Araştırmanın verileri, Understanding Society (UKHLS) veri setinden elde edilmiştir. UKHLS, 2009 yılında başlatılan ve yaklaşık 40.000 hane halkı ile gerçekleştirilen boylamsal bir çalışmadır. Bu çalışma, 2009 ile 2019 yılları arasındaki verileri kapsamakta ve 18-44 yaş arasındaki üreme çağındaki kadınlar ile partnerlerine odaklanmaktadır. Verilerin düzenlenmesi sırasında, iş özerkliği ölçüsü oluşturularak üç ana boyutta (iş kontrolü, program kontrolü ve iş yeri kontrolü) özerklik ölçülmüş ve bu ölçekleri kapsayan sorulara eksiksiz yanıtlar verenler örnekleme dâhil edilmiştir. Kullanılan iş özerkliği ölçüsünün sorularına eksiksiz yanıt veren kişiler örnekleme dâhil edildiğinde, son örneklem 2138 çocuksuz kadın ve 2095 anneden oluşmuştur.

 

Veri Analizi: Veri analizi, birinci ve ikinci doğumlar için ayrı olarak gerçekleştirilmiş iki bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde, kadın ve eşinin iş özerkliği ile doğum riski arasındaki ilişki incelenmiştir. Bunun için, olay geçmişi modellerinde bağımsız değişken olarak iş özerkliği gizli değişkeni ve kontrol değişkenleri kullanılmıştır. Araştırmanın ikinci bölümü, sosyal eşitsizliklerin iş özerkliği ile ebeveynliğe geçiş arasındaki bağlantıyı nasıl etkilediğini ortaya koymaya odaklanmıştır. Bu amaçla kadın ve erkeğin iş özerkliği ile eğitim seviyeleri arasındaki etkileşim analiz edilmiş, ilgili modeller oluşturulmuştur.

 

Temel Bulgular

Bu araştırma, iş özerkliğinin cinsiyet, ebeveynlik durumu ve eğitim seviyesi ile doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir. Araştırmanın öne çıkan bulguları şu şekilde kategorize edilebilir:

 

  • Erkeklerin ücretli çalışma oranları kadınlardan daha yüksektir:

Araştırmanın sonuçlarına göre, çocuksuz kadınların %14’ünün ve annelerin %22’sinin çalışmadığı, çocuksuz erkeklerin ve babaların ise sırasıyla %10 ve %9’unun çalışmadığı tespit edilmiştir.

 

  • Kadınlar daha az sıklıkla kendi işini yapmaktadırlar:

Kadınların kendi işini yapma oranları %5-6 iken, erkeklerde bu oran %13-16 şeklinde tespit edilmiştir. Çalışan bireylerin iş özerkliğinin yapısıyla ilgili cinsiyete ve ebeveynlik durumuna göre farklılık gösterdiği ifade edilmiştir.

 

  • Çocuksuz bireyler arasında yüksek düzeyde özerklik erkeklerde daha yüksektir:

Çalışan bireylerin yüksek düzeydeki özerklikleri erkeklerde %40, kadınlarda %21 olarak ifade edilmiştir. Orta düzeydeki özerklik ise kadınlarda (%29), erkeklerden (%12) daha yüksek çıkmıştır. Ebeveynler arasında ise özerklik, cinsiyetler arasında daha az bir farka sahiptir. Yüksek düzeyde özerklik, babalarda %28, annelerde ise %25 şeklinde belirtilmiştir.

 

  • Yüksek eğitimli çalışanların iş  özerklikleri daha yüksektir:

Eğitim seviyeleri arasında genel olarak ciddi farklılıklar görülmemiştir. En belirgin eşitsizlikler babalar arasında gözlemlenmiştir; yüksek eğitimli babaların, daha az eğitimli babalara kıyasla işlerinde daha fazla özerklik elde etme olasılığının yaklaşık 1,5 kat daha fazla olduğu ifade edilmiştir.

 

  • Kadınlar arasında, özellikle yüksek eğitimli bireylerde, iş özerkliği ile doğurganlık kararları arasındaki ilişki belirgin farklılıklar göstermektedir:

Araştırma, yüksek eğitimli bireylerde iş özerkliğinin ilk doğumla genellikle olumsuz bir ilişkisi olduğunu, ikinci doğum olasılığıyla ise olumlu bir ilişkisi olduğunu göstermiştir. Ancak, daha az eğitimli bireylerde iş özerkliği ile doğurganlık arasında belirgin bir ilişki bulunmamıştır. Erkekler açısından ise iş özerkliği ile doğum kararları arasında anlamlı bir sosyal farklılık gözlemlenmemiştir. Bu bulgular, iş özerkliğinin doğurganlık üzerindeki etkilerinin sosyal eşitsizliklere bağlı olarak değişebileceğini ortaya koymaktadır.

 

  • Haricî çocuk bakım hizmetlerinden yararlanılması, ikinci doğuma geçişi kolaylaştıran önemli bir faktör olarak öne çıkmaktadır:

Araştırmanın bir diğer bulgusu, anne veya baba dışındaki kurumlar veya kişiler tarafından sağlanan haricî çocuk bakımının, ikinci doğuma geçişi kolaylaştırdığını ve çocuk sahibi olma kararlarında kurumsal ve sosyal/aile desteğinin belirleyici bir rol oynadığını göstermiştir.

 

  • Bireylerin iş özerkliği doğurganlık kararlarını etkilemektedir:

Araştırmada, yüksek eğitimli kadınların yüksek iş özerkliğine sahip olmasının çocuk sahibi olma kararını olumsuz etkilediği belirtilmiştir. Kadınların iş özerkliğinin, erkek partnerleri özerklikten yoksunsa, ikinci çocuk sahibi olma kararında daha etkili olduğu ifade edilmiştir.

Sonuç

Bu çalışma, iş özerkliğinin doğurganlık üzerindeki etkisinin tek yönlü bir dinamik olmadığını, aksine cinsiyet, eğitim seviyesi ve sosyal tabakalaşma gibi faktörlere bağlı olarak farklı şekillerde işlediğini göstermiştir. İş özerkliğinin, kadınlar için  anneliğe geçişte karmaşık bir rol oynadığı görülürken, erkekler için çocuk sahibi olma davranışı üzerinde belirgin bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Yüksek eğitimli kadınlar için iş özerkliği, ikinci doğum olasılığını artıran bir kaynak olarak işlev görürken, daha az eğitimli kadınlar için işin belirli boyutlarına bağlı olarak doğurganlık üzerinde nötr veya olumsuz bir etki yarattığı ifade edilmiştir. Çiftlerin çocuk sahibi olma kararlarında kadının iş özerkliği, erkeğin özerkliğinden daha belirleyici bir faktör olarak öne çıkmıştır. Genel olarak, iş-aile dengesi üzerindeki etkisine bağlı olarak iş özerkliği, bazı gruplarda doğurganlığı desteklerken, diğerlerinde iş yükünü artırarak aile genişlemesini kısıtlayabilmektedir. Bu bulgular, doğurganlık politikaları ve iş gücü düzenlemeleri açısından sosyal sınıf ve toplumsal cinsiyetin dikkate alınmasının önemini vurgulamaktadır.

Kaynak

Osiewalska, B., & Matysiak, A. (2025). Two sides of a coin: The relationship between work autonomy and childbearing. Journal of Marriage and Family, 1–22. https://doi.org/10.1111/jomf.13066

 

 

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.