
Finlandiya’da Ulusal Bir Araştırmadan Bulgular: Ortaokul Öğrencilerinde Dil Bilgisi Kavrayışı Okuduğunu Anlamada Belirleyici Oluyor
Dil bilgisi öğretimi, ana dil eğitimi bağlamında iki temel nedenden ötürü önemli görülmektedir. Birinci neden, dilin kendisinin önemli bir fenomen olarak incelenmeye değer olmasıdır. İkinci neden ise dil bilgisinin, okuma ve yazma gibi temel okuryazarlık becerilerini geliştirme potansiyeline sahip olmasıdır. Mevcut araştırmalar, dil bilgisi eğitiminin yazma becerileri üzerindeki etkisini kapsamlı bir şekilde incelemiş, ancak dil bilgisi anlayışı ile okuduğunu anlama arasındaki ilişkiyi doğrudan ele alan çalışmalar sınırlı kalmıştır. Psikolinguistik araştırmalar, okumanın söz dizimsel işlemeyi zorunlu kıldığını göstermektedir. Ancak, açık bir dil bilgisi eğitiminin öğrencilerin okuduğunu anlama becerilerini nasıl etkileyebileceği halen tartışmalı bir konudur. Bu çalışma, dil bilgisi anlayışı ile okuduğunu anlama arasındaki ilişkilere dair önemli bir perspektif sunmaktadır.
Amaç
Bu çalışma, Finlandiya’daki 9. sınıf öğrencilerinin dil bilgisi anlayışı ile okuduğunu anlama becerileri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Özellikle, dil bilgisi anlayışının okuduğunu anlama üzerindeki etkisini belirlemek, bu ilişkinin diğer değişkenler (aile sosyoekonomik durumu, kitap okuma alışkanlıkları, yazma becerileri vb.) kontrol edildiğinde de devam edip etmediğini analiz etmek ve bu bulguların eğitim politikaları ve öğretim yöntemleri açısından nasıl bir anlam taşıdığını tartışmak hedeflenmektedir.
Yöntem
- Araştırma Tasarımı: Çok seviyeli nicel analiz (multilevel regression analysis) kullanılarak dil bilgisi anlayışı ve okuma becerileri arasındaki ilişki analiz edilmiştir.
- Katılımcılar: Çalışmanın örneklemini Finlandiya’da 6.044 dokuzuncu sınıf öğrencisi (yaklaşık 15 yaş) oluşturmuştur.
- Veri Kaynağı: Çalışmada Finlandiya Eğitim Değerlendirme Merkezi (FINEEC) tarafından yürütülen ulusal değerlendirme testinin verileri kullanılmıştır.
- Ölçüm Araçları: FINEEC değerlendirmesi kapsamında iki bölüm hâlinde tamamlanan bir test uygulanmıştır.
- Okuduğunu Anlama Testi: Öğrencilere farklı türde metinler (örneğin kısa hikâyeler, posterler, şiirler, kitap kapakları, forum tartışmaları) verilmiş ve bunlarla ilgili açık uçlu ve çoktan seçmeli sorular yöneltilmiştir.
- Dil Bilgisi Anlayışı Testi: Söz dizimsel, morfolojik ve fonolojik yapıları kapsayan 14 maddelik bir test uygulanmıştır.
- Kontrol Değişkenleri: Aile sosyoekonomik durumu, kitap okuma alışkanlıkları, ev ödevi yapma sıklığı, ana dil (Fince) dersine karşı tutumlar ve yazma becerileri gibi faktörler analizlere dâhil edilmiştir.
Temel Bulgular
1. Dil bilgisi anlayışı okuduğunu anlamayı güçlü bir şekilde öngörmektedir: Dil bilgisi anlayışı ile okuduğunu anlama arasında olumlu yönde anlamlı ilişki bulunmuştur (r: 0,63). Aynı zamanda dil bilgisi anlayışı ile yazma arasında da pozitif yönde anlamlı ilişki görülmüştür (r: 0,57). Dil bilgisi anlayışına sahip öğrencilerin, metinleri daha iyi analiz edebildiği ve anlam çıkarma becerilerinin daha gelişmiş olduğu görülmüştür.
2. Dil bilgisinin etkisi, diğer faktörler kontrol edildiğinde de güçlü kalmaktadır: Aile sosyoekonomik durumu, okuma alışkanlıkları ve yazma becerileri gibi değişkenler modele dâhil edildiğinde, tüm bu değişkenler kontrol edilse dahi dil bilgisi anlayışı okuduğunu anlamayı açıklamaya devam etmiştir. Bir öğrencinin dil bilgisi anlayışında aldığı her ek puan için (diğer tüm yordayıcılar kontrol edilse/sabit kalırsa) okuduğunu anlama puanı tahmini olarak 1,02 puan artmaktadır.
3. Okuma becerilerinde dil bilgisinin önemi: Morfolojik farkındalık, öğrencilerin kelimeleri ve cümle yapılarını daha hızlı çözümleyebilmelerine yardımcı olmaktadır. Söz dizimsel anlayış, öğrencilerin karmaşık cümleleri daha iyi anlamalarına katkı sağlamaktadır.
Sonuç
Bu araştırma, dil bilgisi anlayışının öğrencilerin okuma becerilerini güçlendiren önemli bir faktör olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin dil bilgisi kurallarını açık bir şekilde anlamalarının, okuduğunu anlama becerilerini geliştirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma, ulaşılan sonuçların son yıllarda dil bilgisi ile okuma ve yazma becerileri arasındaki olumlu ilişkilere odaklanan çeşitli çalışmalarla tutarlılık gösterdiğini vurgulamıştır. Bunun yanında göz önünde bulundurulması gereken bazı sınırlılıkları da belirtmişlerdir. Örneğin çalışmanın genellenebilirliği açısından ilgili dilin yapısının önemli olduğu vurgulanmıştır. Fince gibi aglütinatif (eklemeli) dillerde, morfolojik ve söz dizimsel farkındalığın metin anlama becerilerini doğrudan etkilediği görülmüştür. Ancak, farklı dil yapılarında benzer sonuçların görülüp görülmeyeceğini anlamak için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır. Bir diğer sınırlılık da “dil bilgisi anlayışı” kavramının farklı araştırmalarda farklı şekillerde tanımlanması ve kullanılmasıdır. Çalışmada, dil bilgisi anlayışı morfolojik, söz dizimsel ve fonolojik bileşenleri içeren çok yönlü bir değişken olarak ele alınmıştır, ancak okuduğunu anlamayı destekleyen belirli dil bilgisel unsurların belirlenmesi mümkün olmamıştır. Ayrıca, okuduğunu anlama kavramı da farklı şekillerde yorumlanabilir; bu çalışmada, Finlandiya müfredatına uygun olarak çeşitli (çok modlu) metinleri anlama becerisi olarak tanımlanmıştır. Gelecek araştırmaların, bu kavramların farklı bağlamlarda nasıl ele alındığına daha fazla dikkat etmeleri gerektiği vurgulanmaktadır.
Kaynak
Marjokorpi, J., & van Rijt, J. (2024). Grammatical understanding predicts reading comprehension in secondary-level students: Insights from a Finnish national survey. Language and Education, 1-20. https://doi.org/10.1080/09500782.2024.2376280