Transandantal Düşünce Beyin Gelişimini Destekliyor
Güney Kaliforniya Üniversitesi (USC) bünyesinde yapılan bir araştırma, ergenlik döneminin gelişimsel bir özelliği olarak tanımlanan “transandantal” düşüncenin, gençlerin beyin gelişimini teşvik edebileceğini ortaya koydu. Aşkın düşünce olarak da bilinen, anlık durumların ötesine geçerek daha geniş etik, sistemik ve kişisel durumların altında yatan anlamları ve sonuçlarını analiz etmeyi içeren transandantal düşünce son yıllarda pek çok araştırmanın da konusu olmaya başladı.
Güney Kaliforniya Üniversitesi’nin Duygusal Nörobilim, Gelişim, Öğrenme ve Eğitim Merkezi’nde (CANDLE) Prof. Mary Helen Immordino-Yang ve ekibi tarafından yürütülen çalışma, transandantal düşüncenin birden fazla beyin sistemini, özellikle odaklanmış düşünmeyi yöneten yönetici kontrol ağını ve daha soyut düşünce süreçleriyle ilişkilendirilen varsayılan mod ağını aktive ettiğini gösterdi. Araştırma kapsamında, 14-18 yaş arası 65 lise öğrencisinin gerçek hayat hikayeleri hakkında yapılan mülakatlardaki cevapları başlangıçta ve iki yıl sonra fMRI beyin taramalarıyla incelendi. Çalışma sonrasında üç yıl boyunca yapılan takipler tüm katılımcıların belirli bir seviyede transandantal düşünme sergilediğini, ancak mülakatlarda daha derinlemesine düşünüp cevap verenlerin beyin ağları arasındaki koordinasyonun zamanla arttığını ortaya koydu.
Transandantal düşünmeyi odaklanmış ve yansıtıcı düşünmeyle ilgili ağların entegrasyonunu gerektirdiğine dikkat çeken çalışma, bu düşüncenin beyin büyümesini de teşvik ettiğini öne sürdü. Çalışmanın araştırmacılarından Immordino-Yang, bu bulguların eğitim tasarımı ve ergenlik dönemi ruh sağlığı için önemli olduğuna değindi. Ergenlerin sosyal ve kişisel konularda karmaşık perspektifler ve duygularla meşgul olmalarının önemini vurgulayan Immordino-Yang, ergenlerin sosyal dünyadan çıkardıkları anlamların beyin gelişimlerinde de etkili olduğunu ifade etti.