Sınıf Değerlendirmelerine Yeni Bir Çerçeveden Bakmak
ICAP teorisinden esinlenen yeni sınıf değerlendirme çerçevesi, öğretmen ve öğrenci etkileşimini değerlendirmek amacıyla bazı küçük değişiklikler önermektedir. Michelene T. H. Chi tarafından geliştirilen bu teori, bilişsel etkileşimi dörde ayırmaktadır: Pasif, Aktif, Yapıcı ve Etkileşimli. Avustralyalı araştırma ekibi, bu teoriyi uyarlayarak sınıf etkileşimlerini değerlendirmek için bir kodlama sistemi oluşturmayı planlamaktadır. Araştırmacılar, çalışmalarında ağırlıklı olarak STEM konularında ve farklı sosyoekonomik statüye sahip okullarda görev yapan 20 deneyimli öğretmenin video kayıtları üzerinden gözlemlerini gerçekleştirmişlerdir. Araştırmanın temel odak noktası, sınıfta hem öğretmenin amaçladığı hem de öğrencilerin katılımıyla kullanılan 4 ICAP modundan hangisinin daha fazla kullanıldığını belirlemektir. Bulgular, Aktif ve Pasif modların belirgin bir yaygınlığını göstermiş; Yapıcı ve Etkileşimli yöntemler ise daha az sıklıkta kullanılmıştır. Bu çalışmanın kritik bir yönü, öğrenci katılımının amaçlanan ve gerçek modları arasında gözlemlenen tutarsızlıktır. Örneğin, Aktif veya Etkileşimli olarak tasarlanmış görevler, özellikle zorlu fen dersleri ve daha düşük sosyoekonomik statüye sahip okullarda genellikle Pasif katılımla sonuçlanmıştır. Bu durum, amaçlanan öğretim stratejilerinin etkinliği ve öğretim yöntemlerinin farklı öğrenci gruplarına uyarlanabilirliği konusunda sorgulamaları beraberinde getirmektedir.
Araştırma ayrıca öğretmenlerin beklentileri ile öğrenci yetenekleri arasındaki potansiyel dengesizliklere de değinerek, bazı öğretmenlerin öğrencilerinin daha karmaşık materyallerle etkileşim kurma yeteneklerini hafife alma ihtimalinin bulunduğunu öne sürmektedir. Bu durum, özellikle daha düşük kaynaklara sahip eğitim ortamlarında öğrencilerin yeterince zorlayıcı sorularla karşılaşmadığı veya öğrencileri derse çekmeyecek bir öğretim modeline yol açabilir.
Araştırmacılar, bir ders müfredatının daha kapsamlı bir bağlamda incelenmesinin ve öğretim yöntemlerinin zaman içindeki değişkenliğini göz önünde bulundurmanın önemini vurgulayarak, tek bir ders gözlemi sonuçlarının aşırı genelleştirilmemesi gerektiğine dikkat çekiyorlar. Yine de, bu çerçeve sınıf dinamikleri hakkında değerli bilgiler sunmuştur. Sınıf katılımını ve öğretim etkinliğini daha iyi anlamak için yapay zekâ teknolojisiyle artırılmış daha kapsamlı gözlem ve analiz yapılması önerilmektedir. Genel olarak, bu yeni çerçeve ve sınıf uygulaması çıktıları, eğitimcilerin ve araştırmacıların öğretme ve öğrenmenin kalitesini daha iyi anlamaları ve iyileştirmeleri için umut verici bir araç oluşturmuştur. Öğrencilerin farklı ihtiyaçlarını karşılamada, öğrenme ortamlarının ve öğretim stratejilerinin sürekli olarak değerlendirilmesi ve uyum sağlama gerekliliğini vurgulamaktadır.