29 Ülke Karşılaştırmalı İnceleme: Evlilik ve Erkeklik - “Geçindiren Erkek” Kültürü, İşsizlik ve Ayrılma Riski

29 Ülke Karşılaştırmalı İnceleme: Evlilik ve Erkeklik - “Geçindiren Erkek” Kültürü, İşsizlik ve Ayrılma Riski

Geleneksel “geçindiren erkek (male-breadwinner)” rolü, erkeklerin ana gelir sağlayıcı olarak kabul edildiği toplumsal bir normdur ve bu norm, işsizlik gibi ekonomik zorluklarla karşılaşıldığında evli veya birlikte yaşayan çiftlerde ayrılık riskini artırabilmektedir. Bu makale, bu dinamiği 29 farklı ülkede incelemektedir. Çalışmada, erkeklerin işsizlikle karşılaştığı durumlarda evlilik veya birliktelik dinamiklerinin nasıl zayıfladığı ve boşanma riskinin nasıl arttığı ele alınmaktadır. Araştırma, toplumsal cinsiyet normlarının katılığı ile ayrılma riskinin doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Esnek cinsiyet rollerine sahip ülkelerde bu riskin daha düşük olduğu gözlemlenirken, geçindiren erkek modelinin hâkim olduğu toplumlarda işsizlik, evlilik veya birlikteliklerin sürdürülebilirliğini ciddi şekilde tehdit edebilmektedir. Makale, kültürel ve ekonomik faktörlerin ayrılık riski üzerindeki etkilerini karşılaştırmalı olarak ele alarak, aile politikaları ve evlilik sürdürülebilirliği üzerine önemli çıkarımlar sunmaktadır.

 

AMAÇ

Bu makalenin amacı, geleneksel geçindiren erkek rolünün işsizlik durumunda evliliklerde ayrılık riskini nasıl etkilediğini 29 farklı ülke bağlamında incelemektir. Araştırma, toplumsal cinsiyet normlarının ve ekonomik koşulların evlilik sürdürülebilirliği üzerindeki etkilerini karşılaştırmalı olarak analiz ederek, geçindiren erkek modelinin geçerliliği hakkında çıkarımlar sunmayı hedeflemektedir.

 

YÖNTEM

Metodoloji: Karşılaştırmalı olarak ele alınan bu çalışma çok düzeyli modelleme kullanılarak 29 farklı ülkeden elde edilen büyük ölçekli veri setleri ile gerçekleştirilmiştir.  

Çalışma Grubu: Araştırma, 29 farklı ülkede evli veya birlikte yaşayan bireyleri kapsamakta olup bu ülkelerdeki toplumsal cinsiyet normları ve ekonomik koşullar dikkate alınarak yürütülmüştür. Katılımcılar, ülkeler arası karşılaştırmayı sağlamak amacıyla büyük ölçekli veri setlerinden seçilmiştir. Toplamda 355.897 katılımcı, 60 yaşın altında olan ve evli ya da birlikte yaşayan çiftlerden oluşmuştur. Bu doğrultuda, geniş bir demografik yelpazede yer alan bireylerin verileri analiz edilmiştir. 

Veri Toplama: Veri toplama süreci, 2004ten 2014e kadar 29 ülkede evli veya birlikte yaşayan çiftlerden oluşan bir panel veri seti oluşturularak gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda ABD ve Avrupa ülkelerindeki aile ve gelir dinamiklerine ilişkin en yüksek kaliteli uzunlamasına verileri içeren beş büyük panel anketi uyumlu hale getirilmiştir: ABD Gelir ve Program Katılımı Anketi (SIPP), Avrupa Birliği Gelir ve Yaşam Koşulları İstatistikleri (EU-SILC), Alman Sosyoekonomik Paneli (GSOEP), İngiliz Hanehalkı Paneli Çalışması (BHPS) ve Toplumları Anlama Anketi (UKHLS). Veriler, katılımcıların demografik bilgileri, iş durumu ve evlilik sürekliliği ile ilgili bilgileri içermektedir. Çalışmada kullanılan veri setleri, sosyoekonomik ve kültürel faktörleri içeren geniş bir kapsama sahip olup, işsizlik, toplumsal cinsiyet normları ve ayrılık riski gibi ana temalar üzerine odaklanmıştır.

Veri Analizi: Veri analizinde işsizlik, geçindiren erkek kültürü ve ayrılık riski arasındaki ilişkiler hem bireysel hem de ülke düzeyinde sosyoekonomik ve kültürel faktörler dikkate alınmıştır. Ortaya çıkan temalar, toplumsal cinsiyet normlarının ve ekonomik koşulların evlilik sürdürülebilirliği üzerindeki etkilerini belirlemek üzere sürekli karşılaştırma ve istatistiksel modelleme teknikleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Analizler, araştırmanın amaçlarına uygun şekilde ülkeler arası farklılıkları vurgulayan bulgularla sonuçlanmıştır.

 

TEMEL BULGULAR

Araştırmanın temel bulgularına göre, geçindiren erkek (male-breadwinner) rolüne dayalı toplumsal cinsiyet normları, erkeklerin işsizlikle karşılaştıkları durumlarda evliliklerdeki ayrılık riskini artırmaktadır. Bu bulgu, işsizlik durumunda erkeklerin geçindiren rolünü yerine getirememesiyle evlilik dinamiklerinin zayıfladığını ve ayrılık riskinin arttığını göstermektedir. Araştırmacılara göre bu sonucu destekleyen dört ana bulgu bulunmaktadır:

  • Geçindiren erkek modelinin hâkim olduğu toplumlarda, işsizlik, evlilik sürdürülebilirliğini ciddi şekilde tehdit etmektedir. 
  • Toplumsal cinsiyet normlarının daha esnek olduğu ülkelerde işsizlik durumunda ayrılma riski daha düşüktür.
  • Ekonomik koşulların kötüleşmesi, erkeklerin ev içindeki rolünü zayıflatarak evliliklerde stres ve çatışmaya yol açmaktadır.
  • Çalışma, cinsiyet eşitliğinin daha yüksek olduğu toplumlarda bu tür sosyal risklerin azaldığını ve evliliklerin daha istikrarlı olduğunu ortaya koymaktadır.

 

SONUÇ

Bu çalışmanın sonuçları, geçindiren erkek rolünün, özellikle işsizlik durumlarında, evliliklerde ayrılma riskini önemli ölçüde artırdığını ortaya koymaktadır. Erkeklerin işsiz kaldığında geçindiren rollerini yerine getirememeleri, evliliklerde stres ve çatışmalara yol açmaktadır. Toplumsal cinsiyet normlarının daha esnek olduğu ülkelerde bu riskin daha düşük olduğu vurgulanmıştır. Araştırma, toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen politikaların evliliklerin sürdürülebilirliğini artırabileceğini önermektedir. Bu bağlamda, yazarlar cinsiyet rollerinin yeniden tanımlanması ve ekonomik krizlerde ailelerin daha dayanıklı hale getirilmesi için politika geliştirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.  

KAYNAK: Gonalons-Pons, P., & Gangl, M. (2021). Marriage and Masculinity: Male-Breadwinner Culture, Unemployment, and Separation Risk in 29 Countries. American Sociological Review, 86(3), 465-502. https://doi.org/10.1177/00031224211012442

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.