Öğretmenlerin Sınıfta Mikroagresif Davranışları Tanıma Konusundaki Farkındalığı
Öğrenciler arası mikroagresyonlar, çoğu zaman fark edilmeyen fakat çocuklar üzerinde derin etkiler yaratabilen davranış biçimleridir. Mikroagresyon, bireylerin bilinçli veya bilinçsiz olarak kullandığı, ön yargılı, küçümseyici ya da dışlayıcı ifadeleri içeren küçük ama anlamlı saldırganlık biçimlerini (sözlü ya da davranışsal) ifade eder. Mikroagresyonla zorbalık arasındaki temel fark niyet ve yoğunluktur. Zorbalık, bir kişiye kasıtlı olarak zarar verme amacı taşır ve genellikle açık, tekrar eden saldırganlık davranışlarıyla kendini gösterir. Mikroagresyon ise çoğu zaman farkında olmadan gerçekleşir; niyet zararlı olmayabilir ancak etki inciticidir. Bu nedenle, fark edilmediğinde ve müdahale edilmediğinde zorbalığa evrilebilir. Öğretmenler bu davranışların önlenmesi ve fark edilmesinde kilit bir konumda olsa da kavram çoğu zaman zorbalıkla karıştırılmakta veya hiç fark edilmemektedir. Bu durum, okul disiplin politikalarının yalnızca zorbalık üzerine odaklanmasına ve mikroagresyonların erkenden tespit edilmeden ilerlemesine yol
açmaktadır.
AMAÇ
Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin sınıf ortamında meydana gelen mikroagresyon davranışlarını tanıma, yorumlama ve müdahale etme süreçlerini
incelemek, mikroagresyonun okul disiplin politikalarındaki yerini sorgulamak ve bu alanda farkındalık oluşturacak stratejilere katkı sunmaktır.
YÖNTEM
Bu çalışma, öğretmenlerin öğrenciler arasındaki mikroagresyon davranışlarını
tanıma, yorumlama ve müdahale etme farkındalıklarını derinlemesine incelemek
amacıyla nitel bir desen olan anlatı araştırması (narrative inquiry) yaklaşımıyla
yürütülmüştür. Öğretmenlerle yarı yapılandırılmış derinlemesine bire bir görüşmeler yapılmıştır.
- Katılımcılar: Araştırmaya, ABD’nin Kuzey Kaliforniya bölgesinde yer alan bir okul bölgesinden toplam 5 öğretmen (1 erkek, 4 kadın) katılmıştır. Katılımcıların öğretmenlik deneyimleri 3 ila 20 yıl arasında değişmektedir. Öğretmenler, ilkokul, ortaokul ve lise düzeylerinden seçilmiştir. Araştırma, sosyokültürel çeşitliliğin yüksek olduğu, mikroagresyon davranışlarının sık görülme ihtimali olan ve 30.000’den fazla öğrencisi bulunan bir okul bölgesinde gerçekleştirilmiştir.
- Nitel Görüşme: Öğretmenlerle yarı yapılandırılmış, derinlemesine bire bir görüşmeler yapılmıştır. Önceden hazırlanmış soru seti, araştırmaya yön veren temel temaları belirlemiştir; ancak katılımcıların karşılaştığı olayları kişisel gözlem, duygu ve değerlendirmeleri özgürce anlatmalarına alan tanınmıştır. Veri toplama sürecinde yalnızca öğretmenlerin hazır cevaplarını almak değil, anlatılarını derinleştirmek ve farkındalık süreçlerini açığa çıkarmak amaçlandığından, araştırmacılar takip (probe) soruları yönelterek katılımcıların belirli olayları daha ayrıntılı betimlemelerini teşvik etmiştir. Görüşmelerde katılımcılara öncelikle mikroagresyon tanımı sunulmamış, bu sayede kavrama ilişkin mevcut farkındalık düzeyleri doğal biçimde gözlemlenmiştir. Ardından tanım paylaşılmış ve öğretmenlerden sınıf içi deneyimlerine dayalı gözlem ve tutumlarını aktarmaları istenmiştir.
- Veri Analizi: Görüşmeler, ses kaydına alınarak yazıya dökülmüş ve katılımcılara doğrulatılmıştır. Elde edilen metinler içerik analizi yöntemiyle kodlanmıştır. Kodlama sürecinde her bir katılımcının anlatısından tematik bir yapı oluşturulmuş ve aşağıdaki temalar belirlenmiştir:
- Mikroagresyonun fark edilmesi ve zorbalıkla ilişkisi
- Mikroagresyonun başkalarına yönelen küçük düşürücü davranışlar olarak görülmesi
- Mikroagresyonun okul disiplin çerçevesinde ele alınışı
- Öğretmenlerin öğrencilere farkındalık kazandırmadaki rolleri
TEMEL BULGULAR
- Mikroagresyonun Fark Edilmesi ve Tanınması
- - Öğretmenlerin büyük çoğunluğu “mikroagresyon” kavramına aşina değildir. Görüşmelerin başında hiçbiri net bir tanım ya da örnek verememiştir.
- Kavram açıklandıktan sonra, öğretmenler mikroagresyonu “zorbalığın öncülü” (pre-bullying), “hafif düzeyde zorbalık” (bullying-lite) ya da “zorbalık benzeri” (bullying-like) olarak tanımlamışlardır.
- Mikroagresyonun genellikle görmezden gelindiği ya da başka kavramlarla karıştırıldığı anlaşılmıştır.
- Öğretmenler, kavramı öğrendikten sonra daha önce tanık oldukları davranışları bu çerçevede yeniden yorumlamışlardır.
- Mikroagresyonun öğrenciler arasında çok sık yaşandığı, ancak bu davranışların genellikle şaka veya normal etkileşim olarak algılandığı belirtilmiştir.
- Bazı öğretmenler bu tür davranışların zorbalığa dönüşebileceğini, bu nedenle erken farkındalığın önemli olduğunu vurgulamıştır.
- Mikroagresyonun Öğrenci Davranışlarında Tezahürü
- Öğrenciler arasında en yaygın mikroagresyon biçimi sözel ifadelerdir:
Etnik köken ve aksan üzerinden yapılan imalar (“Sen nerelisin?”, “İngilizceyi iyi konuşuyorsun.”); dinî inanç ve kıyafetlere dair ifadeler “(O başörtüsüyle zor olmuyor mu?”); cinsiyet temelli klişeler (“Kızlar matematikte iyi olmaz.”, “Bu işi erkekler yapar.”). Bu tür söylemler öğrencileri “öteki” konumuna yerleştirmektedir. - Öğrenciler bu davranışları genellikle şaka, dalga geçme ya da grup içi normal etkileşim olarak görmektedir.
- Yaş gruplarına göre farklılıklar gözlemlenmektedir:
» İlkokul: Sözel beceriler sınırlı, duygusal düzenleme zayıftır; mikroagresyonlar daha çok fiziksel veya düşünmeden yapılan davranışlardır.
» Ortaokul: Grup aidiyeti belirginleşir, grup içi dil sertleşir, farklı gruplara yönelik ifadeler daha görünür hâle gelir.
» Lise: Söylemler bilinçli ve kasıtlıdır; dikkat çekme, “havalı” görünme veya hedefi küçük düşürme amacı taşır. - Öğretmenler, aynı grup içi etkileşimlerde mikroagresyonun daha az fark edildiğini, farklı gruplar arasında ise daha görünür olduğunu belirtmiştir.
- Öğretmenler, mikroagresyonun öğrenciler üzerinde güven ve aidiyet duygusunu zedeleyebildiğini, bazı öğrencilerin bu tür durumlar nedeniyle kendini dışlanmış veya aşağılanmış hissettiğini gözlemlemiştir.
- Öğrencilerin özellikle farklı etnik veya kültürel geçmişe sahip olduklarında, mikroagresyonlara daha fazla maruz kaldıkları vurgulanmıştır.
- Mikroagresyonun Okul Disiplin Sisteminde Ele Alınışı
- Okullarda mevcut disiplin politikaları, mikroagresyonu ayrı bir kategori olarak
tanımamaktadır. - Öğretmenler, bu tür davranışları sıklıkla genel “uygunsuz davranış” veya “zorbalık” başlığı altında ele almaktadır.
- Öğretmenlerin çoğu, zorbalık protokollerine benzer bir mikroagresyon protokolü geliştirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
- Öğretmen anlatılarına göre, mikroagresyon olaylarında izlenen disiplin süreci sıklıkla diğer küçük düzeyli davranışlar için geçerli olan genel prosedürleri izlemektedir: sözlü uyarı ve anlık müdahale, tekrar eden durumlarda veli bilgilendirmesi, idari yaptırımlar/yönlendirme.
- Katılımcılar, mikroagresyonun sistem içinde görünür hâle gelmesi için tanım,
prosedür ve yaptırımların netleştirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. - Mikroagresyon olaylarının çoğu, resmî disiplin sürecine taşınmadan öğretmen
düzeyinde çözülmektedir. - Öğretmenler, bu tür olaylara yönelik kurumsal tanım ve müdahale mekanizmalarının eksikliğini ortak bir sorun olarak dile getirmiştir.
- Öğretmenlerin Mikroagresyonla Baş Etme Stratejileri
- Öğretmenler, bu konuda resmî bir eğitim almadıklarını vemikroagresyonun okul politikalarında açık bir yerinin olmadığını belirtmişlerdir.
- Bu bakımdan, müdahale yöntemleri tamamen öğretmenlerin bireysel kararlarına ve sınıf yönetimi becerilerine dayanmaktadır. Sonuç olarak, mikroagresyona karşı verilen tepkilerde bir standardizasyon bulunmamaktadır.
- Pek çok öğretmen, mikroagresyonla başa çıkmada yetersiz hissettiklerini ve ellerindeki tek aracın zorbalık protokolleri olduğunu belirtmiştir.
- Öğretmenlerin ortak yaklaşımı, davranışa anında müdahale etmek olmuştur.
- Kullanılan stratejiler:
» Olayı anında durdurma ve sınıfa yönelik kısa farkındalık
konuşmaları
» Taraflarla bire bir konuşma ve empati uyandırma
» Rol canlandırma/tartışma etkinlikleri (özellikle lise düzeyinde)
» Veli bilgilendirmesi - - Eğitim kademesine göre öğretmenler farklı stratejiler izlemektedir:
» İlkokul: Öğretmenler, ilkokul öğrencilerinin “sünger gibi
öğrenmeye açık” olduklarını vurgulamış; bu nedenle erken müdahale ve öğretim üzerinde durmuştur.
» Ortaokul: Öğretmenler, ortaokul öğrencilerinde önce ayırıp sakinleşmelerine izin vermekte; ardından bire bir görüşme yapmaktadır. Ceza genellikle “uyarı ve konuşma” düzeyindedir.
» Lise: Lise öğretmenleri anında müdahaleyi temel almış; olayların büyümeden çözülmesi gerektiğini vurgulamıştır. Gerektiğinde veliler ve idare devreye alınmaktadır.
SONUÇ
Bu araştırmanın bulguları, mikroagresyonun okul ortamlarında nasıl ele alındığına dair önemli boşluklara işaret etmektedir. Öğretmenler, mikroagresyonu çoğunlukla “zararsız şaka” olarak başlayan ama zamanla sistematik hâle gelebilen davranışlar üzerinden fark etmektedir. Ancak bu davranışlara yönelik farkındalık düzeyinin düşük olması, müdahalelerin ya geç kalmasına ya da hiç gerçekleşmemesine, sonuç olarak uzun vadede zorbalık ve dışlayıcı okul iklimi oluşma riskine yol açmaktadır. Müdahale biçimlerinin öğretmenden öğretmene değişmesi, bu konuda kurumsal bir çerçevenin eksikliğini de açık biçimde göstermektedir. Okullarda mikroagresyona dair net bir politika bulunmaması, hem olayların sistematik biçimde takip edilmesini hem de caydırıcı önlemler alınmasını zorlaştırmaktadır. Öğretmenlerin bireysel çabaları, davranışları anlık olarak durdurma ya da sınıf içi farkındalık yaratma düzeyinde kalmaktadır. Dolayısıyla bu tablo, mikroagresyonun erken fark edilmesi, doğru biçimde tanımlanması ve etkili şekilde önlenmesi için daha güçlü kurumsal mekanizmalara ve öğretmen eğitimine duyulan ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır.
Kaynak: Burleigh, C. L., & Wilson, A. M. (2021). Teachers’ awareness in identifying microaggressive behaviors
within the K-12 classroom. Social Psychology of Education, 24(1), 143-167. https://doi.org/10.1007/s11218-020-
09604-9