Prof. Dr. Veysel BOZKURT

Yapay Zekâ: İki Ucu Keskin Kılıç

Yapay zekâ, insanlık tarihine hızla damgasını vurarak ekonomiden günlük yaşama kadar her alanı derinden etkileyebilecek devrim niteliğinde dönüşümlerin kapısını aralamıştır. YZ ile sağlık, eğitim, üretim, adalet gibi çeşitli alanlarda kayda değer ilerlemeler mümkün kılınabilir, üretim kapasitesi ve dolayısıyla toplumsal refah artırılabilir. Ancak şeffaflık, hesap verebilirlik ve kapsayıcılık ilkelerinden ayrılan bir yapay zekâ,  kötü niyetli kişilerin ellerinde insanlık için yıkıcı sonuçlara yol açabilir.

Yapay zekâ (YZ), en genel anlamıyla, makinelerin insan zekâsının benzer görevleri gerçekleştirebilme yeteneğini taklit edecek şekilde programlanmasıdır. Bu, öğrenme, problem çözme, karar verme, dil işleme ve algılama gibi yetenekleri kazanmayı ve sergilemeyi içerir.

YZ çalışmaları 70 yılı aşkın bir geçmişe sahip olmasına rağmen, akıllı telefonlar, sensörler, büyük veri, gelişmiş algoritmalar, yüksek işlem gücüne sahip bilgisayarlar gibi faktörlerin etkisiyle son on yılda inanılmaz bir sıçrama kaydetmiştir. Günümüzde ise YZ, hayatımızın her alanında devrim niteliğinde değişikliklerin temelini oluşturmaktadır. YZ’nin son derece geniş bir alanda etkileri şimdiden hissedilmeye başlanmıştır.  

Yapay zekânın gündelik hayata etkileri neler?

Her on kişiden nereyse dokuzunun akıllı telefon kullandığı bir toplumda insanlar, her gün çok sayıda YZ algoritması ile etkileşim halindeler. Savaşlar daha şimdiden YZ destekli hava araçları ve silah sistemleri ile yapılır hale gelmiştir. Birçok ülkede YZ destekli güvenlik kameraları ile insanlar gözetim altında tutulmaktadır.  Diğer taraftan halen günlük hayatımızın bir parçası olan teknolojilerin büyük bir bölümü de YZ teknolojilerini içermektedir.

Bir zamanlar bilim kurgu romanlarının konusu gibi gördüğümüz uygulamalar artık gündelik hayatımızın bir parçasıdır. Bu teknolojiler sayesinde hiç bilmediğimiz dillerdeki yayınları okuyabilir hale geldik. Bugün itibariyle mükemmel düzeyde çeviri yapmasa da YZ çevirilerinin doğruluk payı her geçen gün inanılmaz bir hızla artmaktadır.  YZ uygulamaları mevcut gelişme hızını koruyabilirlerse, çok yakın zamanda YZ’nin insan çevirmenlerden daha başarılı çeviriler yaptığını görmek şaşırtıcı olmayacaktır.

OpenAI tarafında geliştirilen ChatGPT, Kasım 2022’de piyasaya sürüldükten sadece 5 gün sonra bir milyon kullanıcıya ulaşmıştır. Bu derecede hızlı benimsenen bir teknoloji, insanlık tarihinde bir ilk defa görülmektedir. ChatGPT öncesinde, YZ çoğunlukla geleceğe yönelik bir teknoloji olarak algılanırken, ChatGPT ile somut bir şekilde hayatımıza girmiştir.

Bazı yazarlara göre Sanayi Devrimi’nin başlattığı makine çağını bile geride bırakan, derin bir teknolojik dönüşümün içindeyiz.  Google CEO’su Sundar Pichai, YZ’nin önemini “İnsanlığın üzerinde çalıştığı en önemli şey” olarak tanımlamakta ve bunu “elektrik ya da ateş kadar köklü” bir gelişme olarak değerlendirmektedir.

YZ alanındaki hızlı gelişmeler, toplumun farklı kesimlerinde çeşitli tepkilere yol açmaktadır. Bu yenilikler bazıları tarafından merak ve hayranlıkla, bazıları tarafından ise endişeyle karşılanmaktadır. YZ, sağlık sektöründen ekonomiye, eğitimden imalata kadar pek çok alanda önemli fırsatlar sunmaktadır. YZ, sağlıkta, hastalıkların teşhisinden tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine ve ilaç keşfine kadar geniş bir yelpazede devrim yaratma kapasitesine sahip olmasıyla dikkat çekmekte; ekonomide, trilyonlarca parametrenin saniyeler içinde analiz edilerek cevapların hızla sunulmasıyla verimliliği artırmaktadır.

Fırsat olarak yapay zekâ

Her ne kadar YZ uygulamaları zaman zaman hatalar yapabilse de mevcut becerileriyle birçok işlemi kolaylaştırmakta ve kullanım alanlarının yakın gelecekte daha da genişleyeceği öngörülmektedir.

Yukarıda da ifade edildiği şekilde finans, ticaret, hukuk gibi çeşitli sektörlerde süreçleri ve sonuçları iyileştirme açısından büyük bir potansiyele sahip olan YZ, iş dünyasında da dönüştürücü etkilere sahiptir. Özellikle sağlık ve tıp alanında, doğruluk, verimlilik ve hızı birleştiren YZ, sağlık hizmetlerinin daha kişiselleştirilmiş ve etkili bir şekilde sunulmasını sağlıyor. Eğitimde ise, özelleştirilmiş öğrenme yöntemleriyle devrim yapma potansiyeline sahipken, imalat sektöründe makine öğrenmesi ve otomasyon yetenekleriyle üretim süreçlerini verimli hale getiriyor, hataları azaltıyor ve kaliteyi artırıyor.

İş dünyası ve ekonomi üzerinde YZ’nin olumlu etkileri genel olarak kabul ediliyor. Otomasyon sayesinde verimlilik artışı, yeni fırsatların ortaya çıkışı ve toplumsal zorlukların üstesinden gelinmesi gibi yollarla bu pozitif etkiler gözlemleniyor. YZ, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik başta olmak üzere, ulaşım, karar verme ve eğlence gibi çeşitli alanlarda da avantajlar sağlıyor. Bu avantajlar arasında sürücüsüz araçların geliştirilmesi, karar alma süreçlerinin optimizasyonu, kullanıcı deneyiminin iyileştirilmesi ve engelliler için geliştirilen robotik uzuvlar yer alıyor.

İki ucu keskin kılıç!

YZ, sunduğu birçok avantajın yanı sıra önemli riskler de taşımaktadır. YZ’nin potansiyel tehditleri, “Terminatör” ve “Black Mirror” gibi popüler medya yapımlarında sıkça işlenmiştir. KPMG tarafından 17 ülkede 17 binden fazla kişiyle yapılan “Yapay Zekâya Güven” araştırması, insanların yüzde 61’inin YZ’ye güvenme konusunda temkinli olduğunu ortaya koymaktadır. Üniversite düzeyi ve üzeri eğitim almış bireyler üzerinde bizim gerçekleştirdiğimiz bir araştırma da YZ’ye yönelik endişelerin boyutlarını göstermiştir. Anket sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 21’i YZ’nin insanlığın sonunu getirebileceğinden, yüzde 47’si toplumsal eşitsizlikleri artıracağından ve yüzde 52’si işsizliği artıracağından endişe duymaktadır.

Endüstri Devrimi’nin ilk dönemlerinde makinelerin işleri gasp edeceği yönündeki korkular, YZ’nin iş piyasası üzerindeki etkileriyle benzer endişeler uyandırıyor. Tarih boyunca Keynes gibi bazı iktisatçılar, teknolojinin işsizlik üzerine olumsuz etkilerine dikkat çekmiştir. Özellikle, YZ’nin otomasyon aracılığıyla düşük becerili işlerde istihdamı azaltabileceği, gelir eşitsizliğini artırabileceği ve sosyal huzursuzluğu tetikleyebileceği konusunda kaygılar mevcuttur.

YZ, genelde eğitimli ve teknik becerilere sahip bireylere daha fazla yarar sağlayacak şekilde görülüyor. Eğer adil sosyal politikalar uygulanmazsa, mevcut eşitsizlikler daha da derinleşebilir. YZ algoritmaları, var olan verilere dayanarak karar verdiklerinde toplumdaki ayrımcı eğilimleri pekiştirebilir.

Büyük veri setlerini analiz etme kapasitesiyle YZ teknolojileri, bireylerin mahremiyetini önceki dönemlere kıyasla daha büyük risk altına sokabilir. Örneğin, Cambridge Analytica vakası gibi, YZ teknolojilerinin siyasi manipülasyonlar için kullanılması mümkündür. Bireyler ve kurumlar, YZ teknolojilerini kötüye kullananların siber saldırılarına açık hale gelebilir. Aynı şekilde, YZ’nin sahte içerikleri üretmesi ve bunları geniş kitlelere hızla yayması, demokrasiler için ciddi bir tehdit oluşturabilir.

İnsanlığın sonu mu geliyor?

Stephen Hawking, Elon Musk, Bill Gates gibi önde gelen kişiler, kontrolsüz YZ’nin varoluşsal risklerini vurgulamaktadır. İnsan zekâsını aşan YZ, büyük endişelere neden olmaktadır. Bu nedenle, birçok kişi YZ’nin insanlığın sonunu getirebileceğinden korkmaktadır. Özellikle otonom silahların kullanımı ve YZ hatalarından kimin sorumlu olacağının belirsizliği, önemli sorun alanları arasında yer almaktadır.

YZ algoritmaları, geliştiricilerin dışındaki pek çok kişi tarafından, iç işleyişlerinin anlaşılması zor “kara kutular” olarak değerlendirilmektedir. Bu durum, özellikle hukuk gibi kritik öneme sahip alanlarda YZ algoritmalarının nasıl çalıştığının tam olarak kavranamaması halinde, YZ tarafından verilen kararların güvenilirliği ve doğruluğu hakkında ciddi şüpheler doğurabilmektedir.  YZ’nin, adalet erişimini kolaylaştırma potansiyeliyle beraber getirdiği umut verici beklentilere rağmen, yanlış veya önyargılı verilerle eğitilmiş algoritmaların ortaya çıkarabileceği adaletsizlikler, büyük endişelere yol açmaktadır. Bu, YZ’nin adalet sistemine katkılarının yanı sıra potansiyel risklerini de beraberinde getirmekte ve algoritmaların şeffaflığı ve hesap verebilirliği konusunda önemli soru işaretleri oluşturmaktadır.

Bu yüzden, şeffaflık, hesap verebilirlik, kapsayıcılık, bireysel mahremiyete duyarlılık ve sosyal adaleti önceleyen politikaların kabulü ve uygulanması hayati derecede önemlidir. Bu tür politikalar, sadece ayrıcalıklı gruplara değil, toplumun her katmanına adil ve eşit hizmet sağlamayı hedeflemelidir. YZ okuryazarlığının toplum genelinde teşvik edilmesi, YZ teknolojilerinin getirebileceği riskleri minimize ederken, bu teknolojilerden elde edilebilecek faydaları en üst düzeye çıkaracaktır. Bu şekilde, YZ’nin potansiyelini herkes için olumlu bir güce dönüştürmek mümkün olacaktır.

Yapay zekaya öncülük edenler, dünyaya hükmeder hale gelecekler!

Türkiye’deki politika yapıcılar, YZ alanındaki gelişmeleri doğru bir şekilde değerlendirir ve uygun politikaları hayata geçirirlerse, ülkenin YZ’den elde edeceği faydalar, olası kayıplarını aşacaktır. Bu başarı için hem yönetim kademesinin hem de toplumun genelinin YZ okuryazarlığının artırılması ve eğitim süreçlerinde YZ teknolojilerinden en üst düzeyde yararlanılması gerekmektedir.

Korkunun ecele faydası yoktur derler. Biz YZ’nin risklerinden endişelendiğimiz için geri çekilsek de dünyada YZ uygulamaları hızla gelişmeye devam edecektir. Bazı liderlerin ifade ettiği gibi YZ’ye öncülük edenler, dünyaya hükmeder hale geleceklerdir.  Hem bireysel düzeyde hem de ulusal çapta, yarının dünyasındaki konumumuz, YZ’nin üretiminde ve kullanımında ne kadar ileri gidebildiğimizle doğrudan ilişkili olacaktır. YZ konusunda proaktif bir yaklaşımın benimsenmesi, Türkiye’nin gelecekteki konumunu çok daha güçlendirecektir.

 

 

 

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.