Türkiye’nin TIMSS 2023 Sonuçları Ne Söylüyor?
Her dört yılda bir gerçekleştirilen Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) 2023 sonuçları açıklandı. 4. ve 8. sınıf öğrencilerinin başarılarını değerlendiren bu çalışmanın bulguları, ülkemizdeki ilk ve ortaokul düzeyindeki matematik ve fen eğitimi hakkında neler söylüyor?
Türkiye, 2011 yılından bu yana kesintisiz olarak 4. ve 8. sınıf düzeyinde katıldığı Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) ile önemli bir başarı ivmesi yakaladı. Son açıklanan TIMSS sonuçlarına göre, 4. sınıf düzeyinde Türkiye, 2019 dönemine kıyasla 15 sıra birden yükseldi ve 58 ülke arasında matematikte 8. sıraya, fende ise 4. sıraya yerleşti. 8. sınıf düzeyinde ise, 44 ülkenin katıldığı değerlendirmede, matematikte 7 sıra yükselerek 13. sıraya, fende ise 8 sıra yükselerek 7. sıraya ulaştı. Bu sonuçlar, Türkiye’nin eğitimdeki yükselişini bir kez daha gözler önüne serdi. 2019’dan 2023’e gelindiğinde Türkiye 4. sınıf düzeyinde hem matematik hem de fende puanını en çok artıran ülke konumunda.
Ancak TIMSS, ülkelerin mevcut durumlarını herhangi bir müdahale olmaksızın gözlemleyen bir çalışma deseniyle yürütüldüğünden, puan artışlarının veya düşüşlerinin nedenlerini açıklamakta yetersiz kalabileceğini unutmamak gerekir. Bu noktada, sonuçları değerlendirirken bu sınırlamanın göz önünde bulundurulması önemlidir.
Pandemi ve Depremin Eğitim Üzerindeki Etkileri
TIMSS uygulama süreci 2023 yılının mayıs ayında hem küresel hem de yerel ölçekte eğitimi doğrudan etkileyen iki büyük hadisenin ardından gerçekleşmiştir. Bunlardan küresel olanı tüm dünyada eğitimi sekteye uğratan pandemi sürecidir.
Türkiye, pandemi boyunca okulların fiziksel olarak kapalı kalma süresinin uzun oluğu ülkeler arasında yer almıştır. Bunun bir sonucu olarak da uluslararası değerlendirme sınavlarına bu durumun olumsuz bir yansıması beklenirken bunun tam aksine hem PISA 2022 hem de bu yazıya konu olan TIMSS 2023 döngüsünde ülkemizin puanları diğer ülkelere göre olumlu yönde ayrışmıştır. Konunun uzmanları, fiziksel olarak okulda bulunmanın öğrenciler için hem akademik hem de sosyal açıdan son derece önemli olduğu konusunda hemfikirdir. Bu bağlamda, ülkemizin bu süreçte pozitif ayrışmasının hangi faktörlerle ilişkili olduğunun detaylı bir şekilde araştırılması büyük önem taşımaktadır.
Bu süreçte karşımıza çıkan diğer bir konu ise 2023 Şubat ayında ülkemizde gerçekleşen ve büyük bir coğrafyayı etkileyen depremdir. Hatırlanacağı üzere depremle birlikte ülkenin tamamında okullar iki hafta kapalı kalmıştır. Türkiye genelinde okulların ikinci yarıyılı gecikmeli olarak açılmasına rağmen depremin etkilediği coğrafyada, yani on şehrimizde eğitimde hiç şüphesiz kayıplar yaşanmış ve ancak bir süre sonra eğitim kademeli olarak normalleşebilmiştir. Buraya kadar ele aldığımız küresel ve yerel boyutu şöyle somutlaştırabiliriz: Türkiye’de 2018 yılında ilkokula başlayan çocuklar 1. sınıf ve 2. sınıfın yarısından biraz fazlasını normal şekilde ve yüz yüze eğitimle tamamlamış, 2. sınıfın ikinci yarıyılında pandemi ile okullar kapatılmak zorunda kalmış ve 4. sınıfa kadar bu öğrenciler uzaktan/çevrimiçi eğitime tabi olmuştur. 4. sınıfın tamamını ve 5. sınıfın ilk yarıyılını tamamladıktan sonra ikinci yarıyıla iki hafta gecikmeli başlayabilmiştir. Bundan yaklaşık iki ay sonra da TIMSS veri toplama süreçleri gerçekleşmiştir. Bu açılardan bakıldığında öğrencilerimiz için şartların epey olumsuz olduğu aşikardır. Bu olumsuz şartların TIMSS sonuçlarında gözlemlendiğine göre nasıl olumluya evrildiği üzerinde daha fazlaca durulması gereken bir konu olarak önümüzdedir.
Bölgesel Farklılıklar ve Örneklem Seçiminin Rolü
TIMSS 2023 sonuçlarına göre Türkiye’nin büyük sıçrayışında dikkatle ele alınması gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi, TIMSS Türkiye örneklemini içeren 68 ilden deprem bölgesi şehirlerinin TIMSS’i gerçekleştiren uluslararası kuruluş ile görüşülerek örneklemden çıkarılmış olmasıdır. Ülkemiz maalesef bölgeler arasındaki başarı farklarının fazla olduğu bir coğrafi dağılıma sahiptir.
Örneğin PISA 2015 raporunda açıkça belirtildiği üzere Türkiye İstatistik Kurumu tarafından belirlenen 12 İstatistiki Bölge Birimlerinin Sınıflandırmasına göre karşılaştırıldığında Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri fen okuryazarlığının en düşük olduğu iki bölgedir. Bu durum 2018 yılı PISA sonuçlarında yine aynı şekilde, yani matematik, fen ve okuma alanlarının üçünde de en düşük ortalamaya sahip bölgelerin bu iki bölge olması şeklinde kendini yinelemiştir. 2023 depreminden etkilenen Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır şehirleri bu bölgelerde yer almaktadır.
Bu şehirlerle birlikte bu iki bölge içinde olmayan ama depremde zarar gören Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay şehirlerinden de TIMSS için veri toplanması mümkün olmamıştır. Hal böyle olunca ülkemizden alınan örneklemin tüm ülkedeki evrenin yüzde 90’ından azını temsil etmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bir mecburiyet sebebiyle alınan bu karar, hele de deprem gibi çok can yakıcı bir afet sebebiyle gayet anlaşılır olmakla birlikte burada geleceğe dönük olarak bazı önerilerde bulunulabilir.
Millî Eğitim Bakanlığı uluslararası değerlendirmelerin sonuçlarını bölgeler bazında açıklamaktan çekinmemelidir. Örneklem seçiminde önemsenen ve titizlikle ele alınan Türkiye’yi temsil eden 12 İstatistiki Bölge Birimlerinin sonuçlarının da mutlaka kamuoyuyla paylaşılması gerekir. Bir ülkenin bölgeleri arasında başarı, eğitime erişim, eğitime katılım, okullaşma, öğretmen hareketliliği ve daha birçok eğitimi etkileyen önemli konularda farklılıklar bulunması sadece ülkemizin karşılaştığı bir sorun olmayıp tüm dünyada karşılaşılan bir durumdur. Bu sorun da ancak şeffaf bir yaklaşım ve kararlı adımlarla azaltılabilir. Somut bir öneri yapmak gerekirse, TIMSS 2023 sonuçlarının kalıcı hale gelebilmesi için mutlaka depremden etkilenen ve örneklemden çıkarılmış olan şehirlere eğitim fırsatlarını artırmak büyük önem arz etmektedir.
Ulusal ve Uluslararası Değerlendirmelerin Örtüşmesi
TIMSS sonuçlarını ele alırken odaklanılabilecek bir diğer husus ülkemizin tamamında her yıl uygulanan ve kamuoyunda kısaca LGS olarak isimlendirilen Sınavla Öğrenci Alacak Ortaöğretim Kurumlarına İlişkin Merkezi Sınav Sonuçlarının uluslararası değerlendirmelerle ne derece örtüştüğüdür. Her ne kadar uluslararası değerlendirmeler bir ülkenin eğitim sistemi, öğretimdeki başarısı, öğrencilerin öğrenmelerini değerlendirebileceğimiz yegâne ve biricik kaynak olmasa da bunlardan elde edilen sonuçların ulusal değerlendirmelerle örtüşmesini bekleyebiliriz. Fakat görünen o ki LGS’de alınan puanlar ve ortalamalarda yıllar geçtikçe kayda değer bir artış söz konusu değildir. TIMSS 8. Sınıf matematik ve fen alanlarında ülkemizden alınan örneklem tüm dünyada en fazla puan artırırken, ulusal sınavda bu ivmeyi uzaktan da olsa yakalayamamak üzerinde dikkatle düşünmeyi gerektirmektedir.
Özetle, TIMSS sonuçları ülkemiz adına olumlu bir tablo sunmaktadır. Bundan sonraki adım daha kapsamlı araştırmalarla bilgimizi artırmak olmalıdır. Birkaç örnek vermek gerekirse, bu olumlu tabloda tüm dünyada 4. sınıf seviyesinde uygulanan değerlendirmenin ülkemizde 5. sınıfta uygulanıyor olması, öğrencilerimiz yaş ortalamasının diğer ülkelerdeki öğrencilere göre daha fazla olması, 5. sınıfta matematik ve fen derslerinin sınıf öğretmenleri yerine alan uzmanı öğretmenler tarafından veriliyor olması ve son yıllarda ulusal sınavlarda ağırlığı artan beceri temelli soruların ne gibi etkileri olduğu araştırılabilir. Matematiğe kıyasla fende ve 8. sınıfa kıyasla 4. sınıf seviyesindeki farklı puan artışları masaya yatırılabilir.
TIMSS’in sunduğu diğer anketlerden elde edilen verilerle bu başarıların ilişkisi daha detaylı incelenebilir. Ve belki de ileride Milli Eğitim Bakanlığı üniversite ve eğitime emek veren kuruluşlarla dünyadaki eğitim trendlerini Türkiye’den bir değerlendirme çerçevesi geliştirip küresele yaygınlaştırarak izleyebilir.
Ülkemiz, milletimiz ve geleceğimiz olan öğrencilerimiz için öğretmen, idareci, akademisyen, araştırmacı, uzman ve sivil toplum kuruluşlarımızla ulusal ve uluslararası değerlendirme çalışmalarını dikkatle ele almak, derinlikli analizler yapmak ve gelecek için hep birlikte el ele vermek hepimizin bu ülkeye sağlayacağı önemli bir katkı olacaktır.
Oğuz Köklü, Lisans ve Yüksek Lisans derecesini Boğaziçi Üniversitesi’nde, doktora derecesini ise ABD’de bulunan The University of Georgia’da matematik eğitimi alanında tamamlamış olup halen Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesinde görev yapmaktadır. Çalışma alanları matematik öğretmeni yetiştirme, istatistik ve veri bilimi eğitimi ile ilgilidir.