Turgay Öntaş

Türkiye'nin PISA 2022 Performansı Nasıl Okunmalı?

5 Aralık 2023’te PISA 2022 araştırma bulguları tanıtıldı. Küresel raporla birlikte Türkiye’yi de kapsayan ülkelere dair tekil raporlar da yayınlandı. Eğitim politikalarının eleştirel analizleri yapılırken karşılaştırmalı analizlerin yapılması da gereklidir. Karşılaştırmalı analizler yapılırken ülkelerin demografik, politik ve ekonomik göstergeleri dikkate alınarak bilimsel perspektifle bulgulara yaklaşılmalıdır.

PISA sonuçları ülkemizde geleneksel ve sosyal medyada yoğun şekilde tartışılmaya başlanmıştır. Ancak anlık ve hızlı değerlendirmeler PISA gibi birçok ülkeyi kapsayan araştırmaları değerlendirirken yetersiz kalabilmektedir. Bu nedenle eğitimde tutarlı ve sürdürülebilir bir politika analizi ancak uzun süreli derinlemesine analizlerle mümkün olmaktadır. PISA 2022 araştırma bulgularını da yalnızca bilişsel açıdan ve sıralamalara dayalı betimsel istatistiklerden arındırarak, araştırmanın çok yönlü içeriğine vurgu yaparak tartışmak faydalı olacaktır.

PISA 2022 sonuçlarında Türkiye özelindeki tartışmalar ülkenin araştırmadaki sıralamasına indirgenerek “ulusal felaket” söylemleri ile olumsuz bir sahne ortaya konulmaktadır. Ancak karşılaştırmalı analizler yapılırken verileri tarihsel olarak karşılaştırmak ve ülkenin merkezi sınav uygulamalarındaki büyük verilerinin de sonuçları ile yorumlamak gerekebilir. Ulusal felaket söyleminin karşı tarafında yine sıralamalara dayalı “iyimserlik” vurgulamaları olabilmektedir. Eğitimde politika yapıcıların kendi raporlarını yayınlaması ile birlikte ortaya konan tablonun akademisyenler, düşünce kuruluşları ve diğer paydaşların birlikte analiz edilmesi gerekir. Bu tür küresel araştırmaların yalnızca eğitimsel performans çıktıları ile sınırlı olmayan etkisini de düşünerek ülke içerisinde yapılan tartışmalarda “kendi kendimizi dövmenin” ötesinde neler yapılabileceği konusunda “sorumluluğu dışsallaştırmadan” sürece yaklaşılması sağlıklı olacaktır.

Önceki Sonuçların Eğitim Politikalarına Etkisi

Uzmanların PISA ve TIMSS uygulamalarının eğitim politika ve programlarına etkisine dair görüşlerini inceleyen Gürlen, Demirkaya ve Doğan (2019) araştırma sonuçlarının eğitim sistemleri üzerinde baskı oluşturma durumları, eğitim, politika ve öğretim programlarını etkileme durumlarına yoğunlaşmışlardır. Araştırma verilerini PISA ve TIMSS araştırmalarına yönelik çalışmaları olan ve araştırmaların uygulama süreçlerinde görev alan uzmanlardan elde eden araştırmacılar sonuçların eğitim sistemine bir bakış sunduğu ancak eğitim sistemlerinin yalnızca bu sonuçlara bağlı olarak değerlendirmenin yeterli olmadığı bulgusuna ulaşmışlardır. Sonuçların Türk eğitim sisteminde olumlu yönde baskı oluşturmadığına ilişkin ise genel olarak uzmanlar hemfikirdir. Akademisyen ve uzmanlar diğer ülkelerde skorların baskı oluşturduğunu belirtiyorlar, ancak sonuçların Türkiye’de özellikle ölçme ve değerlendirme alanında kısmen etki yarattığı söylenebilir.

Eleştirel Değerlendirmeler: PISA Sonuçlarına Nasıl Yaklaşmalı?

Küresel eğitim reformları açısından genel göstergeleri sunan uluslararası araştırma sonuçları ülkelerin birbirine benzer öğretim programları geliştirmelerine ve yerel dinamikleri görmezden gelmelerine yol açabilmektedir. Ülkelerin eğitim politikalarının yerel özellikleri baz alınarak özgün modeller geliştirilmesi ile küresel uygulamalarla birbirine benzeyen içeriklerle ülkeleri sıralamak hegemonya üzerinden de tartışılabilmelidir. Pasi Sahlberg’in 2012 PISA skorları üzerinden piyasa temelli eğitim analizi bu konuda ilginç fikirler sunmaktadır (Sahlberg, 2013). Sahlberg, Finlandiya eğitim reformunun önemli isimlerinden birisidir. Sahlberg, özellikle Finlandiya’nın 2009’da matematikte altıncı sıradayken 2012’de 12. sıraya gerilemesi neticesinde Fin okul sisteminin çöktüğüne ve ulusal felaket olarak adlandırılmasına yönelik endişesini dile getirmiştir. Eğitim politikaları belirlenirken küresel iş piyasasına uygun ve küresel rekabette öne çıkan ülkelere yönelik insan kaynağı yetiştirmek üzere bir eğitim reformu beklenmektedir. Bu durum ülkelerin kendilerini yetersiz görmelerine neden olan bir “virüs” olarak da değerlendirilebilir. Eğitim sisteminin belirtileri açısından beş alana yoğunlaşan Sahlberg okulların lig tabloları ile sıralanmasına, eğitimin standardize edilmesine, standart testler ile sonuçlardan öğretmenlerin sorumlu tutulmasına, öğretmenlik mesleğinin değersizleşmesine ve devlet okullarının kamu destekli özel okullara dönüşmesine vurgu yapmaktadır.

Ayrıca 2014 yılında aralarında Türkiye’de bilinen ve takip edilen Yong Zhao, Diane Ravitch, Nel Noddings, Peter McLaren, Henry Giroux, Elizabeth Bloom ve David Berliner gibi isimlerin de bulunduğu çeşitli ülkelerden 100’e yakın akademisyen PISA’ya eleştirel yaklaşarak PISA Direktörü Dr. Andreas Schleicher’a bir görüş mektubu yazmışlardır (Guardian, 2014). Bu görüş mektubunda eleştirilerin yanında öneriler de getirilmiştir. Eğitimsel kolonizasyon suçlamalarının önüne geçilmesi için çalışmalar yapılması gerektiği, psikometrist, istatistikçi ve ekonomistlerin yanı sıra eğitimin çok yönlü analizlerine katkı sağlayabilecek farklı alanlardan sosyal bilimcilerin de tartışmaya dahil olması gibi hususlara değinilmiştir.

Gelecek İçin Öneriler ve Stratejiler

Bu tür küresel ölçekli uygulamalara bağlı olarak alınması gereken önlemlerin başında sonuçlara etki eden faktörleri kapsamlı olarak araştırmak gelmektedir. Öğretim programlarını bulgular doğrultusunda güncelleme önerilerinde de bulunan akademisyen ve uzmanlar bulunmaktadır (Gürlen vd., 2019). PISA performansını etkileyen faktörlere bakıldığında, Türkiye’deki 15 yaş grubu öğrencilerinin düşük PISA skorlarının, sosyoekonomik durumlarıyla güçlü bir ilişkiye (0.69 oranında) sahip olduğu görülmektedir (İşeri, 2019). Öğrencilerin ailelerinin sosyoekonomik yapısı, akademik başarıdaki farklılıklar ve eşitsizliklerin ana sebebi olarak belirlenmiştir. Ayrıca, çeşitli türlerdeki okullar arasındaki kalite farklılıkları, öğrenciler arasında uzun vadeli eşitsizliklere neden olmaktadır. Bu bağlamda, eğitimdeki kazanımların sosyoekonomik etki değerleri ve sosyal içerme yönü, önemli bir tartışma konusudur (İşeri, 2019). Türkiye’nin PISA uygulamalarındaki performansı incelendiğinde, matematik, fen ve okuma becerileri alanlarında OECD ülkelerinin ortalamasının altında puanlar aldığı gözlemlenmiştir. PISA sonuçlarının detaylı bir şekilde uzmanlar tarafından analiz edilmesi, Türkiye genelindeki öğrenci başarısını etkileyen faktörlerin tespit edilmesini sağlayabilir. Böylelikle, acil müdahale planları geliştirilerek dezavantajlı öğrenci grupları için gerekli önlemler alınabilir (Sarıer, 2021).

PISA uygulamalarında başarıyı yordayan temel faktörler ve ilgili değişkenlerini Sarıer (2021:910) ev/aile özellikleri ilgili 18 (eğitim düzeyi, mesleki statü, kültürel zenginlik vb.); öğrenci özellikleri ile ilgili 16 (okul öncesine başlama yaşı, okula ait hissetme, sınav kaygısı vb.) ve okul özellikleri ile ilgili 19 değişken (özel/devlet, okulun seçiciliği/sınavlı-sınavsız, okulun yerleşim yeri vb.) belirlemiştir. Bu doğrultuda sürece çok yönlü perspektifle yaklaşılmalıdır.

Uluslararası eğitim reformları açısından PISA, bazı eleştirel bakış açılarına maruz kalmaktadır. Bu eleştiriler, PISA’nın eğitim sistemlerine homojen bir yaklaşımı teşvik ettiği ve yerel dinamikleri göz ardı ettiği yönündedir. Akademisyenler ve uzmanlar, PISA sonuçlarının detaylı analizinin, Türkiye’nin eğitim sistemindeki güçlü ve zayıf yönleri belirlemesine yardımcı olacağını ve bu analizlerin, öğrencilerin sosyoekonomik durumlarındaki eşitsizlikleri ele alarak daha etkili eğitim politikaları geliştirmek için kullanılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Çok yönlü analizler ile politika yapıcılara ve eğitim okuryazarı insanlara objektif değerlendirme içerikleri ile katkı sunulması gereklidir. Bu tür araştırma verilerinin daha gerçekçi biçimde tartışılması önerilmektedir. Ayrıca PISA ve benzeri araştırma bulgularının öğretmenler odasının da gündeminde olması için çalışmalar yapılmalıdır.

KAYNAKÇA
Guardian (2014). OECD and PISA tests are damaging education worldwide – academics. https://www.theguardian.com/education/2014/may/06/oecd-pisa-tests-damaging-education-academics?CMP=twt_gu (Erişim tarihi 30 Kasım 2023)
Gürlen, E., Demirkaya, A. S., & Doğan, N. (2019). Uzmanların PISA ve TIMSS sınavlarının eğitim politika ve programlarına etkisine ilişkin görüşleri. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (52), 287-319.
Hugonnier, B.(2009). “OECD International Comparative Surveys: Impact on Education Policy and Governance.” Presentation at the CTF President’s Forum on External Assessment, Ottawa, July 14-16, 2009.
İşeri, A. (2019). Uluslararası PISA yeterlikleri ve Türkiye öğretim programları kazanımları. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 15(2), 392-418.
MEB (2023). PISA 2022 Türkiye Raporu.
MEB. (2019). PISA 2018 Türkiye Ön Raporu. Eğitim Analiz ve Değerlendirme Raporları Serisi (No:10)
OECD (2023), PISA 2022 Assessment and Analytical Framework, PISA, OECD Publishing, Paris, https://doi.org/10.1787/dfe0bf9c-en.
Sahlberg, P. (2013). The PISA 2012 scores show the failure of ‘market based’ education reform, The Guardian. (Erişim tarihi 30 Kasım 2023)
Sarıer, Y. (2021). PISA uygulamalarında Türkiye’nin performansı ve öğrenci başarısını yordayan değişkenler. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 25(3), 905-926.

Turgay Öntaş, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nden doktora derecesini almış olup halen Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde öğretim üyesi (Doç. Dr.) olarak görev yapmaktadır. Çalışma alanları, sosyal bilgiler eğitimi ve öğretmen yetiştirmedir.

X : @turgayontas
Instagram: @turgayontas

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.