Türkiye Gazze’deki Yüksek Öğretimin İnşasında Öncü Rol Oynayabilir
Türkiye, göçmenlerin yükseköğretimde desteklenmesi konusunda zengin bir geçmişe sahip. Bu tecrübeyle Türk üniversiteleri, Gazze’nin parçalanmış akademik kapasitesini ve altyapısını yeniden inşa etme konusunda kritik bir rol oynayarak Filistin’in geleceğinde belirleyici olabilir.
Türkiye, Orta Doğu’daki savaş bölgelerinden gelen göçmenleri yükseköğretime yönlendirme konusunda uzun bir deneyime sahip. Türkiye, 3.5 milyonun üzerinde Suriyeliye ev sahipliği yaparak, dünyanın en çok Suriyeli kabul eden ülkesi konumunda bulunuyor. Son on yılda, Türkiye, mültecilerin kaliteli yükseköğretime erişimini ve hareketliliğini artırmak için uluslararası ortaklarla yakın iş birliği içinde bulunuyor. Örneğin, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ile Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) arasında yapılan koordineli çabalar sonucunda, Türkiye, UNHCR’nin dünya çapındaki en büyük burs programına ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, mültecilerin geleceği ve Türk toplumuna entegrasyonlarını kolaylaştırmak amacıyla harç muafiyeti, yetişkinler için ücretsiz dil kursları ve gençler ile yetişkinler için kaliteli yaygın eğitim fırsatları sağlıyor. Türkiye’nin mültecilerle ilgili bu kapsamlı deneyimlerinden yola çıkarak, Türk üniversiteleri, Gazze Şeridi’ndeki krize yanıt vermede proaktif bir rol üstlenebilir ve Gazze’nin yükseköğretimini yeniden inşa etmek için akademik topluluğu destekleyebilir. Peki, Türk üniversiteleri tam olarak ne yapabilir?
Cambridge Üniversitesi İşletme Araştırma Merkezi tarafından Ağustos 2024’te yayınlanan yeni bir politika brifinginde, dünya üniversitelerinin uygulamasına yönelik stratejik ve uygulanabilir bazı öneriler bulunuyor. Bu öneriler, Türk üniversiteleri için de faydalı olabilir.
Gazze’de Türk Üniversitelerinin Desteği ve Rehberliği Önemli
İsrail’in, Gazze Şeridi’ne karşı sürdürdüğü savaş, Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanı’nın 26 Ocak 2024 tarihli kararında en azından muhtemel bir soykırım olarak değerlendirilen eşi benzeri görülmemiş bir durum olarak tanımlanıyor. Bu makalenin kaleme alındığı dönemde, Gazze’deki tüm üniversiteler tamamen veya kısmen yok edilmiş durumda. Savaş, Gazze’deki eğitim ve bilgi sistemini, kültürel kurumları, dini mekânları, kütüphaneleri ve arşivleri ortadan kaldırıyor. Tahribat, akademisyenleri, idari personelleri ve öğrencileri etkiliyor. Yerinden edilmeler, öldürülmeler, tutuklanmalar ve yaralanmalar insanlık dışı bir tabloyu ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) Mayıs 2024’teki değerlendirmesine göre, bu savaş, Gazze’deki sağlık, eğitim ve refah seviyelerini 1980’lerin durumuna çevirebilir; 44 yıllık kalkınmayı silebilir.
Bu son derece zor koşullar altında, Filistinliler direnmeye çalışıyor. Örneğin, bazı üniversiteler sosyal medya platformları aracılığıyla akademik topluluklarla iletişim kuruyor; Batı Şeria’daki üniversitelerle iş birliği yaparak çevrimiçi eğitim veriyor ya da çadırlarda sözlü dersler yapıyorlar. Elbette, bu çabalar savaş koşullarında çok sınırlı ve sürdürülemez kalıyor. Ancak, bu çabalar, Filistinlilerin Gazze’nin yükseköğretimini, mevcut ve yeni nesiller için yeniden toparlama azmini gösteriyor. Al Jazeera tarafından yayınlanan açık bir mektupta, Gazze’deki akademisyenler ve yöneticiler dünyaya şöyle sesleniyor: “Bizler, ulusal ve uluslararası alandaki meslektaşlarımızdan, halkımızın geleceği ve Filistin topraklarında Gazze’de kalabilmemiz için üniversitelerimizi savunma ve koruma konusundaki dirençli çabalarımıza destek verilmesini istiyoruz. Bu üniversiteleri çadırlardan inşa ettik. Ve arkadaşlarımızın desteğiyle, üniversitelerimizi yeniden inşa edeceğiz.”
Türk üniversiteleri ne yapabilir?
Cambridge Üniversitesi İşletme Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan 20 sayfalık politika brifinginde, Türk üniversitelerinin bu yöndeki çabalarını destekleyebilecek stratejik ve uygulanabilir öneriler bulunuyor. Genel stratejik öneriler şunları içeriyor:
Filistinli öğrenciler ve akademisyenlerin aktif katılımı
Çatışma bölgelerinden gelen öğrenciler tek bir homojen grup olarak düşünülmemelidir. Gazze Şeridi’ndeki öğrenciler ve akademisyenlerin yaşadığı bağlam ve deneyimler, diğer yabancı gruplardan niteliksel olarak farklı olabilir. Mülteciler ve yabancı öğrenci topluluklarına tek tip bir yaklaşım benimsemek, bu farklılıkları göz ardı etme potansiyeline sahiptir. Kapsayıcılığı sağlamak için, kampüslerdeki Filistinli öğrenciler ve akademisyenlerle birlikte çalışmak ve onların aktif katılımını teşvik etmek faydalı olacaktır.
Gazze üniversiteleriyle sürdürülebilir iş birlikleri ve ortaklıklar kurma
İsrail’in devam eden saldırıları, bu üniversitelerin altyapısında ciddi hasarlara neden olmuş ve önemli ölçüde uzmanlık ve kaynak kaybına yol açmıştır. Gazze’deki üniversitelerle ve akademik toplulukla hem Gazze’de kalanlarla hem de yurt dışında olanlarla, Türk üniversitelerinin dayanışması ve ortaklıklar kurması hayati önem taşıyor.
Burs programları başlatma
Türk üniversiteleri, Gazze Şeridi’nde kalan öğrenciler için savaş ve yerinden edilme koşullarında mümkün olabilecek yeni değerlendirme ve kabul yolları geliştirebilir. Ayrıca, burs kazananlarının eğitimlerine katılmalarını sağlamak için diplomatik yollarla çıkış yolları kolaylaştırılabilir. Bu düzenlemelerin yapılması, Filistinlilere yönelik burs programlarının daha fazla öğrenciye ulaşmasına vesile olur.
Gazze üniversitelerinin akademik kapasitesini güçlendirme
Türk üniversiteleri ve diğer dünya üniversiteleri, Gazze üniversitelerinin gelecekteki kapasitelerini güçlendirerek, ortak araştırma ve bilgi üretimi için fırsatlar yaratarak ve kendi kampüslerinde Filistinli akademisyenlerin ve öğrencilerin akademik özgürlüklerini koruyarak, Filistinlilerin akademik üretimini teşvik edebilir.
Politika brifingi ayrıca, uygulanabilir öneriler için dört kategori öneriyor. Öneriler arasında şunlar yer alıyor: burs, istihdam ve beceri geliştirme fırsatları sunmak; mevcut savaştan kaynaklanan bakım sorumlulukları veya olağanüstü durumlar için insani yardım fonları sağlamak; Filistinlilere sağlık ve danışmanlık hizmetleri sunmak; Filistin çalışmaları konusunda uzmanlık gerektiren pozisyonlar yaratmak; eşit ortaklıklar ve işbirliği fırsatları sunmak; Filistinli akademisyenleri ve araştırmacıları akademik konferanslara, projelere ve dergilere davet etmek; kabul süreçlerinin ve uygulamalarının savaş ve yerinden edilme koşullarına uyacak şekilde esneklik sağlamak gibi yönetişim, akademik ve idari düzeyde değişiklikler uygulamak.
Gazze Şeridi’ndeki mevcut durum dikkate alındığında, Türk üniversiteleri ve diğer dünya üniversitelerindeki politika yapıcıların, Gazze’den gelen Filistinli personel ve öğrencileri destekleme çabalarını artırmaları ve Gazze’deki üniversitelerin yeniden inşasına katkıda bulunmaları büyük önem taşıyor. Bu destekler, siyasi, insani, akademik veya bu alanların bir birleşimi şeklinde olabilir; zira bu alanlar birbirleriyle yakından bağlantılı. Türk üniversiteleri, mültecilerin yükseköğretime katılması konusundaki uzun yıllara dayanan deneyimlerini kullanarak, anlamlı bir küresel yanıtın oluşmasına önemli bir katkı sağlayabilir.
Yazar Hakkında
Mona Jebril, Cambridge Üniversitesi Queens' College'da Eğitim ve Akademik Gelişim alanında Bye-Fellow ve İşletme Araştırmaları Merkezi'nde araştırma görevlisidir. Gazze Şeridi (İşgal Altındaki Filistin Toprakları) ve Orta Doğu'daki diğer çatışma bölgelerine odaklanan disiplinler arası bir sosyal bilimcidir. Daha önce Gazze'deki iki üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. Mona, yükseköğretim alanındaki yüksek lisansını Oxford Üniversitesi'nde, doktorasını ise Cambridge Üniversitesi'nde tamamlamıştır.