Protestoların İstenen Sonuçları Vermesi İçin Ne Tür Stratejiler İzlenebilir?
Filistin’e destek için düzenlenen protestolar, dünya genelinde önemli toplumsal değişimlere yol açtı. Bu hareketler, kamuoyu ve politika üzerinde daha fazla etki yaratma potansiyeline sahip. Peki, mesajları güçlendirerek daha geniş ve kapsayıcı bir destek oluşturmak için neler yapilabilir?
İsrail’in 10 aydır Gazze’de kadın ve çocukları katletmesine rağmen, İsveç’teki barış yanlısı protestoların geniş bir destek bulmakta zorlandığı görülüyor. Bu zorluğun başlıca nedenlerinden biri, protestoların somut sonuçlar elde etmeye yönelik net ve stratejik bir planının olmaması. Pazarlama disiplini, genellikle toplum üzerindeki geniş kapsamlı etkisi nedeniyle eleştirilse de, kolektif bir itirazı ifade ederek meşruiyet ve destek oluşturmayı amaçlayan bu tür barış yanlısı hareketler için değerli içgörüler sunma potansiyeli taşıyor.
Sonuç Odaklı Strateji ve Araçsallık
İlk olarak, pazarlamanın temelde araçsal bir faaliyet olduğunu unutmamak gerekir. Şirketlerin nihai amacı kâr elde etmektir ve pazarlama, bu amaca ulaşmanın yollarından biridir. Pazarlamacılar bunun farkında olmasa bile, pazarlama faaliyetleri bu hedef doğrultusunda şekillenir. Benzer şekilde, protesto hareketlerinin de belirli amaçları vardır ve protestolar bu amaçlara ulaşmak için bir araçtır. Yani, protestolar da pazarlama gibi mevcut düzeni değiştirmek için kullanılan araçsal bir çabadır.
Tabii ki, insanlar farklı sebeplerle protestolara katılabilir ve duygular bu noktada önemli bir rol oynar. Kimileri sadece öfkelerini dışa vurmak veya kendilerini daha iyi hissetmek için protestolara katılırken, kimileri ise sosyal çevresi içinde bir duruş sergilemek amacıyla katılır. Büyük acılar ve adaletsizliklerden doğan öfke, yas ve empati gibi duygular, insanları harekete geçiren en güçlü motivasyonlardır. Ahlaki bir öfke olmadan, uzaklarda yaşanan adaletsizlikler karşısında insanları harekete geçirmek çok daha zor olurdu. Ancak bu tür bir öfke, topluma yayıldığında, Bangladeş'teki son öğrenci protestolarında olduğu gibi, daha geniş kitleleri harekete geçirme gücü taşıyabilir.
Eğer duygular, azınlık bir grubun eylemlerini tetikliyorsa, bu duygusal tepkinin, değişim yaratacak bilinçli bir strateji ile desteklenmesi gerekir. Aksi takdirde, mücadelenin daha etkili yolları gözden kaçabilir. Halkla ilişkiler ve pazarlama, sempati veya talep yaratmada, genellikle iyi düşünülmüş ve net odaklı stratejilerle başarılı olur. Pazarlama stratejileri, tüm potansiyel fırsatları değerlendirmeye çalışmaz; bunun yerine, başarılı sonuçlar elde etmek için fırsatları seçici bir şekilde hedefler.
İsveç'te katıldığım protestolarda ve çevrimiçi protesto gruplarında gözlemlediğim kadarıyla, bu tür bir stratejinin eksik olduğunu fark ettim. Protestolar İsrail’i, Netanyahu’yu, ABD’yi, AB’yi, İsveç hükümetini, İsrailli silah üreticisi Elbit Systems’ı, McDonald’s’ı, Burger King’i ve daha birçok aktörü hedef alıyor. Ancak bu tepkiler, net ve ulaşılabilir taleplerden yoksun. Örneğin, Gazze’de çocukların hedef alınmasının durdurulması, İsrail’in boykot edilmesi veya "Nehirden Denize Özgür Filistin” gibi çağrıların ötesinde net bir amaç bulunmuyor. Filistin’deki soykırıma karşı çıkma çağrısı aslında anlaşılır ve güçlü; ama bu, ancak ideal bir dünyada yeterli olabilirdi. Ne yazık ki, bugünkü dünyada bu tür bir mesajın yeterli olmadığı görülüyor; protesto hareketlerinin gücü, gerçekçi olmayan taleplerin ve sayısız suç ortağı aktörün hedef şaşırtmasıyla etkisini yitiriyor; bu aktörlerin hiçbiri gerçek bir yaptırımla karşılaşmıyor. Sorumluluğun dağınık olduğu bir durumda, spesifik talepler oluşturmak ve bunları başarıya ulaştırmak kolay değil. Bu yüzden, protestoların somut ve elde edilebilir hedeflerle daha stratejik bir şekilde planlanması gerektiğine inanıyorum.
Başarının Sırrı: Hedef Kitlenin Algısını Doğru Anlamak
Pazarlama, bir ürün ile potansiyel pazar arasındaki köprünün güvencesidir. Güçlü ve farklılaşmış bir marka kimliği oluşturmak pazarlamanın temelidir; ancak pazarlamanın asıl odak noktası, ürünün nesnel özellikleri değil, bu özelliklerin tüketicinin gözündeki algısıdır. Bu bağlamda, pazarlamanın temel kuralı şudur: Müşterinizi tanıyın!
Protestolar da, iletilen mesajın sadece ne söylendiğiyle değil, aynı zamanda hedef kitle tarafından nasıl algılandığıyla belirlendiği gerçeğini dikkate aldığında daha başarılı olabilir. Bu nedenle, protestocuların hangi kitleyi hedefleyeceklerini ve mesajlarının bu kitle tarafından nasıl algılanacağını iyi düşünmeleri makul olacaktır.
Siyasal değişim için hedef kitle, geniş kamuoyudur. İsrail-Filistin konusunda önde gelen bir akademisyen olan siyaset bilimci Norman Finkelstein, BDS hareketini bu noktada eleştirmiş ve İsrail propagandasının sürekli olarak “Bizi yok etmek istiyorlar” söylemiyle beslendiği bir ortamda geniş bir kitleye ulaşamayacaklarını belirtmiştir.
Bu durum, net ve odaklanmış hedeflerin ne kadar önemli olduğunu gösterir; çünkü bu, iletilmek istenen mesaj ile algı arasındaki belirsizlik ve gereksiz sürtüşmeleri önlemeye yardımcı olur. Protestoların amacı ve beklentileri konusundaki belirsizlik, aslında Filistinliler için barış ve eşit hakları pasif olarak destekleyen insanların aktif desteğini engelleyebilir. Bunun bir nedeni, bu kişilerin protestoları faydasız ve zaman kaybı olarak görmesi olabilir; bir diğer nedeni ise belirsiz bir mesajla ilişkilendirilme konusunda şüphe ve korku olabilir. İsveç medyası protestoculara genellikle şüpheyle yaklaşmaktadır. Hamas öncülüğünde gerçekleştirilen El-Aksa Tufanı Operasyonu gününde, İsveç’in bir kentinde onlarca insan sokağa çıkıp kutlama yaptı. Eylemcilere verilen bu tür görünür destek ifadeleri, sonraki barış yanlısı protestoların birçok kişinin gözünde meşruiyetini zedeledi. Barış yanlısı protestolarda antisemitizm veya teröre doğrudan destek ifadeleri olmamasına rağmen, amaçlardaki belirsizlik, medyada antisemitizm ve terör destekçiliği suçlamalarının yapılmasına zemin hazırladı.
Deneyimli barış yanlısı aktivistler, antisemitizm suçlamalarının nasıl silah haline getirilebileceğini ve içinin boşaltılabileceğini iyi bilirler; ancak pasif destekçiler için bu şekilde damgalanma korkusu ciddi bir caydırıcı unsur olabilir. Tecrübesiz protestoculari bilinçsiz olarak görmek kolay ve belki de tatmin edici olabilir. Ancak eğer amaç, mağdurlar için gerçek bir değişim yaratmak ve geniş bir destek kitlesi oluşturmaksa, bu insanları dışlamak, bir pazarlamacının potansiyel müşterisini görmezden gelmesine benzer ki bu da çoğu zaman işe yaramaz.