Öğrenme Merkezli Okul Yöneticiliği Modeli
Eğitimde kaliteyi artırmak ve öğrenme yoksunluklarını etkin bir şekilde ele almak için okul yöneticilerinin rolü kritik bir öneme sahiptir. Okul yöneticiliğinin odağı, öğrencilerin gelişimini ve öğrenme kalitesini artırmak üzerine kurulmalıdır. Bu bağlamda, öğrenme merkezli bir sistemde okul yöneticisi belirleme süreci nasıl olmalıdır?
Eğitimde kaliteyi artırmak ve öğrenme yoksunlukları ile etkin bir şekilde mücadele etmenin önemli bir ayağı okul yöneticilerinin doğru yöntemlerle seçilmesi, yetiştirilmesi ve eğitim sistemine dahil edilmesidir. Okul yöneticilerinin niteliği, görev yaptıkları okullarda sağlıklı bir okul iklimi oluşturmada, öğretmen ve öğrencilerin çok yönlü gelişimlerini desteklemede büyük bir öneme sahiptir. Dolayısıyla nitelikli okul yöneticilerinin eğitim sistemine dâhiledilmesi için okul yöneticisi profilinin ortaya konulması, var olan iyi örneklerin görünürlüğünün arttırılması ve okul yöneticisi seçme ve yetiştirme modellerinin sunulması önemlidir.
Enstitü Sosyal yayımladığı “Öğrenme Merkezli Okul Yöneticiliği Raporu” ile Türkiye’de arayışların devam ettiği okul yöneticisi belirleme sürecini ele alıyor. Rapor farklı ülkelerden başarılı örnekleri de göz önünde bulundurarak Türkiye’deki mevcut durumu analiz ediyor, eğitimin farklı paydaşları ile yapılan derinlemesine görüşmelerden edindiği bulgular ışığında Türkiye’de “öğrenme merkezli” bir okul yöneticiliği modelini geliştirebilmek için kapsamlı ve uygulanabilir önerilerde bulunuyor.
Öğrenme Merkezli Okul Yöneticiliği Nedir?
Öğrenme merkezli okul yöneticiliği, okullarda özgün ve kaliteli bir okul kültürü oluşturmanın, akademik ve sosyal öğrenme süreçlerini ve çıktılarını olumlu etkileyeceği temel görüşüne dayanır. Bu yaklaşım, her çocuğun yaşına ve gelişimine uygun azami öğrenme seviyelerine ulaşmasını sağlamak amacıyla öğrenme süreçlerini ve çıktılarını merkeze alır. Öğrenme merkezli yaklaşım, öğrenme süreçlerinin doğru yöntemlerle, araçlarla ve etkinliklerle yönetilmesi ve elde edilen çıktılardan hareketle sürecin kendini yeniden geliştirmesi ilkesine dayanır. Bu bağlamda yükselen öğrenme yoksunluğuna vurgu yapan rapor, literatürde var olan okul yöneticiliği odağı tartışmalarına liderlik veya idarecilik ikileminin ötesine geçerek öğrenme merkezli bir model sunmaktadır. Bu model okul yöneticilerinin hizmet öncesi süreçlerinden başlayarak seçim sürecini ve sonrasını kapsayan öğrenme merkezli ve istikrarlı bir politika önerisi sunmaktadır.
Dünyada ve Türkiye’de Okul Yöneticiliği
Singapur, Malezya, Çin Japonya, ABD, Finlandiya, Birleşik Krallık, Hollanda, Avusturalya ve Almanya gibi ülkeler okul yöneticiliğinin niteliğinin arttırılması için çeşitli modeller ortaya koymuşlardır. Bu modeller, okul yöneticilerinin yalnızca seçilmesi değil aynı zamanda kariyerlerine başladıktan sonra da takip edilmesi ve mesleki gelişimlerinin desteklenmesi için çeşitli uygulamalar geliştirmişlerdir. Bu ülkelerde okul yöneticiliğinin yetki ve görevleri açık bir meslek olarak tanımlanması, etkili mesleki eğitimin sağlanabilmesi ve süreç boyunca yöneticilerin geri bildirim yoluyla beslenmesi gibi unsurlar ortak paydadır. Türkiye’de ise okul yöneticisi belirleme süreçlerinde arayışların devam ettiği görülmektedir. 2004 yılından bu yana, okul yöneticilerinin atanması ve mesleki kariyerleri konusunda düzenli olarak çeşitli değişiklikler yapılmakta, süreçleri iyileştirmek amacıyla yeni stratejiler geliştirilmektedir.Devam eden arayışlara istinaden rapor, “öğrenme” odağından uzak yapısal değişikliklerin ötesinde, var olan ihtiyaçlara cevap verecek şekilde, yöneticilerin eğitimini, seçimini ve takibini kapsayan nitelikli ve uygulanabilir düzenlemeler yapılması gerektiğine dikkat çekmektedir.
Türkiye’de okul yöneticileri, öğrencilerin öğrenme süreçlerine katkıda bulunabilecek önemli aktörlerdir. Sistematik ve istikrarlı bir yaklaşım benimsenerek, okul yöneticiliğinin profesyonel bir meslek haline gelmesi sağlanabilir. Okul yöneticilerinin belirlenme süreci basamaklarının netleştirilmesi ve bu sürecin iyileştirilmesi, eğitim sisteminin kalitesini artıracak adımlar arasında yer almaktadır. Bu iyileştirmelerin uygulanabilir olması için alan uzmanlarının olduğu kadar, zorlu koşullarda nitelikli bir okul yöneticiliği profili ortaya koyan ve okulların gelişimine katkıda bulunan yöneticilerin görüşleri önem arz etmektedir.
Rapor Bulgularında Okul Yöneticiliği
Raporda, hâlihazırda görev aldıkları okullarda dönüşüm sağlayan yöneticiler, öğretmenler ve eğitimin farklı paydaşları ile yapılan görüşmeler sonucunda, eğitimin kalitesini artırabilecek okul yöneticisi profilinin unsurlarının neler olduğu ortaya konmaktadır.
Bu unsurlar arasında en belirgin olanlardan biri adanmışlıktır. Yöneticiler, başta bölgesel ihtiyaçtan dolayı zorunlulukla göreve başlamış olsalar da karşılaştıkları zorlu koşullarda çeşitli problemlere öğrenciler lehine çözüm üretebilmek için adanmışlıkla çalışmaktadır. Bu adanmışlık, birçok yönetici için meslekte kalma noktasında temel bir motivasyon haline gelmiştir. Yöneticiler öğrencilerin menfaatini gözetme, öğrenciyi kazanma, iyi insan yetiştirme gibi motivasyonlarla okul ikliminde büyük izler bırakmışlardır.
Diğer önemli bir unsur ise iletişimdir. Okulun öğrencileri ve öğretmenleri geliştirebilecek bir ortam oluşturabilmesi için yöneticilerin öğrencilerle, öğretmenlerle ve bulundukları bölgedeki ileri gelenlerle iletişimlerine özen göstermesi gerekmektedir. Yöneticilerin idareciliğin ötesinde bir ekip lideri olarak varlık gösterebilmesi, adil tutum ve yaklaşım, etkin geri bildirim, fikirlere saygı ve cesaretlendirme gibi hususları gözeterek hareket etmesi “öğrenme merkezli” bir okul ikliminin geliştirilmesi için elzemdir.
Öğrenme Merkezli Okul Yöneticiliği Modeli için Somut Öneriler
- Modelde genel politikalar, hizmet öncesi, hizmet içi ve hizmet sonrası süreçler ve okul yöneticisi seçim süreçlerinin basamakları geliştirilmiştir.
- Millî Eğitim Bakanlığı’nın okul yöneticisi yetiştirme ve belirleme stratejisinde, bakanlık merkez birimlerinin rollerinin daha belirgin ve net hale getirilmesi faydalı olacaktır.
- Okul yöneticisi olmayı hedefleyen öğretmenlere, Bakanlık veya Bakanlığın onayladığı üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları tarafından yönetici eğitim programları sağlanması teşvik edilmelidir.
- Okul yöneticisi seçim sistemi ile öğretmenlik kariyer sistemi arasındaki entegrasyonun sağlanması, önemli katkılar sunacaktır. Bu doğrultuda, okul yöneticisi seçiminde, kişilere hâlihazırda öğretmenlik yaptıkları kademeye yönetici adayı olarak başvurma imkânı tanınması, onları motive edecektir.
- Okul yöneticisi seçiminde Çok Yönlü Değerlendirme Modelinin uygulanması önerilmektedir. Adayların yazılı ve sözlü değerlendirmelerden geçecekleri, ayrıca projelerini sunacakları bir portfolyo hazırlığı yapacakları objektif ve şeffaf bir seçim süreci benimsenmelidir. Sözlü değerlendirmelerde, değerlendirme komisyonunun yüksek standartlarda yetkinliğe sahip olması sağlanmalı ve komisyon üyelerine özel eğitim verilmelidir.
- Aday yöneticilere, biri akademik diğeri mesleki olmak üzere iki mentor atanmalıdır. Bu mentörler aracılığıyla, adayın yöneticilik için mesleki gelişimi izlenmelidir. İlk yıl boyunca mentörler tarafından öğrenme merkezlilik, personel gelişimi ve yönetimi, bütçe ve finansman, okul güvenliği ve hijyeni gibi konularda geri bildirim raporları sunulmalıdır.
- Okul yöneticilerinin özlük hakları, ilgili okul türündeki en kıdemli öğretmenden daha yüksek olacak şekilde düzenlenmelidir. Ayrıca, okul yöneticilerinin görev süreleri dolduktan sonraki kariyer yolculuklarının belirsizlikten arındırılması için, sınıfa dönmek istemeyen okul yöneticilerine Bakanlık yönetim birimlerinde veya eğitmen olarak görev verilmelidir. Kıdemli eğitimcilere ve yöneticilere, mentörlük sistemi içerisinde veya üniversitelerde görev alabilme imkânı sunulmalıdır.
- Son olarak, ilçe millî eğitim müdürlüklerinde ihdas edilecek “eğitimde kalite takip komisyonları” aracılığıyla, her dönem sonunda okullardaki öğrenme süreçleri ve çıktıları incelenmeli ve komisyon aracılığıyla rehberlik ve geri bildirim verilmelidir.
Türkiye'deki okul yöneticiliği sisteminin, uluslararası örneklerle karşılaştırıldığında geliştirilmesi gereken alanlarının olduğu ve bu konularda ilerleme sağlamak için somut adımlar atılmasının önemli olduğu görülmektedir. Öğrenme merkezli okul yöneticiliği modeli, eğitimde kaliteyi artırmak ve öğrencilerin gelişimini desteklemek amacıyla mevcut arayışlara yanıt sunmaktadır. Eğitimde öğrenme merkezli bir yaklaşımın benimsenmesi, öğrenme yoksunluğunun ve devamsızlığın giderek arttığı bir ortamda, okulların cazibe merkezi haline gelmesine büyük katkı sağlayacaktır.
Fatma Betül Karalı, Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümünde Doktora çalışmalarına devam etmektedir. Enstitü Sosyal Eğitim Araştırmaları Koordinatörlüğü’nde araştırma asistanı olarak çalışmaktadır.