PROF. DR. RAHMET SAVAŞ

Matematikle Barışık Bir Gelecek: Kaygıdan Keşfe Yolculuk

Matematik deneyimi öğrenciden öğrenciye farklılık gösterir. Kimileri için heyecan verici ve zevkli bir macera iken diğerleri için korkutucu veya sıkıcı olabilir. Öğrencilerin matematik dersini nasıl algıladıkları genellikle ailenin tutumu, dersin içeriği, öğretmenin öğretim tarzı ve öğrencinin kendi matematik yetenekleriyle ilişkilidir. 

Bazı öğrenciler matematiği, mantıklı düşünmeyi geliştirmenin ve problem çözme becerilerini artırmanın bir yolu olarak görürken bulmaca çözmek veya bir oyun stratejisi geliştirmek gibi zihinsel bir meydan okuma olarak algılayabilirler. Matematik, düzenli ve mantıklı bir yapıya sahip olduğundan öğrenciler için sonucu tahmin edilebilir ve güven vericidir. 

Ancak bazıları için de matematik korkutucudur. Öğrencilerin matematikten korkmasına ve dersle ilgili olumsuz tutum geliştirmelerine yol açabilecek farklı nedenler olabilir. 

Matematikten Neden Korkulur? 

Matematik, doğru ve yanlışın net bir şekilde belirlendiği bir ders olduğu için öğrencilerin başarısız olma korkusu yaşamasına neden olabilmektedir. Bu endişe ise, öğrencilerin dersi anlama ve öğrenme sürecini olumsuz etkilemektedir. Matematik, soyut kavramlar ve karmaşık problemler içermesinden dolayı, öğrenciler için zorlayıcı olabilmektedir. Matematik problemlerinin çözümü için mantıksal düşünme ve analitik beceriler gerektiğinden, bu öğrenciler matematikle başa çıkmayı zor bulabilmektedir.

Daha önce matematikte başarısızlık yaşamış olan öğrenciler, matematikle ilgili öz güven eksikliği yaşayabilirler. Bu öz güven eksikliği, matematik dersine karşı negatif bir tutum geliştirmektedir. Matematik, soyut kavramlar üzerine kurulu olduğundan, bazı öğrenciler için anlaması zor olabilir. Özellikle matematiksel kavramların günlük yaşamla bağlantısını kurmakta zorlanan öğrenciler, matematik dersini soyut ve anlamsız bulabilirler. 

Ayrıca, matematik dersini sadece formülleri ezberlemek ve soruları çözmek olarak gösteren öğretim yöntemleri, öğrencilerin matematikten zevk almasını engellemektedir.  Bu faktörlerin farklı kombinasyonları, öğrencilerin matematikten korkmasına ve dersle ilgili olumsuz bir tutum geliştirmelerine yol açmaktadır. 

Matematik Kaygısı Neleri Etkiler? 

Yapılan araştırmalar ve PISA 2022 sonuçları, öğrencilerin matematik kaygı düzeyi ile matematik başarısı arasında negatif bir ilişki olduğunu göstermektedir. Matematik kaygısı yükseldikçe matematik başarısı düşmektedir. Bu nedenle, matematik kaygısının azaltılması, öğrencilerin matematikle daha olumlu bir ilişki geliştirmelerine ve daha iyi performans göstermeleri için öncelikli adımdır.

Eğitimcilerin ve ebeveynlerin matematik kaygısını azaltıcı stratejiler uygulamaları, öğrencilerin matematik başarısını artırmaları ve matematikle olan olumsuz deneyimlerini iyileştirmeleri açısından önemlidir. 

Matematik, birbirine bağlı kavramlar üzerine kuruludur ve bu nedenle temel kavramların sağlam bir şekilde öğretilmesi önemlidir. Matematik kavramlarının iyi öğretilmesi, öğrencinin matematik problemlerini çözerken ihtiyaç duyduğu araç ve stratejileri kullanmasını sağlar. Böylelikle öğrenciler, matematik problemlerini çözerken daha rahat hisseder ve matematiği daha derinlemesine anlayabilirler. 

İyi bir matematik öğretimi, soyut kavramları somut örneklerle ilişkilendirerek öğrencilerin kavramları daha iyi anlamalarını sağlamalıdır. Analiz, sentez, üç boyutlu düşünme becerilerini artıracak etkinliklere yer verilmelidir. Ayrıca, öğrencilerin aktif katılımını teşvik eden, merak uyandıracak soruları içeren ve öğrencilerin kendi çözüm stratejilerini geliştirmelerine olanak tanıyan öğretim yaklaşımları da matematik kavramlarının öğretiminde etkilidir. Bu tür öğretim yaklaşımları, öğrencilerin matematikte daha güvende hissetmelerine ve matematik kaygısının azalmasına yardımcı olur. 

Matematik Kaygısını Nasıl Aşabiliriz? 

Eğitim ortamının destekleyici, güvenli ve fikirlere açık olması öğrencilerin kendini daha rahat hissetmelerini sağlayacaktır. Böyle bir ortam, öğrencilerin matematikle ilgili endişelerini paylaşmalarını cesaretlendirecektir.  

Matematik evrensel bir dildir. Kavramların anlama dönüşmesi sürecine yeterli süre ayrılmalıdır. Bu süreç, oluşturulan anlamın matematiksel sembollere dönüştürmesi ile devam eder ve en son uygulama (matematiksel işlem) kısmı ile sonlanır.

Matematik kavramlarını günlük yaşamla bağlantılı hale getirerek öğrencilere matematiği anlamlı ve ilgi çekici biçimde sunmak önemlidir. Gerçek hayattan örnekler kullanarak matematik problemlerini çözmek, öğrencilerin matematikle olan bağını güçlendirir. Oyun tabanlı öğrenmeyi matematik öğretimine dâhil etmek, öğrencilerin zorlukları aşma, strateji geliştirme ve matematik kavramlarını somutlaştırma yeteneklerini güçlendirir. Okul öncesi dönemde oyun temelli öğretim metotları ile temel matematik kavramları üzerine anlam oluşturma etkinlikleri uygulanabilir.

Öğrencilerin farklı öğrenme stillerine uygun öğretim stratejileri kullanarak matematik öğrenme süreci daha etkili hale getirilebilir. Görsel, işitsel ve dokunsal öğrenme stillerini dikkate alarak çeşitli öğretim yöntemleri uygulanmalıdır. Bu yöntemler, doğa ile etkileşime girerek uygulanabileceği gibi, teknolojiden faydalanılarak sınıf içi uygulamalara ve farklılaşma etkinliklerine dönüştürülebilir.

Öğretmenlerin matematikle ilgili olumlu ve iyimser bir dil kullanmaları, öğrencilerin matematikle ilgili pozitif bir tutum geliştirmelerine yardımcı olmaktadır. Matematik öğrenmenin zor olduğunu kabul ederken öğrencilerin başarıya ulaşabileceklerine inanmak ve bu inancı ifade etmek önemlidir.  

Öğrencilerin endişeleri doğrultusunda, öğrenciye özgü mantıklı ve ulaşılabilir hedefler belirlenmelidir. Bu durum, öğrencilerin kendilerine güvenmelerini sağlar. Matematikte hata yapmak doğal bir süreçtir ve hatalar öğretir. Bu nedenle, öğrencilerin hata yapmalarına fırsat verilmeli ve hatalarından ders çıkarmaları teşvik edilmelidir. 

Öğrenciler arasında grup çalışmaları ve iş birliği teşvik edilerek, birbirlerine destek olmaları ve birlikte öğrenmeleri sağlanabilir. En kalıcı öğrenme yöntemi, bildiğini bir başkasına anlatmaktır. Grup çalışması bunun için iyi bir fırsattır, böylelikle hata yapmanın doğal bir süreç olduğu hep birlikte deneyimlenecektir. 

Öğrencilere matematik ile ilgili doğru geri bildirim sağlanmalı ve gerektiğinde destek sunulmalıdır. Verilen görevler/ödevler bilgiyi ölçecek nitelik ve nicelikte olmalıdır. PISA 2022 sonuçlarına göre, Türkiye’deki öğrenciler matematik puanı yüksek olan pek çok ülkedeki öğrenci ile karşılaştırıldığında, daha uzun süre ödev yapmaktadır. Bu tablo, ödevlere uzun süre ayırmanın başarı getirmediğini göstermektedir. Bununla beraber, öğrencilerin hataları ile ilgili geri bildirim almaları, hatalarından ders çıkarmaları ve ilerlemelerini görmeleri önemlidir. Öğrencilerin matematikteki başarılarını takdir etmek ve kutlamak, öz güvenlerini artırarak, matematikle olan bağını olumlu yönde etkileyecektir. 

Matematikte başarı, zamanla ve düzenli çalışma ile geliştirilen bir beceridir. Sebat ve azim, öğrencilerin matematikte karşılaştıkları zorluklarla başa çıkmalarına ve hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olur. Zorluklarla karşılaştıklarında pes etmek yerine, sebat eden öğrenciler, sorunları çözmek için farklı stratejiler dener ve böylece matematik becerilerini geliştirirler. Son olarak, her öğrencinin farklı olduğu ve bireysel ihtiyaçları olabileceği de unutulmamalıdır.

 

Kaynakça: 

1-Ma, X., & Xu, J. (2004). The causal ordering of mathematics anxiety and mathematics achievement: A longitudinal panel analysis. Journal of Adolescence, 27(2), 165-179. 

2-Hembree, R. (1990). The nature, effects, and relief of mathematics anxiety. Journal for Research in Mathematics Education, 33-46. 

3- Rada, E., & Lucietto, A. (2022). Math Anxiety – A Literature Review on Confounding Factors. Journal of Research in Science, Mathematics and Technology Education, 5(2), 117-129. 

4- Nunez-Pena M.I., Suarez-Pellicioni M., Bono R. (2013) Effects of math anxiety on student success in higher education.58, 36- 43 

5- Abu-Hilal, M, M. (2000). A structural model for predicting mathematics achievement: its relation with anxiety and self-concept in mathematics. Psychol. Rep. 86, 835–847 

6- Berch, D. B. E., and Mazzocco, M. M. M. E. (2007). Why is math so hard for some children? the nature and origins of mathematical learning difficulties and disabilities. J. Dev. Behav. Pediatrics 29, 241–241 

 

Rahmet Savaş, 2008’de Sakarya Üniversitesinde doktora eğitimini tamamlamıştır. Çalışma alanları matematiksel analiz, matematik eğitimi, bulanık kümeler, karar verme yöntemleri, STEM üzerinedir. 2013 yılından bu yana İstanbul Medeniyet Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim üyesi ve aynı zamanda bölüm başkanı olarak görevine devam etmektedir. 

[email protected] 







İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.