Kitap Değerlendirmesi: Eğitim ve Maneviyat
“Üniversitede bir Müslüman olarak dini kimliğim tehdit altında olduğu için İslami konuların ve eğitimin zihnimi meşgul ettiğini, ancak 1988’de kişisel deneyimlerim üzerine tefekkür etmeye başladığımda fark ettim.” (s.35)
Ez-Zîre, Z. (2019). Eğitim ve Maneviyat. (Çev: Meryem Karaoğlu). Mahya Yayıncılık.
Eğitimin bilim olup olmadığı tartışmaları geçmişte sıklıkla yapılmıştır. Günümüzde de eğitimin bilim oluşu araştırma süreçlerinde kullanılan yöntemleri esas alınarak farklı bilim alanlarında olan uzmanlar tarafından bazen tartışılabilmektedir. Nitel paradigma, nicel paradigma ya da karma desen olarak sınıflandırılabilecek olan yöntemsel tercihleri belirleyen ana unsur araştırmanın problemidir. Bu araştırma yöntemlerinin her birinin ontolojik ve epistemolojik açıdan varsayımları birbirinden farklı olmaktadır. Felsefi varsayımlara bakıldığında pozitivist paradigma gerçekliğin insanın dışında var olduğunu; yorumlayıcı paradigma gerçekliğin insan zihninde kurgulandığını ve dünyayı her bir insanın farklı yorumlayabileceğini; eleştirel paradigma da ampirik araştırmanın dışında da gerçekliğin var olabileceğini savunur.
Yukarıda bahsedilen bağlam bilimin Batılı dünya üzerinden yayılımına dayanır. Değerlendirmesini yaptığımız Eğitim ve Maneviyat kitabının yazarı Zehra ez-Zîre bu yayılıma karşı duyduğu hassasiyet ya da rahatsızlık nedeniyle “Bilginin İslamîleştirilmesi” yönünde bir girişime katkı vermek için bu eseri yazmıştır. Kitap, ilk olarak “Wholeness and Holiness in Education: An Islamic Perspective” başlığı altında 2001 yılında yayınlanmıştır. Türkçeye tercümesi ise 2019 yılında olmuştur. Ez-Zîre Bahreyn’de doğmuş, 1990 yılında Kanada’da bulunan Toronto Üniversitesi’nde “Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme” başlıklı çalışmasıyla doktorasını tamamlamıştır. Ez-Zîre’nin doktora yaptığı uzmanlık alanı tam da yöntem bilimsel tartışmaların olduğu bir alandır. Eğitimde ölçme ve değerlendirme alanında üretilen bilgilerin önemli bir kısmının dayandığı pozitivist paradigma nesnellik veya profesyonellik temeline dayanmaktadır. Ez-Zîre nesnellik konusunda baskın olan pozitivist paradigma ile öznel ve çoklu gerçekliği savunan yorumcu/inşacı paradigmanın dünyayı anlamada sınırlı kalacağını ifade etmektedir. Aşkın gerçekliğini anlamak için ise İslami bir paradigmaya ihtiyaç olduğunu savunmaktadır.
Eser üç ana bölüm ve ekten oluşmaktadır. Birinci bölüm kişisel deneyimler üzerine düşüncelerin tartışılmasını, ikinci bölüm inceleme ve eleştirileri, üçüncü bölüm İslami bilginin içeriğini ve ek kısmı ise bireysel olarak Müslüman ve kadın bir araştırmacı olarak yöntem açısından ortaya çıkan içindeki çatışmayı dışa vurduğu “İçimdeki Volkan” kısımlarını içermektedir. Kendisine yabancılaşmadan bilimi nasıl yapacağını da sorgulayan Ez-Zîre içindeki çatışmayı Doğu-Batı çatışmasına benzetmektedir. Kitabı yazma amacını “Kuzey Amerika ve Avrupa’daki Müslüman öğrencileri kişisel deneyimleri üzerine tefekküre ve hayatlarındaki altın ipliği bulup, bunu hem kişisel hem de mesleki yaşamlarında kullanmaya teşvik etmek” olarak açıklamaktadır. İslami dünya görüşünün yalnızca manevi dünya görüşü olmadığını hem maddi hem de manevi dünyaya derin bir inanca dayandığını ifade etmektedir. Pozitivist ve inşacı görüşün İslami bilgi üretimine uygun olmama nedenlerini parçacı ve indirgemeci olmalarına dayandıran yazar, Tevhid görüşü üzerinden yani Allah’ın tek, mutlak, ebedi ve aşkın yaratıcı olduğunun kabul edilmesi ile İslami bilginin üretilebileceğini dile getirmektedir. İslami paradigma ise altı ilke ile anlatılmaktadır:
- İslami manevi psikoloji ve benliğin birliği
- İslam epistemolojisi ve bilginin birliğiİslam
- ontolojisi, metafiziği ve kainattaki düzenin
- birliğiİslam eskatolojisi ve yaşamın birliği
- İslam sosyolojisi ve toplumun birliği
- İslami Tevhid metodolojisi ve nihai birlik
İslami paradigma olarak belirtilen tüm ilkelerdeki ortak tema Tevhid olarak belirlenmiştir. Parçalanma ve bütünlük açısından konuya ruhun ve aklın birbirini tamamladığı görüşünü ileri sürmektedir. Eğitim sisteminin de çarpık bilgi ürettiğini, pozitivist paradigma ve “bilimsel” istatistiksel araştırma yöntemleri ile aklı çarpıttığı görüşünü de savunmaktadır. Dönüşümsel bir araştırma yöntemi için İslami bir bakış açısı çağrısına çıkan yazar Batı toplumlarındaki Müslüman toplulukların hem gerçek İslami bilgiden yoksun hem de çağdaş bilgiden yoksun olduklarını vurgulamaktadır. Bu vurgu hakikat, birlik ve uyum arayışına yöneliktir.
Sonuç olarak, Ez-Zîre’nin Eğitim ve Maneviyat adlı eseri, eğitim alanında bilim ve yöntem tartışmalarını derinlemesine ele alarak önemli bir katkı sunmaktadır. Yazarın, Batı kökenli bilim anlayışının İslami dünya görüşü ile çatıştığını ve İslam’ın bütüncül perspektifi ile uyumlu bir bilgi üretme ihtiyacını vurguladığı bu eser, eğitimciler, araştırmacılar ve öğrenciler için düşündürücü ve ilham verici bir kaynaktır. Ez-Zîre’nin İslami paradigma ile önerdiği altı ilke, eğitimde dönüşümsel bir yaklaşımın temelini oluştururken, Tevhid düşüncesi ile bütünlük ve birlik arayışını dile getirmektedir. Bu kitap, eğitimde bilim ve metodoloji konularında derinlemesine düşünmek isteyen herkes için önerilir. Ez-Zîre’nin İslam’ın zengin dünya görüşünü eğitim alanında nasıl uygulayabileceğine dair sunduğu meydan okumalar, okuyucuları daha derin bir anlayış ve farklı bir perspektif kazanmaya teşvik edecektir.
Doç. Dr. Turgay Öntaş, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nden doktora derecesini almış olup halen Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Çalışma alanları sosyal bilgiler eğitimi ve öğretmen yetiştirmedir.
X : @turgayontas
Instagram: @turgayontas