CARLOS AZEVEDO

Kampüslerde Adalet Arayışı: Öğrenci Protestoları

Son yıllarda, yükseköğretimin ticarileştirilmesi öğrencileri pasif tüketicilere dönüştürdü. ABD ve Avrupa'daki öğrenciler Gazze'de yaşanan soykırıma karşı üniversitelerinin adaletsizliğe karşı bir duruş sergilemesini talep ediyorlar. Öğrenciler aktif siyasal bireyler olarak rollerini yeniden kazanıyorlar. Bu aktivizmin yeniden canlanması, yükseköğretimin geleceğini nasıl tanımlayacak?

Son birkaç on yılda, Batı toplumlarında yükseköğretimin (YE) ticarileştirilmesi süreci nedeniyle üniversite öğrencileri ağırlıklı olarak tüketici olarak kurgulanmıştır. Her yükseköğretim sisteminin kendine özgü özellikleri vardır. Bu özellikler, büyük ölçüde her devletin yükseköğretimle ilgili siyasi kararlarının sonucudur. Ancak bu durum, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık (BK), Avustralya ve Batı Avrupa'nın çoğu devleti için kesinlikle geçerlidir. Öğrencilerin bu şekilde kurgulanması, öğrencilerin üniversiteleriyle olan ilişkisini basite indirgeyerek onları siyasi olarak aktif ve katılımcı olmayan pasif özneler olarak konumlandırmaktadır.

Gazze Soykırımı Ortasında Öğrencilerin Pasif Kimliğinde Değişim

İsrail'in Gazze'deki devam eden soykırımı sırasında, İsrail'in Gazze'deki tüm üniversiteleri yok edip yüzlerce akademisyen ve öğrenciyi öldürdüğü bu süreçte, üniversite öğrencileri tüketici olarak konumlandırılmalarına karşı çıkarak okullarının soykırıma karşı kamuoyuna bir duruş sergilemesini ve İsrail'e desteğini çekmesini talep ediyorlar. Örneğin, bin 100'den fazla çalışan, öğrenci ve mezun, 20 Ekim 2023'te Amsterdam Üniversitesi'nden İsrail'in Filistinlilere karşı şiddetini kınamasını talep etti, ancak Amsterdam Üniversitesi Yürütme Kurulu bunu yapmayı reddetti. Şubat ve Mart aylarında, Birleşik Krallık’ta Goldsmiths London, Leeds Üniversitesi ve Bristol Üniversitesi öğrencileri, Gazze'deki devam eden soykırımı protesto etmek için binaları haftalarca işgal ettiler.

Öğrenci Protestolarının Yükselişi

Son aylarda, öğrenciler bir protesto biçimi olarak önce ABD'de, ardından ise Avrupa'da ve Birleşik Krallık'ta üniversite kampüslerinde kamp alanları kurmaya başladılar. En ateşli protestolardan biri ABD'deki Columbia Üniversitesi'nde gerçekleşti. Kamp, günlerce sürdü ve öğrenciler, üniversitelerinin Gazze'deki İsrail'in askeri eylemlerinden kar sağlayan şirketlerden yatırım fonlarını çekmesini talep etti. Samer Abdelnour'un 2023'te yayımlanan bir makalesinde belirttiği gibi, İsrail'de “Filistinlilere uygulanan şiddetle derin bağları olan bir askeri̇-i̇novasyon ekosi̇stemi̇” bulunmaktadır. Dr. Abdelnour, “ askeri̇-i̇novasyon ekosi̇stem” ile “silah geliştirme, test etme ve satışına dahil olan endüstriler, altyapılar ve organizasyonlar topluluğunu” kastetmektedir. Bu topluluk, askeri ve devlet kurumları, teknoloji girişimleri ve özel şirketler, üniversiteler ve araştırma enstitüleri ile bankalar ve girişim finansmanını içermektedir. Sonunda, Columbia Üniversitesi Başkanı, öğrencilerin kampüsten çıkarılması için polis çağırdı ve öğrenciler polis tarafından şidddet uygulanarak ve saldırılara maruz bırakılarak gözaltına alındı. Benzer olaylar birçok ABD üniversitesinin kampüsünde yaşandı ve birçok durumda öğrencilerini korumaya çalışan profesörler de polis şiddetine maruz kaldı ve gözaltına alındı.

İfade Özgürlüğü ve Batı Demokrasisinin Çelişkileri

Bu olaylar çok temel ve varlıksal bazı soruları ortaya çıkardı: Batılı politikacıların ve diplomatların sıkça Batı'yı demokratik olmayan devletlerden ayıran ve ayırt eden ana faktörlerden biri olarak savunduğu ifade özgürlüğü ve protesto özgürlüğü nerede kaldı? Batı, kendi toplumlarındaki muhalefeti hoşgörmez ve şiddetle bastırırken, dünyanın geri kalanına nasıl demokrasi dersi verebilir? Ve belki de en önemlisi, Batı, kendi gençlerinden, öğrencilerinden gelen protestoları ezip geçerken, diğer coğrafyalardaki özgürlük protestolarını desteklemesine yol açan gerçek nedenler nedir?

Öğrencilerin Gelecekte Aktivizmi İçin Umut

Bu makaleyi yazarken, Amsterdam Üniversitesi öğrencilerine üçüncü kez şiddet uygulayan Hollanda polisinin korkunç görüntülerini, King's College London'da yeni bir öğrenci kamp alanının başladığını ve Columbia Üniversitesi'nde bir binayı işgal eden öğrencileri izliyorum. Bu olaylar bana, öğrenci kamp alanlarının ve diğer protesto biçimlerinin sonucunu öngöremesek de, birçok öğrencinin pasif aktörler olmayı reddettiğini ve siyasi aktörler olarak görülmeyi ve muamele edilmeyi giderek daha fazla talep ettiğini söylemenin kesin bir doğrulukla mümkün olduğunu düşündürüyor. Bu, öğrencilerin büyük ölçüde bu şiddetin hedefi olmasıyla gerilim ve şiddet olmadan gerçekleşmeyecek. Ancak, öğrencilerin sadece tüketici olarak değil, daha önemli birer birey olarak dinlenme konusundaki ısrarı, geleceğe dair umutlu olmamı sağlıyor.

 

Dr. Carlos Azevedo, Portekiz'deki Yükseköğretim Politikaları Araştırma Merkezi'nde (CIPES) doktora sonrası araştırma görevlisidir. Daha önce, Birleşik Krallık'taki Open University Business School'da misafir araştırmacı olarak görev yapmış ve doktorasını burada tamamlamıştır. Araştırmaları, ticarileşmiş yükseköğretim sistemleri ve bunların öğrencilerin söylemleri ve pratikleri üzerindeki etkileri, öğrenci aktivizmi ve akademik özgürlük üzerine odaklanmaktadır.

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.