Filistin Eylemlerinin Amerikan Üniversitelerindeki Dinamikleri
Amerika’daki onlarca kampüste Nisan ve Mayıs aylarında Filistin’e destek eylemleri gerçekleştiren öğrenci grupları dikkat çekti. Yaz tatiliyle birlikte bu eylemler azaldı. Peki, öğrencileri bu eylemlere iten neydi? Yaşananlar sonucunda uzun ve kısa vadede neler beklenebilir?
Kampüslerdeki çadırlı eylemler Amerika’da çok görülen bir durum olmasa da daha önce de benzer birkaç durum yaşanmıştı. Özellikle 1960’lar ve 1970’lerde Vietnam Savaşı döneminde[1] ve 1980’lerde Güney Afrika’daki Apartheid rejimine karşı yapılan protestolarda[2] bu tür eylemler gözlemlenmişti. Vietnam Savaşı döneminde, Amerikan gençliği savaşın getirdiği yıkım ve ekonomik zorluklarla yüzleşmişti. Güney Afrika Apartheid eylemlerinde Amerika’daki siyahi toplulukların kendi hak mücadeleleriyle paralellik kurarak destek sağladıkları görülmüştü. Bu eylemlerde öğrenciler geniş çaplı protestolar, ders boykotları ve kampüs işgalleri gibi yöntemlerle seslerini duyurmaya çalışmışlardı. Filistin eylemlerinde de benzer şekilde, öğrenciler kampüs işgalleri, oturma eylemleri ve geniş çaplı gösteriler düzenledi.
Amerika’daki üniversitelerdeki Filistin eylemlerinin dünya genelinde şaşkınlık yaratmasının nedenleri incelenirken önceki örneklerle kıyaslandığında farklılıklar göze çarpıyor. Vietnam Savaşı’na karşı eylemlere katılanlar, savaşa gitmemek ve ekonomik zorluklardan kaçınmak gibi kişisel çıkarlarını korumak için direnirken, Apartheid’e karşı eylemlerde öğrenciler, siyahilerin Amerika’daki eşitlik taleplerine de destek verdiler. Ancak Filistin eylemlerinde, öğrenciler kişisel çıkarlar veya bağlantılarını hiçe sayarak yer yer riskler aldılar. Bu riskleri neden aldıkları ve nasıl organize oldukları daha fazla tartışılmayı hak ediyor.
Bu eylemlerde öğrenciler, Filistin halkının yaşadığı sıkıntılara ve katliama yönelik empati ve adalet duygusuyla hareket ettiklerini ifade ediyorlar. Özellikle sosyal medya ve dijital platformlar üzerinden yapılan çağrılar ve bilgilendirmeler, geniş kitlelere ulaşarak eylemlerin daha yaygın hale gelmesini sağladı. Bu sırada bu öğrenci eylemlerini dışarıdan kimlerin desteklediğine dair birçok iddia ortaya atıldı. Örneğin bir rapor, küresel komplo teorilerinde adı çokça geçen ünlü milyarder George Soros tarafından desteklendiklerini iddia ediyor.[3] Ancak şu ana kadar bilinenler, öğrencilerin kendi aralarında örgütlendikleri, eylemler boyunca giderlerini kendileri karşıladıkları ve toplumun siyasi figürlerini pek dikkate almadıkları yönünde.
Eylemlerin Kısa Vadeli Sonuçları
Amerika’daki üniversiteler varlıklarını çeşitli şirketlere yatırarak değerlendirme hakkına sahipler ve farklı şirketlere veya hisse fonlarına yatırım yapabilirler. Bunlara, İsrail’in işgaline direkt katkı sağlayan şirketler de dahil. Ayrıca, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü[4] (MIT) gibi bazı üniversiteler, İsrail ordusu ile ortak projeler gerçekleştirebilmektedir.
Eylem yapan öğrenci gruplarının somut talepleri arasında üniversitelerin İsrailli şirketlere olan yatırımlarını (divestment) ve İsrail ordusu ile yürüttükleri projelerini sonlandırması yer alıyor. Bu talepler, her kampüsteki eylemciler tarafından dile getirilmiş olsa da kısa vadede bu konuda belirgin bir ilerleme sağlanması zor görünüyor.
Harvard Üniversitesi gibi[5] bazı üniversiteler bu talepleri görmezden gelirken ve öğrencilere mezuniyetlerini erteleten disiplin cezaları verirken, Northwestern Üniversitesi gibi[6] okullar yatırımlara karar veren komitelere öğrenci temsilcilerini dahil etme kararları aldı. Somut bir şekilde İsrailli şirketlere yatırımların sonlandırıldığı bir vaka ise henüz Amerika’da gerçekleşmedi ancak İrlanda’da gerçekleşen bir örnek mevcut[7]. Amerikan üniversitelerinin bütçeleri büyük oranda bağışlara dayandığı için öğrencilerin talepleri yerine çoğunluğu İsrail yanlısı olan bağışçıların talepleri önceleniyor.
Bununla birlikte, üniversite yönetimlerinin öğrenci taleplerine kayıtsız kalması durumunda, kampüslerdeki huzursuzluğun artabileceği ve öğrenciler ile üniversitelerin ilişkilerinin zarar görebileceği öngörülüyor. Bu huzursuz ortamda eylemci gruplar adeta satranç oynar gibi üniversite yönetimleri ile karşılıklı hamleler yaparak taleplerini kabul ettirmeye çalışıyorlar. Öğrenci eylemlerinin baskısına karşı koyamayan bazı üniversitelerin, bu talepler karşısında geçici çözümler veya sembolik adımlar atarak durumu yatıştırmaya çalıştıkları net bir şekilde görülüyor. Sembolik adımlar dışında hamle yapan üniversiteye henüz rastlanmadı. Bu sebeple, kısa vadede yatırımların sonlanması hedefi gerçekleşmeyecek gibi gözüküyor.
Eylemlerin Uzun Vadeli Sonuçları
Uzun vadede ise, eylemlerin somut etkilerini öngörmek mümkün olmayabilir. Ancak önemli üniversitelerde, Filistin meselesi birkaç hafta boyunca merkezde yer aldı. Bu eylemler öğrencilerin ve akademisyenlerin on yıllar süren meseleye dair farklı bir anlatı duymalarını sağladı. Bu durum, gelecekte binlerce öğrencinin ve siyasi liderin İsrail-Filistin meselesine farklı bir bakış açısıyla yaklaşmasını sağlayabilir. Şu anda daha Filistin yanlısı olarak büyüyen nesil, ‘neden benim vergilerim başka bir ülkenin çıkarına hibe ediliyor?’ sorusunu sıkça soruyor. Bu sorgulama ile büyüyen nesil gelecek yıllarda İsrail’e olan kayıtsız desteği daha çok sorgulayabilir.
Bu tür eylemler, genç nesillerin uluslararası meselelere olan duyarlılığını artırarak gelecekte daha aktif ve bilinçli bir toplum oluşmasına katkıda bulunabilir. Ayrıca, üniversitelerdeki akademik tartışmaların ve araştırmaların bu konulara yönelmesi, uzun vadede Filistin meselesine yönelik daha derinlemesine ve tarafsız analizlerin yapılmasını sağlayabilir.
Eylemlerin Amerika Seçimlerine Etkisi
Filistin eylemlerinin 2024 Kasım’da Amerika’da gerçekleşecek olan başkanlık seçimleri üzerindeki etkisi de bir diğer tartışma konusu.[8] Eylemlerin polis gücü kullanılarak bastırılması, veliler ve Müslüman gruplar için endişe yarattı. Üniversitelerde ifade özgürlüğünün sınırlanması eleştirildi. Bu süreç, Demokrat Biden hükümetine yönelik eleştirileri artırdı ve Michigan gibi kritik eyaletlerde Müslümanların Biden’a oy vermeyecekleri konuşuluyor.[9]
Bu tartışmalar ve Biden hükümetinin oy vermemekle tehdit edilmesi şunu gösteriyor: Amerikalı Müslümanlar oy davranışlarının gücünün farkına varıp bunu kullanmaya başladılar. Bu seçimde ve gelecek seçimlerde, siyasi partiler seçimi kazanmak için Müslümanları artık daha çok dikkate almak zorunda kalacaklar. Biden’ın eylemler sırasında sıklıkla İslamofobi ile de savaşacakları hakkında açıklamalar yapması da bununla ilişkilendirilebilir.[10] Ancak, Müslüman gruplar arasında yapılan tartışmalarda, Biden’ı desteklememenin getireceği sonuçlar üzerine de düşünülüyor.
Amerikan siyasetine dair Amerikalı Müslümanların en çok tartıştığı konu bu günlerde şu ikileme dayanıyor: Bir yandan İsrail’e koşulsuz destek verip Filistin’deki soykırıma göz yuman Biden hükümeti cezalandırılmak isteniyor, diğer yandan ise öteki adamın (Trump) seçilmesinin Amerika’daki Müslümanların zararına olacağı düşünülüyor. Biden’ı desteklemekle uluslararası arenada Müslümanların daha çok zarar görmesine sebep olmak veya Trump’ın kazanmasını sağlayıp Amerika’daki Müslümanların hayatlarının zorlaşmasına göz yummak ihtimalleri tartışılıyor.
Özellikle Müslüman seçmenler arasında Biden yönetimine karşı artan eleştiriler, 2024 seçimlerinde Demokrat Parti’nin bazı kritik eyaletlerde oy kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceğini gösteriyor. Müslüman gruplar azınlık olmalarına rağmen seçimin sonucunu etkileyebilirler. Amerikan başkanlık seçimlerinde çoğu eyaletin hangi partiye oy vereceği uzun yıllar hep aynı kaldı. Sadece 5-6 eyaletin ne tarafı seçeceği seçimlerin sonucunu etkiler (swing states). Örneğin, Michigan gibi bir eyaleti kaybetmek Biden için başkanlığı kaybetmek anlamına gelebilir. Filistin meselesinin Amerika iç politikasına yansımaları, Müslüman seçmenlerin yanı sıra, genel olarak genç seçmenler arasında da etkili olabilir. Bu durum, uluslararası düzlemde İsrail’i koşulsuz desteklemenin faturasını Biden hükümeti için artırabilir.
Küresel Yankılar ve Akademik Tartışmalar
Filistin’e destek eylemlerinin Amerika’daki üniversitelerde yoğunlaşması, küresel çapta da yankı uyandırdı. Avrupa ve diğer bölgelerdeki üniversitelerde benzer eylemler ve dayanışma gösterileri düzenlendi.[11] Bu eylemler, Filistin meselesinin uluslararası kamuoyunda daha fazla tartışılmasına ve farklı perspektiflerin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.
Akademik çevreler, üniversitelerdeki Filistin eylemlerinin zor kullanılarak bastırılmasından ötürü ifade özgürlüğünü tekrardan tartışmaya başladı. Vietnam ve Apartheid eylemlerine verilen cevap ile Filistin eylemlerine verilen cevaplar arasındaki farklar, literatüre bu bağlamda ‘Filistin İstisnası’ adı verilen yeni bir terim kattı.[12] Harvard’daki bazı akademisyenler, üniversite yönetiminin Filistin’e destek eylemlerine verdikleri tepki ile diğer eylemlerdeki tepkilerini karşılaştırarak okul yönetiminin iki yüzlülüğünü yazdı.
Bundan sonraki süreçte, akademik çevrelerde bu tür eylemlerin tarihsel ve sosyopolitik bağlamda incelenmesi, Filistin meselesine dair daha kapsamlı ve derinlemesine çalışmalar yapılmasını teşvik edebilir. Üniversitelerde düzenlenen paneller, sempozyumlar ve çalıştaylar, öğrencilerin ve akademisyenlerin bu konudaki bilgi ve farkındalıklarını artırarak daha bilinçli ve etkili savunuculuk faaliyetlerinin gelişmesine katkı sağlayabilir.
Eylemler Farkındalığa Yol Açıyor
Sonuç olarak, Filistin eylemleri kısa vadede somut bir değişim getirmese de uzun vadede siyasi ve toplumsal açıdan önemli etkiler yaratabilir. Üniversitelerdeki tartışmalar ve farkındalık artışı, gelecekte bu meseleye dair daha geniş bir perspektifin gelişmesine katkı sağlayabilir. Amerikan seçimlerine de yansıyabilecek bu eylemler, özellikle Müslüman seçmenler arasında farklı bir siyasi dinamiğin oluşmasına neden olabilir.
Bu süreç, Amerikan siyaseti ve üniversite ortamlarında Filistin meselesinin daha fazla gündeme gelmesini sağlayarak, uzun vadede politika yapıcıların ve toplumun bu konuya daha duyarlı yaklaşmasına vesile olabilir. Üniversitelerde yapılan bu tür eylemler, genç nesillerin uluslararası sorunlara duyarlılığını artırarak, gelecekte daha bilinçli ve aktif bir topluma katkı sağlayabilir. Ayrıca, bu tür eylemler, üniversitelerdeki akademik çalışmaların ve tartışmaların daha geniş bir perspektifte yapılmasını teşvik ederek, Filistin meselesine dair daha derinlemesine ve tarafsız analizlerin yapılmasını sağlayabilir.
*Ahmet Akbıyık, Harvard Kennedy School’da Political Economy and Government alanında doktora adayıdır.
[1] https://nuhistory.library.northeastern.edu/student-activism-and-the-vietnam-war/
[2] https://www.universityofcalifornia.edu/news/how-students-helped-end-apartheid
[3] https://economictimes.indiatimes.com/defaultinterstitial.cms
[4] https://www.bostonglobe.com/2024/05/30/metro/mit-commencement-protest-israel-gaza/
[5] https://apnews.com/article/harvard-commencement-israel-palestinians-campus-protests-cc75b954538ab2cffa4425e55a26bbdb#:~:text=(AP)%20%E2%80%94%20Hundreds%20of%20students,able%20to%20receive%20diplomas%20alongside
[6] https://dailynorthwestern.com/2024/04/29/campus/breaking-administrators-student-demonstrators-reach-agreement-to-end-encampment/
[7] https://www.trtworld.com/magazine/how-pro-palestinian-students-at-an-irish-university-had-their-day-18104333
[8] https://www.voanews.com/a/pro-palestinian-protests-in-us-could-impact-2024-election/7598844.html
[9] https://apnews.com/article/michigan-primary-uncommitted-dearborn-arab-muslim-05f6a1099c00fe75823f77aaadbacf25
[10] https://www.foxnews.com/politics/biden-brings-up-islamophobia-amid-worst-antisemitism-outbreak-decades
[11] https://www.aa.com.tr/en/europe/pro-palestinian-protests-continue-across-europe/3216966
[12] https://www.thecrimson.com/article/2024/5/8/levitsky-frank-johnson-suspending-protesters-palestine-exception/