RUMEYSA HAFIZOĞLU

Dindarlık Ölçülebilir mi?

Dindarlığın ölçülebilmesinde en temel meselelerden biri din ve dindarlık tanımlamalarıdır. Gündelik hayatın içinde dindarlığın dönüşümüne bağlı olarak dindarlığın ölçülebilme imkanı değişmektedir. Peki, dindarlığın dönüşümünü takip etmek için uygun ölçekler nasıl oluşturulabilir?

 

Toplumsal olgular istatistiki yöntemler kullanılarak nicel araştırmalara konu olur ve ölçülebilir hale gelir. Araştırma yöntemlerinde etkin bir isim olan Creswell’in belirttiği gibi ölçme, gözlemlenebilir ve ölçülebilir olgularla ilgilenir ve aynı zamanda ölçme, pozitivist bilim anlayışına dayalı bir araştırma felsefesini içerir. Sosyal bilimler alanında ölçme ifadesi nicel araştırmalara ait bir analiz unsurudur. Nicel araştırmalar genel eğilimi ölçmeye ve açıklamaya çalışır. Bu bakımlardan toplumsal çalışmalar için ölçme, görünen bir toplumsal gerçekliğin doğa bilimlerine nazaran sayısal bir veri ile ifade edilmesi ve açıklanmasıdır. Toplumsal olgular yöntem dahilinde ölçümün konusu haline gelir.

Din ve Dindarlık Tanımları

Ölçümün konusu dindarlık olduğu zaman dindarlığın ölçülebilme imkanı tartışılmaktadır. Dindarlık ölçülebilir mi sorusunda en temel sorun, din ve dindarlık tanımlamalarıdır. Din ve dindarlığın tanımlanabilmesi sanıldığı kadar kolay olmamıştır. Dindarlığın ölçülebilmesinde en temel mesele ise dinin tanımlamasında ortak bir kabule ulaşılamamasıdır. Dini bir kavram ve olgu olarak tanımlamak kolay değildir. Bu zorluğun önüne geçmek için din sosyolojisi disiplini, din tanımlarını özsel ve işlevsel olarak iki şekilde kategorileştirmektedir.

Özsel tanımlamalar dinin kutsallık, aşkınlık, ilahilik boyutuyla ilgilenir. Otto, özsel bir tanımlama yaparak dini “kutsalın tecrübesi” olarak tarif eder. İşlevsel tanımlamalar ise dinin toplumsal ve fonksiyonel boyutunu konu edinir. Durkheim, işlevselci bir tanımlama yaparak dini fonksiyonuyla açıklar. Ona göre din, kutsal şeylerle ilgili inanç ve ibadetlerden oluşan, dokunulmaz ve yasak kabul edilen şeyler konusunda mensuplarını kilise adı verilen bir topluluk etrafında birleştiren bütüncül bir inanç ve ibadet sistemidir. Durkheim için din insanları bir araya getiren, birleştiren, bütünleştirendir. Bu bakımdan din birleştirici unsur olarak toplumun çimentosudur. Diğer yandan din kutsal, aşkın ve ilahi olandır.

Din tanımına göre, dindarlık tanımı değişir ve ölçeği de ona göre belirlenir. Dindarlık ise kutsal olanın özel bir form içerisinde muayyen zaman ve şartlarda belli bir kişi veya grup ya da toplum tarafından yaşanmasıdır. Günay’a göre kısaca dindarlık ‘‘yaşanan din’’ olarak tarif edilir. Bu çerçevede, din ve dindarlık tanımlamaları hem tüm toplumsal boyutlarıyla hem de felsefe ve ilahiyat alanlarıyla birlikte ele aldığımızda, anlam ve tanımının ne kadar geniş olduğu fark edilir.

Dindarlığın Ölçülebilme İmkanı

Dindarlık ölçümünün nasıl olacağının ve hangi boyutlarla ölçüleceğinin tespit edilmesi kritiktir. Benzer bir şekilde din ve dindarlığın tanımına bağlı olarak sekülerliğin tanımı ve sekülerlik ölçeği değişmektedir. Sekülerliğin ölçümü de din tanımına ve dindarlığın ölçümüne bağlıdır. Din kutsal, doğaüstü, ilahi veya Tanrı merkezli bir tecrübe olarak tanımlanabilir. Kavramın sınırları ve kapsamı geniş olduğu için din tanımı merkezi bir rol haline gelir. Bu anlamda Weber, din tanımlaması yapmanın zor ve yanlış olduğunu belirtir. Weber, dinin tanımlamasını yapmadan çeşitli dindarlık tipolojileri üzerinden dindarlığı analiz eder. Onun için dinin tanımı dindarlığın ölçümü ve analizi için belirleyici değildir.

Dindarlığın ölçümündeki bir diğer zorluk, dindarlığın her kişi nezdinde subjektif bir pratiğe sahip olmasıdır. O yüzden dindarlık her bireyin anlam dünyası çerçevesinde daha da çeşitli hale gelebilir. Hatta din psikolojisi için aynı dini grup içinde her bireyin kişilik ruhuna göre dinin anlamı ve dindarlığı yaşama biçimi farklılaşabilmektedir. Dolayısıyla dindarlığın geniş bir ilişkiler bütünü olduğunu görebiliriz. Bu türden farklı parametrelere ve tartışmalara rağmen dindarlık ölçülmeye devam edilmektedir. Thompson’a göre din ve dindarlık tanımının zorluğu ve dini inançların çeşitliliği dindarlık ölçümünü zorlaştırmaktadır. Buradaki çözüm, toplumsal realiteyle uyumlu çok boyutlu bir perspektife geçmektir.

Dindarlığın 5 Boyutu ve Ölçümü

Toplum dindarlaşıyor veya sekülerleşiyor mu sorusunun cevapları dinin ve dindarlığın merkezine koyulanlara bağlı olarak belli bir hale gelecektir. Örneğin evlilik biçiminde resmi nikahın yanında imam nikahını tercih etmek yahut Batı dindarlığı açısından kilisede evlenmek doğrudan dinin, dindarlığın bir göstergesi olmayabilir. Bireyler kültürel alışkanlıklara ve toplumsal normlarla uyumlu olmak adına bu ritüelleri yerine getirmek isteyebilirler.

Benzer şeklide dini bilginin yüksek olması dindarlık seviyesinin yüksek olacağı anlamına gelmeyebilir. Yahut dini bilgileri yüksek bireylerin camiye veya kiliseye gitmemesi, dindarlık düzeylerinin düşük olacağı anlamına gelmez. Daha folklorik bir dini anlayışa sahip, hayatında dini kitap okumayan kişi, dini bilgi sermayesi yüksek olan kişiden daha dindar bir hayat tarzı yaşayabilir.

Bir dini norm, bazı kişiler tarafından yapılması gereken bir ritüel veya dini vecibe iken diğer kimseler tarafından yapılmaması gereken bir bidat olarak görülebilir. Birbirine iki zıt davranışın gerekçesi de dinden kaynaklı olabilir. Aynı dine sahip farklı eğilimlerin sergileniyor olması yine din ve dindarlığın toplumsallığa bağlı olarak çok boyutlu yaşanabiliyor olmasından kaynaklanabilir. Bu açılardan da din ve dindarlık ilişkisi kolay ölçülebilen şeyler değildir. Ölçerken bu çok boyutluluğu göz önünde bulundurmak gerekir. Dindarlık bu yüzden başlangıçta tek boyutlu ölçülmüş, zamanla çok boyutlu ölçüm araçlarına geçilmiştir.

1930’larda dindarlık ilk başta kurumsal dindarlık ve dini grup üyeliği dikkate alınarak tek boyutlu olarak ölçülmüştür. Zamanla dindarlığın dönüşümü ve kapsamı ile tek boyutlu ölçme yeterli gelmemekte ve farklı boyutlar eklenerek dindarlık ölçümüne farklı boyutlar eklenerek devam ettirilmiştir. 1960’lardan beri dindarlık çok boyutlu olarak ele alınmıştır. Bunlardan en popüleri ve bugün de çalışmalara öncülük eden çalışma Glock ve Stark’ın dindarlığı 5 boyut üzerinden değerlendiren çalışmasıdır. Bu 5 boyutlu dindarlık ölçeği Hristiyan dindarlığını ölçmek üzere belirlenmiş ve sonrasında da modellendirilmiştir.  Ölçeklere dahil edilen dindarlığın bu 5 boyutu inanç, bilgi, ibadet, etki ve tecrübe şeklindedir. Glock ve Stark Amerikan dindarlığını ölçmek için dindarlık ölçümüne farklı değişkenleri dahil ederek geliştirmişlerdir. Dindarlık boyutlarının hepsini bir anda ölçmek mümkün olmadığı gibi araştırma sorusuna, perspektifine ve dini hangi boyutuyla tanımladığınıza göre dindarlık düzeyi ve ölçeği değişmektedir.

Dindarlık Araştırmalarının Tarihi Arka Planına Dair

Dünyadaki dindarlık araştırmaları Hristiyan dindarlığını ölçen çalışmalarla 1940’lı yıllarda başlamıştır. Dindarlığın ölçümüne 2 farklı çalışma öncülük etmiştir. Bunlardan biri W. Allport’un ve J. Ross’un dindarlığı içe dönük ve dışa dönük olarak tasniflediği dini yönelim ölçeğidir. Bir diğer öncülük eden çalışma, biraz önce bahsettiğimiz Glock ve Stark’ın tasarladığı 5 boyutlu dindarlık ölçeğidir. Dindarlık ile ilgili saha araştırmaları ise Le Bras ile başlamıştır. Le Bras, Fransız Katolikliğinin zayıf ve güçlü yönlerini ön plana çıkaran metodolojik saha çalışmaları gerçekleştirmiş ve dindarlığın ölçümüne dair saha çalışmalarına öncülük etmiştir.

Hristiyanlık için dindarlık kiliseye gitme, kiliseye ait hissetme, dua etme, ritüelleri uygulama sıklığı üzerinden belirlenmiş ve bu ritüeller ölçüt olarak kullanılmıştır. Hristiyan dindarlığını ölçmede kilise dindarlığı temel bir ölçüttür. Kilise üzerinden dindarlığı ölçmek ve merkezileştirmek eleştirilmiştir. Çünkü zamanla dindarlık pek çok dönüşüm geçirmiş ve kiliseye gitme üzerinden dindarlığı ölçmek yetersiz kalmaya başlamıştır. Kiliseye gitme sıklığı, dindarlık üzerinde belirleyici bir boyutu olduğu gibi yegane boyut değildir. Bu nedenle Johnstone, kiliseye gitme sıklığının yanında dinin bireyler için ne anlama geldiğine ve duygu olarak ne hissettirdiğine dair soruları dindarlık ölçümüne eklendiğini belirtir. Çünkü dindarlık dini kuruma gitme sıklığı üzerinden açıklanamaz bir boyuttadır. Sonuçta kiliseye gitmenin dışında duygu ve inanç boyutunda devam eden dindarlıklar mevcuttur.

Gündelik hayatta kiliseye gitmeden de kiliseye kendini ait hisseden veya inanmadığı halde dini kuruma ait hisseden dindar bilinçler de vardır. Onların da dindarlıkları Grace Davie tarafından ‘‘ait olmadan inanmak’’ ve ‘‘vekil din’’ ifadeleri şeklinde kavramlaştırılmıştır. Artık dindarlık ölçümü kilise ile özdeştirilmeden çıkarılmıştır. Bu minvalde dini değişimler doğrudan bir sekülerleşme eğilimi görülmeden ziyade dindarlığın dönüşüm hikayesi olarak okunmalıdır.

Din sosyolojisi alanında çalışma yapan din sosyologları Batı’da dönüşen dindarlığı ait olmadan inanmak, hafıza zinciri, görünmeyen din gibi kuramsal yaklaşımlarla dindarlığın dönüşümünü anlamlandırmaktadırlar. Burada söz konusu olan dindarlık kurumsal dindarlıktan öznel dindarlığa doğru geçişin görülmesidir. Dindarlığın azalmasından daha ziyade bugün dindarlığın dönüşümü söz konusudur. Çünkü modernite, Berger’in tabiriyle dinin kutsal şemsiye işlevini ne kadar yok edecek kadar azaltsa da din, bireyler için dünyayı anlamlandırma ve anlama çabası olarak devam ettirilmektedir. Buna bağlı olarak da gündelik hayatın değişimine bağlı olarak dindarlığın dönüşümünü okumak elzemdir. Önemli olan Weber’e referansla dindarlığın dönüşümünü takip eden idealist kavramları ve ölçekleri oluşturmaktır.

Türkiye’de Dindarlık Ölçümleri

Türkiye’de dindarlık ölçümleri 1980’lerden bu yana geliştirilmeye devam etmektedir. Türkiye’nin yaygın inancını dikkate alarak Müslüman dindarlık ölçekleri hazırlanmıştır. Bu ölçekler, Hristiyan dindarlığını ölçen çalışmalardan yararlanmaktadır. İlk dindarlık ölçüm araştırmaları 1962’de Mehmet Taplamacıoğlu tarafından yapılmıştır. 1989 yılında ise Kayhan Mutlu tarafından ‘‘Dindarlık Ölçeği’’ gerçekleştirilmiştir. 1993’te Mehmet Emin Köktaş, Müslüman dindarlığını ölçmeye dayalı çalışmalar yapmıştır. Sonraki yıllarda Veysel Uysal’ın Türkiye’de dini hayat çalışması öncülük yapmıştır

Türkiye’deki dindarlık, kentleşme, modernleşme ve eğitim durumlarının artmasıyla çeşitli hale gelmiştir. Önceden kent ve kır dindarlığı gündemde iken şimdi kitabi dindarlık, geleneksel dindarlık, radikal dindarlık ve modern dindarlık gibi çeşitli tipolojiler oluşturulmuştur. Dindarlık tipolojileri var olan bir olguya işaret ettiği gibi dindarlığın hayat tarzlarıyla olan ilişkisine de işaret etmektedir. Dindarlık dönüşümüne bağlı olarak ölçekler ve tipolojiler geliştirilmeye devam etmektedir.

Dindarlık Ölçümleri Nasıl Değişti?

Dindarlık ölçümünün tüm sınırlılıklarına ve zorluklarına rağmen dindarlık ölçeklerinin çeşitlendiğini görmekteyiz. İlk çalışmalarda namaz, oruç, hac ve umre gibi sorular gündemdeyken bu sorularla sınırlı kalmak güncel çalışmalarda yetersiz kalmaktadır. Çünkü toplumsal durumun değişimi dindarlık ölçümünü etkilemiştir.

Dindarlığın dönüşümüne bağlı olarak ölçekler geliştirilmektedir. Dindarlık araştırmalarında soru kökleri ve soru tiplerinin değişmesi; dönüşen dindarlığı ve toplumsallığı takip etmektedir. Her ne kadar son çalışmalar bunu iddia etse de dindarlık ve sekülerlik ölçümü yeterli kapsama ve niteliğe erişememiştir. Ölçekler, genellikle kurumsal dindarlık biçimlerini detaylandırırken, dinin sosyal boyutuyla veya sosyal hayat içinde bireylerdeki anlam ve karşılığı ile ilgilenmemektedir. Ama hala dindarlık toplumsal yansımaları ile beraber kavranamamış ve bütünlüklü olarak değerlendirilememiştir.

Müslüman dindarlığını ölçmeye yönelik ilk çalışmalarda dindarlık ölçümlerinde namaz kılma, oruç tutma ve hac &umre ziyareti soruluyor iken şimdi dindarlık ve sekülerlik ölçekleri daha çeşitlenmekte ve artmaktadır. Sosyalleşme mekanlarından israf ve lüks tüketimine kadar birçok sosyal boyut eklenmektedir.

Tüketim alışkanlıklarında dinin belirleyici olup olmaması dindarlık araştırmalarında daha belirleyici bir hale gelmektedir. Kredi ve faiz kullanımında dinin referans kaynağı olup olmaması da dindarlığın toplumsal görünümünde kıstas haline gelmektedir. Bunun yanında önceden dinin inanç boyutu daha merkezi iken bugün bunun yanında dinin ahlaki ve manevi boyutu daha çok ön plana çıkmaktadır. Seküler bireyler içinde dindarlık araştırmalarının seyri de buna bağlı olarak daha çok maneviyat ölçümüne doğru dönüşmektedir. Ama en temelde dindarlığın dönüşümünde kurumsal dindarlıktan bireysel ve daha özsel bir dindarlığa geçiş söz konusudur. Bireylerin, dini gruplar ve cemaatler içinde dini hayatı tecrübe etmekten çok, genellikle duygu ve inanç boyutunda dindarlığı yaşadıkları gözlemlenmektedir. Yaratıcının, kutsal kitabın ve peygamberlerin varlığına inanmak ya da inancı kalp temizliği olarak görmek bu duruma birer örnektir.

Günümüzdeki Dindarlık Biçimleri ve Ölçekleri

Günümüzde dindarlık ölçekleri çoklu ve çeşitlidir. Araştırma sorusuna göre dindarlığın inanç ve ibadet boyutunu merkeze alarak çeşitli boyutlar dahil edilmektedir. Türkiye’deki son dindarlık araştırmalarından biri olan Türkiye İnanç ve Dindarlık Araştırması (TİDA) geleneksel dindarlık biçimlerinde bugüne dair bir dönüşüm olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, dindarlık düzeylerinden ziyade dindarlığın biçim değiştirmesi konu edilebilir. Bunu dikkate alan çalışmaların içeriği, dindarlıkla ilgili ele aldıkları meselelerin bağlamına göre soru maddelerini de değiştirmektedir. Ölçeklerde değişmeyen sorular ise inanç ve ibadetler boyutuna dairdir.

Ancak günümüzde dindarlığı bu boyutlarıyla sınırlandırmak yeterli değildir. İbadetler giderek daha kültürel bir alanın içinde yer alırken, inanç ve duygu boyutunda dindarlığın ağırlık kazandığı görülmektedir. Bir başka ifadeyle dindarlık kurumsal bir boyuttan daha öznel bir boyuta taşınmaktadır.

Dış görünüşler ve kılık kıyafet tarzı dindarlığın belirleyicileri haline gelmemektedir. Bireyler yaşam pratikleri açısından birbirine benzeştikçe ve ekonomiye bağlı olarak tüketim alışkanlıkları arasında fark azaldıkça dindarlığın varlığına dair ölçüm daha örtük bir hale gelmektedir. Akışkan hayatın da etkisiyle din ve dindarlık da akışkan bir boyuta dönüşmektedir. Mesele, bu akışkanlığı ve dönüşümü analiz edebilmektedir. Artık eski çalışmalarda dini boyutlar üzerinden bugünün dindarlığını anlamak işlevsel değildir. Ölçümlerde bireylerin kendi dindarlıklarını nasıl açıkladıklarına ve anlamlandırdıklarına bakmak daha işlevsel hale gelmektedir.

Toplumda her ne kadar sekülerleşme ve deizmin arttığı, dindarlığın ise azaldığı yönünde tartışmalar yapılsa da din ve dindarlık hala aktif ve gündemdeki konular arasındadır. Dinin bireyler için anlamına, geçişlere ve süreçlere odaklanmak dindarlık ölçümünü daha nitelikli hale getirecektir.

Dindarlıkla ilgili araştırmalarda doğrudan dindarlık ölçeği şeklinde sorular sormak yerine dini duygu, dini tutum ve ahlaki tutuma yönelik sorular sormak daha işlevsel bir sonuç getirecektir. Çünkü artık kılık kıyafetin ve ibadetlerin dindarlık için belirleyici olmadığı süreçler tecrübe edilmekedir. Camiye veya Cuma namazına gitme üzerinden ölçülen dindarlık, daha kurumsal ve geleneksel bir dindarlık sonucu verirken, camiyi ve cemaati bir kurum olarak gören ve kurumsal dindarlığı eleştiren dindarlık anlayışlarının varlığını da göz ardı etmemek gerekir.

Dindarlık Ölçeklerinin Değişimi Dindarlığın Dönüşümüdür

Dindarlığın ölçümü, başta belirttiğimiz üzere kolay bir mesele değildir. Dindarlık ölçeklerinin içeriği ve dönüşümü en temelde dindarlığın da dönüşümüdür. Dindarlığın toplumsal hayattaki karşılığı, görünümü ve anlamı değişebilir. Dindarlık için çizilen sınırların aşındığı pek çok durum ve yaşantı söz konusu olabilir. O yüzden dindarlığın dönüşümünü takip etmek gerekir.

Sonuç itibariyle, dindarlığın dönüşümüne bağlı olarak dindarlık ve din tanımına dair tartışmaların devam edeceği görülmektedir. Çünkü en temelde din ve toplum arasındaki ilişki dinamik bir ilişkidir. Dinin sosyal boyutu dindarlık üzerinde belirleyici olmakta ve dindarlığın dönüşümünde etkili hale gelmektedir. Dindarlığın ölçülebilme imkanı da içinde bulunduğu toplumsal bağlama, döneme ve koşullara bağlı olarak şekillenmeye devam edecektir.

 

Kaynakça

Creswell, W. John. 2020. Nitel Araştırma Yöntemleri, Çev. Mesut Bütün, Ankara: Siyasal Kitabevi.

Ete, Hatem., Yargı Abdullah. 2023. Türkiye’de Dindarlık Algısı Raporu. Ankara Enstitüsü

Günay, Ünver. 2000. Din Sosyolojisi. İstanbul: İnsan Yayınları.

Johnstone, Ronald L. 1992. Religion in Society: A Sociology of Religion, Routledge: New York.

Karaşahin, Hakkı. 2008. Din Sosyolojisinde Dindarlığın Ölçülmesi Problemi Üzerine Bir Araştırma, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, sayı 1., 191-200.

Köktaş, E. Mehmet. 1993. Türkiye’de Dinî Hayat. İstanbul: İşaret Yayınları.

Nişancı, Zübeyir. 2023. Sayılarla Türkiye’de İnanç ve Dindarlık, İstanbul: Mahya Yayıncılık.

Onay, Ahmet. 2001. Dindarlık Ölçme Çalışmaları: Dindarlık ölçümünde üç farklı yaklaşım ve ölçmenin esasları, İslami Araştırmalar Dergisi, Cilt: 14, Sayı: 3-4, 439-449.

Uysal, Veysel. 1995. “İslami Dindarlık Ölçeği Üzerine Bir Pilot Çalışma”. İslami Araştırmalar. 8 (3-4): 263-271.

Thompson, Ian., 2004. Odaktaki Sosyoloji Din Sosyolojisine Giriş, İstanbul: Birey Yayınları.

Weber, Max. 2012. Din Sosyolojisi, Ed. Ephraim Fischoff, Çev. Latif Boyacı, İstanbul: Yarın Yayınları.

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.