HATİCE FERHAN ODABAŞI

Dijital Yaşam Aileyi Nasıl Dönüştürüyor?

Dijital kültür her yanımızı sarmalarken ailede neler yaşandığını fark ediyor muyuz?

Anne, baba ve çocuklardan oluşan en küçük insan topluluğu olarak tanımlanan aile, üyeleri arasındaki ilişkilerle bireyleri psikososyal yönden en çok geliştiren ve değiştiren kurumdur. Yeryüzündeki tüm ailelerin ortak yanı, aile üyelerinin kim ya da nasıl bir kişi olacaklarının ailede belirlenmesidir. Ötesi, ülkelerin değerlerine göre belirlenen, ülkelere göre önemli kabul edilen sıfatların sıralanmasıdır. Örneğin, Amerikan Pediatri Akademisine göre işlevsel bir ailede bireylerin “karşılıklı destek, sevgi, ilgi, anlayış, güven ve aidiyet duygusunun sağlanması, açık iletişim ve birbirine değer verme” gibi fonksiyonları yerine getirmesi beklenmektedir. Tüm bu fonksiyonları sağlarken ailenin şu sorulara verdiği cevaplar çok önem taşımaktadır:

  • Ailedeki her bir çocuk, birey olarak kabul görüyor mu?
  • Ailede oturmuş bir düzen var mı?
  • Aile akrabalar arasında ve toplumda kabul edilmiş bir statüye sahip mi?
  • Ailede birlikte geçirilen zaman aile fertlerine olumlu bir katkıda bulunuyor mu?
  • Ailede ebeveynler kendi ihtiyaçlarını rahatça karşılayabiliyorlar mı?
  • Ailenin ahlaki ve sosyal değerleri var mı?

Bu belirtilen özelliklerin başka bir ülke için önemli olmayabileceği de bir gerçektir. Ancak ülkemizde aile, tüm boyutlarıyla büyük bir önem taşımaktadır. Türkiye’nin kültüründe, devletin temelinin dahi aile olduğuna dair bir görüş bulunmaktadır. Aileyi güçlü kılan unsurların sıralanışı açısından, sevgi, saygı ve değerler temel üçgeni oluşturur. Günümüzde, toplum yapısındaki gelişmeler ve değişikliklerle birlikte, aile yapısında da kaçınılmaz bir değişim yaşanmıştır.

4İ Çerçevesinde Dijitalleşen Aile

Dijitalleşme, ailenin kaçınılmaz bir şekilde değişime uğradığı bir durumu beraberinde getirmektedir. Bu değişim, dijitalleşen toplum kapsamında incelendiğinde, literatürde özellikle iletişim (communication), iş birliği (collaboration), güven (confidence) ve ilgi (concern) alanlarında dört temel çerçevede kendisini göstermektedir.

Dijitalleşmenin ailede en fazla dönüşüm gösteren alanlarını gösteren bu alanları, “4İ Çerçevesi” olarak adlandırmak ve araştırmaları bu çerçevede düzenlemek mümkündür.

“Güçlü, sağlıklı, işlevsel” gibi tanımlar ne olursa olsun, dijitalleşmenin bizi ilgilendiren “bilgi iletişim teknolojileri” kısmı, aile içerisinde önemli değişimlere yol açmış veya açacak bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, bu alanları tek tek incelemek ve ortaya çıkan durumları detaylı bir şekilde açıklamak gereklidir. Bu değerlendirme, olumlu ve olumsuz etkileri anlamamıza ve aile içindeki dijitalleşme sürecini anlamlı bir şekilde değerlendirmemize olanak sağlayacaktır.

İletişim

Bilgi iletişim teknolojileri, iletişimi güçlendiren araçları ifade etmektedir. Tek yönlü olarak gelen televizyonlar iletişim konusunda örnek teşkil etmek ve kitleleri iletişimin nasıl olması gerektiği konusunda eğitmek amaçlı oldukça fazla kullanılmışlardır. Televizyonlar, karşısında oturup seyretmek haricinde Türkiye’de bir dönem ilişkileri güçlendiren, komşuluğu sınayan bir araç olarak da tarihe geçmiştir. Bilgi iletişim teknolojilerinin içine bilgi eklenmesi ile ortaya çıkan bilgisayar ve internet teknolojileri de, iletişimi güçlendiren araçlar olarak gündeme gelmiştir. Bugün geldiğimiz noktada teknoloji sayesinde bir akıllı telefonla halledemediğimiz işlem neredeyse kalmamıştır. Bu kuşkusuz bir kolaylıktır. Öte yandan aşırı iletişim kolaylığı insanda sınırlarını aşma ile sonuçlanabilir. Bu kolaylık toplumda uygunluk kuralını yıkmıştır. İletişimin her an her yerde sağlanabilmesi, kesintisiz olması insan beyninin sınırlarını zorlayarak, uygunsuz her koşulda akıllı telefonların kullanılmasına yol açmıştır. İçinde bulunduğumuz dönemde iletişim; kaynak, alıcı, mesaj, parazit, dönüt gibi elemanlarının durmadan yer değiştirdiği bir süreç haline gelmiştir.

Aileye bir yanda kolaylık sağlayan teknoloji, diğer yandan da bir baskı unsuru olarak hayatlarımızda yer almıştır. İletişime hazır ya da uygun olmadığınız her durum ortadan kalkmıştır. Oysa sizinle iletişim kurulmasını beklediğiniz bir anda başka birisi aranmaktadır. Bu durumda özel alanlar, özel konuşmalar ve özel konular, teknolojinin etkisiyle daha da göz önüne çıkmıştır.

İş Birliği 

İyi bir aile olabilmenin en temel koşullarından bir diğeri de ailede oluşturulan iş birliği ve yardımlaşma olgusudur. Ailede öğrenilen iş birliği koşulları ileride topluma yansıyacak bir değer olarak çok önemlidir. İçinde yaşadığımız toplumda, farkında olmadan sürekli bir iş birliği geliştiririz. Toplu ulaşım araçlarında farkındalık düzeyimiz yerinde ise, rahatsız olan birini anlamak ve ayakta durmakta zorluk çeken birini anlayıp yer vermek, bizlere aslında ailemizde öğretilen bir yardımlaşma davranışıdır. Günümüz ailesinde iş birliği, çalışan bir anne-baba, hatta çocuk düzeninde çok daha fazla önem kazanmıştır. Bilgi iletişim teknolojilerinin bu olguya en büyük katkısı zaman kazanımı olabilecekken, durum tam tersine dönmüştür. Telefonlarına kapanan aile bireyleri, evde iş paylaşımı konusunda isteksizleşmişlerdir. Oysa o telefon, evlerine daha çok vakit ayırabilmek için yaşamlarını kolaylaştırmak için vardır. Başka bir açıdan bakıldığında, gençlerin ne kadarı anne-babalarına telefonda neler yapabileceklerini öğretiyorlar? Ödeme kuyruğunda bekleyen anne babalarına bu işleri artık telefonla yapabileceğini söyleyen kaç çocuk var? Bilgi iletişim teknolojilerinin zaman ayarlaması, günlük işlerin planlanması konusunda en büyük iş birliği kapasitesine sahipken, ailenin tüm iş birliği potansiyeline ket vurmuştur.

İtimat

İtimat, güven, emniyet, birisine inanma ve bağlanma duygusudur. Birey kendisine güvendiği kadar, çevresine de güvenmeli ve bu duyguyu içselleştirebilmelidir. Aile itimat ilişkisinin öğrenildiği ve sağlandığı ilk yerdir ve çok önemlidir. Ailede sağlıklı bir ilişki için birbirine itimat etmek, sağlıklı bir ailenin ilk koşuludur.

İtimat olmayan yerde, aile iletişimini de kaybeder. İtimat sayesinde insanlar birbirini daha iyi anlayabilir ve sorunlarını paylaşabilirler. Birbirine olan güven kaybolduğunda ise yalnızlık ve karşıdaki kişiyi kaybetme duygusu, birbirini suçlama, depresyon, kaygı ve odaklanma güçlüğü ortaya çıkmaktadır. 

Bilgi iletişim teknolojilerinin şu anda ailede itimat duygusuna yaşattığı en büyük tehdit , sanal dünyanın zaaflar için sağladığı kolaylıklardır. Bu türden kuşku ve güvensizliği ortadan kaldırmak için aileler, paylaşım ve şeffaflık kanallarını açmalıdır. 

Ailenin itimat duygusunu zedeleyen diğer bir durum ise, gerçek olmayan bilginin dağılımıdır. İtimat duygusu aile için olduğu kadar toplum için de çok gerekli bir duygudur. İçinde bulunduğu toplumun gerçeklerini çarpıttığı, yanlış bilgilerin doğru olarak aktarıldığı bir durum, toplumun tüm bireyleri için baş edilmesi zor bir duygudur. Bu durumun bertaraf edilebilmesi için bireylerin, dijital ortamdaki bilgilerin güvenilebilirliği için eğitim görmesi gereklidir.

İlgi

İlgi, aile bireylerinin birbirlerine bağlılıklarını ve birbirlerini düşünme duygularını göstermektir. Bilgi iletişim teknolojileri ile yerleşen hız ve sabırsızlık ailede ilgiyi azaltmaktadır. Bugünün toplumunun, teknoloji sayesinde vakti çoğalırken, sabrı azalmakta ve bu durum en çok rafine duyguları vurmaktadır. Özellikle dijital ortamlarda yaşanılan çelinme, ve algoritmalar ilgiyi sürekli üstünde tutmaktadır. Ailedeki her birey ve ilişki özen istemektedir. Bunları bilgi iletişim teknolojileri ortamları ile zenginleştirmek, birbirleriyle güzel mesajlar paylaşmak gibi tercihler varken, dijital ortamlarda fazla vakit geçirerek aileyi ihmal etmekten kaçınmalıdır.

Bilgi iletişim teknolojileri, şu anda güncel kullanım biçimiyle, birçok aile ilişkisine destek sağlamak yerine, ne yazık ki engel olabilmektedir. İnsanlığın yararı ve hayatı kolaylaştırmak için çıkan birçok teknolojinin aksine bilgi iletişim teknolojileri aile için sorunlu bir hal almıştır. Bu konuda politika belirleyicilere önemli görevler düşmektedir. Ailenin yeni halinin çözüm isteyen alanlarına ilişkin çalışmaların yapılması, bilginin değişen ontolojisinin aileye getirdiği yüklerin belirlenmesi ve ailenin ihtiyacı olan eğitim desteklerinin sağlanması bu dönemde üzerimize düşen en önemli görevlerdir.

Halen Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümünde öğretim üyesidir. Uluslararası ve ulusal dergilerde basılmış makaleleri, bildirileri, ve yayınlanmış kitapları bulunmaktadır. Uluslararası ve ulusal düzeydeki birçok projede yürütücü, araştırmacı ve danışman olarak görev alan Prof.Dr. H. Ferhan Odabaşı’nın ilgi alanları, Teknoloji ve sosyal dönüşümler, İnternet, çocuk ve aile, yükseköğretim eğitimcilerinin mesleki gelişimidir.

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.