HATİCE FERHAN ODABAŞI

Dijital Kapsayıcılık Neden Önemli?

Dijital kapsayıcılık üzerinde önemle ve titizlikle durulması gereken, sürekli güncellenmesi gereken bir konu . Dijitalleşme süreci tamamlanmadan kesin bir tanımı da yapılamayacağa benziyor.

Birleşmiş Milletler’in (BM) 2020 yılında başlattığı dijital girişimlerden biri olan “Dijital Kapsayıcılık” raporunda dikkat çeken bir ifade yer alıyordu: “Bu doküman canlı bir dokümandır; gerekliliklere göre yeniden tanımlanacak ya da düzenlenecektir.” Bu ifade, dijital kapsayıcılığın dinamik bir kavram olduğunun altını çiziyor ve doğasının koşullara bağlı oldugunu ortaya koyuyor. Şimdi, okulların açıldığı ve teknolojinin eğitimde merkezi bir rol oynadığı bu dönemde, dijital kapsayıcılık konusunu yeniden ele almak oldukça önemli.

Dijital Kapsayıcılık Nedir?

Dijital kapsayıcılık sadece internete bağlanmak ya da dijital cihazlara sahip olmakla sınırlı değil. Ortak bir tanımı bulunmamasına karşın, genel olarak kabul edilen tanım, bireylerin teknoloji aracılığıyla bilgiye ulaşmaları ve bilgiyi kullanmaları olarak kabul edilebilir. Ancak bu tanım, yetersiz kalıyor. Dijital kapsayıcılığın gerçekleşmesi için yalnızca internete erişim değil, aynı zamanda yazılım ve donanımın olması, uygun içerik ve hizmetlerin verilmesi, bilgi iletişim teknolojilerinin kullanımı için gerekli dijital okuryazarlık becerilerinin bireyde olması gerekiyor. Altyapıya yatırım yapmak dijital kapsayıcılığı hiçbir şekilde garantilemez, toplumdaki bireylerin yazılım, donanım ve erişim ihtiyaçlarını karşılamak yeterli değildir; bu fırsatları etkili bir şekilde kullanabilecek kapasitenin de eş zamanlı olarak geliştirilmesi gerekir.

Dijital Dışlayıcılık ve Eşitsizlik 

Dijital kapsayıcılık sağlanmadığında, ortaya çıkan tabloyu nasıl adlandırmalıyız? Dijital dışlayıcılık mı yoksa dijital eşitsizlik mi? Dijital dışlayıcılık, kavram olarak sosyal dışlayıcılık çerçevesinde yorumlandığında kasıtlı ve planlı olarak gerçekleştirilen bir eylemdir. Oysa dijital eşitsizlik, bir dengesizlik durumunu belirlemektedir.  Örneğin, aynı okula aynı sınıfa giden bir grup öğrenci dijital olarak eşit koşullara sahip olmayabilirler. Öğrencilerin bulundukları yer, ailenin kazancı, kardeş sayısı, ebeveynlerin meslekleri gibi bir çok sosyo-ekonomik etken bu eşitsizliği tetikleyebilir. Nitekim araştırmalar, sosyal sermayesi yüksek, güçlü ekonomik koşullara sahip, kültürel, siyasi ve bireysel sermayeleri olan kişilerin, internete erişimlerini, sosyal bir kazanca götüren fırsatlar olduğunu ortaya koymuştur.

Bu görüşe göre sadece araca dayalı bir erişim sosyal bir fayda sağlayamaz, yani daha fazla cihaz, daha fazla kablosuz erişim sağlamak toplumun gelişmesine bir katkıda bulunmaz. Aksine, bireyde var olmayan sosyo-ekonomik özellikler nedeniyle bireyde bir değişime de yol açmaz. Tam tersi bir görüşe göre ise dijital kapsayıcılık oranını büyüterek toplumun erişimi, yeterlikleri kullanım amaçları geliştirilebilir ve bu da eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için etkili bir yol olabilir. Nitekim dünyada gelişmiş ülkelerde birçok sivil toplum örgütü gelişmekte olan ya da geri kalmış ülkelere internet taşımak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. BM, 2016 yılında interneti temel bir insan hakkı olarak tanımlamış ve dünya genelinde herkesin bu haktan yararlanması gerektiğini vurgulamıştır. İnternetin hayatımızdaki rolünü göz önünde bulundurduğumuzda bu girişim oldukça makul görünüyor; ancak işin en kritik boyutları olan etik ve eğitim konularına yeterince önem vermezsek, zaten dezavantajlı olan grupların dijital dünyada da en dezavantajlı kesim haline gelmelerinin önüne geçemeyiz.

 Üç E: Etik, Eğitim ve Emsal

Dijital kapsayıcılık çalışırken göz önünde bulundurmamız gereken üç E’yi asla unutmamalıyız. Bunlaretik, eğitim ve emsal.

Etik, dijital teknolojilerin yaygınlaştırılması sırasında ihmal edilmemesi gereken bir ilkedir. Eğitim ise teknolojiye erişim sağlamak kadar, bireylerin bu teknolojiyi etkili bir şekilde kullanmayı öğrenmelerini gerektirir. Dijital okuryazarlık, teknolojiyi sadece kullanmakla kalmayıp, aynı zamanda bu araçların toplumsal ve etik boyutlarını anlamayı da kapsamalıdır.  Emsal ise dijital kapsayıcılıkta başarılı olmuş ülkelerin ve toplulukların, diğerlerine örnek teşkil etmesidir.

Aslında, bu üç konunun her yeni girişimle birlikte önemi daha da artmaktadır. Etik açıdan uygun olmayan, ahlaka aykırı, insan onurunu ve mesleki haysiyeti temel almayan her girişim, başarısızlığa mahkumdur. Eğitimini almadığımız, yabancı kaldığımız ve çocuklarımızı güçlendiremediğimiz her girişim ise sonuçsuz kalacaktır. Emsalini korumayan, emsal olamayan ya da emsali olmayan her girişim de yetersiz olacaktır.

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.