Okullarda Örgütsel Bilgi Geliştirme: Kolektif Kapasite Oluşturmada Teorinin ve Teorileştirmenin Rolü

Okullarda Örgütsel Bilgi Geliştirme: Kolektif Kapasite Oluşturmada Teorinin ve Teorileştirmenin Rolü

Okullarda örgütsel bilgi geliştirme, eğitimin niteliğini artırmak ve kolektif kapasite oluşturmak için kritik bir süreçtir. Örgütsel bilgi geliştirme, bireysel öğrenmenin kurumsal düzeyde bilgiye dönüştürülmesi ve uygulamalarda kendine yer bulabilmesini ifade ederken kolektif kapasite, eğitim sistemlerinin sürdürülebilir gelişimi için bireylerin ve ekiplerin ortak bilgi ve beceri düzeylerini artırmasını ifade eder. Bu çalışma, teori ve teorileştirme süreçlerinin okullarda örgütsel bilgi geliştirmedeki rolünü incelemektedir. Araştırmacılar, bireysel öğrenmelerin kurumsal düzeyde bilgiye dönüşümünü ele alırken, teorinin ve uygulamanın bütünleşik bir süreç olarak ele alınması gerektiğine dikkat çekmektedir.

Amaç

Bu çalışmanın amacı, okullarda teori ve teorileştirmenin örgütsel bilgi geliştirme süreçlerine olan katkısını anlamaktır. Araştırma, kolektif kapasite oluşturma çabalarını desteklemek için teorinin nasıl kullanılabileceğini ve bu süreçlerin hangi mekanizmalarla çalıştığını incelemeyi hedeflemektedir.

Yöntem

Araştırma Tasarımı: Çalışma, Norveç’teki iki büyük ulusal eğitim reform programını incelemek için nitel bir vaka çalışması yöntemi kullanmıştır.

Veri Toplama: Araştırmada, Norveç’teki iki geniş ölçekli eğitim reform programından elde edilen veriler incelenmiştir:

 

  • New Effort: Bireysel öğretmenlerin seçilerek konferans ve seminerlere katıldığı, seçilen öğretmenler tarafından bu bilgilerin okullara aktarımının hedeflendiği bir programdır.
  • Lower Secondary in Development: Tüm okul personelinin katılımını zorunlu kılan, okul temelli kolektif öğrenme süreçlerine odaklanan bir programdır.

 

Her iki programın değerlendirmeleri, öğretmenler, okul yöneticileri ve ilgili paydaşlarla yapılan anketler ve odak grup görüşmelerinden elde edilen bulgulara dayanmaktadır. Ayrıca, programların uygulama süreçlerini analiz eden resmî raporlardan yararlanılmıştır.

Analiz Yöntemi: Veriler, Kolb’un deneyimsel öğrenme döngüsü çerçevesinde analiz edilmiş ve okullarda bireysel öğrenmeden örgütsel bilgiye dönüşüm süreçleri incelenmiştir. Bu inceleme, üç teorik düzey (T3: Genel Teori, T2: İkinci Düzey Teori, T1: Pratikte Kullanılan Teori) üzerinden gerçekleştirilmiştir.

Temel Bulgular 

  • Bireysel ve Örgütsel Bilgi Arasındaki Boşluk: İki programda da bireysel düzeyde bilgi kazanımı sağlanmış olsa da, bu bilginin okullarda kolektif kapasiteye dönüşümünde ciddi sorunlar yaşanmıştır. New Effort Programı’nda, seçilen öğretmenlerin konferans ve seminerlerde edindikleri bilgiler genellikle bireysel düzeyde kalmış, okula yayılması için yeterli stratejiler oluşturulmamıştır. Lower Secondary in Development Programı’nda, tüm öğretmenlerin katılımı sağlanmış olsa da, öğretmenler arasında iş birliği ve ortak refleksiyon süreçleri yeterince etkin uygulanmamıştır.
  • Teorinin Pratiğe Dönüşüm Süreci: Araştırmaya göre, teorik bilginin sınıf içi uygulamaya dönüşebilmesi için üç seviyede teorik yaklaşımın (T3: Genel Teori, T2: Kapsamlı Refleksiyon Teorisi, T1: Pratikte Kullanılan Teori) birbiriyle etkileşim içinde olması gerekmektedir. Ancak pek çok okulda bu dönüşüm, bireysel çabalarla sınırlı kalmış, kolektif düzeyde bir bilgi paylaşımı ve iş birliği kültürü oluşturulamamıştır. Özellikle T3 (akademik teoriler) ve T1 (pratikte kullanılan bilgiler) arasında yeterli bir köprü kurulmadığı gözlemlenmiştir.
  • Okul İçi İş Birliği ve Kolektif Refleksiyonun Önemi: Bazı okullarda ekipler arasında düzenli toplantılar yapılmış, öğretmenler ders öncesi makaleler okuyarak ortak bir terminoloji oluşturmuş ve sınıf içi gözlem sonuçlarını tartışmıştır. Bu okullarda, öğretmenlerin bireysel deneyimlerini paylaştıkları ve üzerinde tartıştıkları sistematik iş birliği süreçleri, başarılı sonuçların anahtarı olarak görülmüştür. Buna karşın, iş birliğine yönelik yapıların eksik olduğu okullarda, öğretmenler yeni bilgiyi bireysel düzeyde tutmuş, bu da örgütsel bilgi oluşumunu engellemiştir.
  • Liderlik ve Yönetimin Rolü: Okul müdürlerinin rolü, kapasite geliştirme süreçlerinde kritik bir faktör olarak belirlenmiştir. Müdürlerin bazı okullarda bu sürece aktif katılım göstermediği, dolayısıyla dönüşüm süreçlerini destekleyemedikleri görülmüştür. Etkin bir liderlik, öğretmenlerin katılımını teşvik ederek bilgi paylaşımı ve kolektif öğrenme süreçlerini kolaylaştırmıştır.
  • Eğitim Programlarının Yetersizliği: Eğitim programlarının çoğu, bireysel beceri geliştirmeye odaklanmış ancak bu bilgiler örgütsel değişimi desteklemek için sistematik olarak kullanılamamıştır. Bazı okullarda eğitime katılan öğretmenlerin, öğrendiklerini diğer öğretmenlerle paylaşmadığı veya bu paylaşımı kolaylaştıracak bir sistemin olmadığı gözlemlenmiştir. Programların “yerel bağlam” ihtiyaçlarını karşılamada eksik kaldığı ve okulların özgün gereksinimlerine uygun esnek yaklaşımlar geliştirmediği vurgulanmıştır.
  • Kültürel ve Yapısal Engeller: Okulların mevcut kültür ve yapılarının, yeni bilgiyi kabul etmede ve uygulamada direnç oluşturduğu saptanmıştır. Özellikle, öğretmenlerin uzun süredir alışık oldukları yöntemleri değiştirme konusunda zorlandıkları ve kolektif kapasite oluşturmayı destekleyecek yeniliklere kapalı olabildikleri belirtilmiştir.
  • Başarının Belirleyici Faktörleri: Kolektif planlama, sınıf içi uygulama gözlemleri, iş birliği süreçleri ve düzenli geri bildirim döngüleri gibi faktörler, okul gelişimi için kritik önemde bulunmuştur. Öğretmenlerin, bireysel ve kolektif öğrenme süreçlerini birleştirdiği durumlarda, öğrenci başarısının da arttığı gözlemlenmiştir.

 

Sonuç

Araştırma, okullarda örgütsel bilgi geliştirme sürecinin, bireysel öğrenmeden kolektif kapasite oluşturma yoluyla sürdürülebilir hale gelebileceğini göstermektedir. Çalışma, temelde teori ve deneyim/tecrübe tiranlığı arasında denge kurmanın önemine dikkat çekmektedir. Okullarda zaman zaman teorilere sıkı bir bağlılık görülmesinin (teori tiranlığı) yerel bağlamın inceliklerinin kaçırılmasına sebebiyet verebildiğine dikkat çekilmiştir. Bununla birlikte deneyime, yerel bilgiye aşırı güven (deneyim/tecrübe tiranlığı) de beraberinde yeniliklere açık olmamayı getirebilmektedir. Teorilerin etkili bir şekilde yerel bilgiye ve uygulamaya entegre edilmesi, kurumlarda kapasitenin gelişmesine katkı sağlayarak hem bireysel hem de kurumsal düzeyde öğrenmeyi destekleyebilir. Yazarlar çalışmada şu önerilerde bulunmaktadır:

  • Teorilerin Test Edilmesi: Teorilerin yerel bağlamlarda test edilmesi ve uygulamayla etkileşimine göre dönüştürülmesi. 
  • Kolektif Refleksiyon: Öğretmenlerin bilgi paylaşımı ve ortak değerlendirme süreçlerine katılımı teşvik edilmelidir.
  • Liderlik Eğitimi: Okul yöneticilerinin, teori ve uygulama arasındaki köprüyü kurabilmesi için liderlik eğitimi alması gereklidir.
  • Kültürel Dönüşüm: Okullar, mevcut uygulamaları sorgulayan yeniliklere açık bir kültür geliştirmelidir.

Sonuç olarak, teori ve pratik arasındaki ilişkiyi bir süreç olarak ele alan T Modeli, bireysel ve örgütsel bilgi üretim süreçlerinin daha etkili yönetilmesi için bir rehber olarak önerilmektedir.

Kaynak: Ertsås, T.I., Irgens, E.J. (2023). Developing organizational knowledge in schools: The role of theory and theorizing in collective capacity building. Journal of Educational Change 24(1), 25–48. https://doi.org/10.1007/s10833-021-09433-3 

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.