Okul İyileştirmede Yeni Bir Boyut: Zorluklarla Karşı Karşıya Olan Bir Okulda Kolektif Eylemlilik İçin Mücadele

Okul İyileştirmede Yeni Bir Boyut: Zorluklarla Karşı Karşıya Olan Bir Okulda Kolektif Eylemlilik İçin Mücadele

Makale, zorlu koşullarda bulunan okulların iyileştirilmesinde kolektif eylemlilik (topluluk içindeki bireylerin birlikte sorun çözme kapasitesi) önemine odaklanmaktadır. Kolektif eylemlilik, okullarda karşılaşılan yapısal eşitsizlikler, kaynak eksiklikleri ve öğretmenler arası iş birliği eksikliği gibi olumsuzluklara rağmen gelişme gösterebilmek için kritik bir unsurdur. Yoksulluk, ırksal ayrımcılık ve kronik kaynak sıkıntısı içinde bulunan okullar, öğretmenler ve yöneticiler için ciddi zorluklar yaratmaktadır. Bu bağlamda, okulların sadece dış yardım ile değil, kendi içsel kaynaklarını kullanarak gelişim göstermesi gerektiği vurgulanmaktadır. Çalışma, bu süreçte ortaya çıkan olumlu ve olumsuz dinamikleri anlamak için kolektif eylemliliğin nasıl geliştiğini ve nasıl kısıtlandığını incelemektedir.

Amaç

Bu araştırmanın temel amacı, olumsuz koşullarda çalışan eğitimci gruplarında kolektif eylemliliğin nasıl geliştirildiğini ve hangi faktörlerle kısıtlandığını anlamaktır. Çalışma, bu bağlamda grup gelişim süreçlerini ve kolektif eylemliliğin oluşumunda etkili olan temel dinamikleri incelemeyi hedeflemektedir.

Yöntem

  • Araştırma Tasarımı: Çalışma, Kaliforniya’daki bir ortaokulda bir yıllık bir süreçte gerçekleştirilen nitel bir vaka çalışmasıdır. Araştırmacı, okul liderlik ekibi ve çeşitli çalışma grupları ile katılımcı gözlem yöntemi kullanmıştır.
  • Veri Toplama: 70 saatlik gözlem, 50’den fazla derinlemesine görüşme ve toplantı kayıtlarından oluşan kapsamlı bir veri seti oluşturulmuştur. Araştırmacı aynı zamanda okul yönetimi ve ingilizce departmanı gibi çalışma gruplarına katılarak gözlemler yapmıştır.
  • Analiz: Toplanan veriler, grup gelişimi ve iş ekipleri literatüründen yararlanılarak tematik analiz yöntemleriyle incelenmiştir. Kritik epizotlar (kolektif ajansın en yüksek ve en düşük olduğu anlar) belirlenmiş ve bu epizotlar üzerinden süreçler analiz edilmiştir.

 

Temel Bulgular

    1. Zorluklar ve Engeller:
      • Savunmacılık ve Sorumluluktan Kaçınma: Katılımcılar, sorunları çözme yerine hataları dış etkenlere veya diğer grup üyelerine yükleme eğiliminde olmuşlardır. Özellikle yönetici grubu ve İngilizce departmanı, girişim eksikliği ve birbirini suçlama eğilimi göstermiştir.
      • Çatışmalar: Grup üyeleri arasında iletişim eksikliği ve suçlamalar öne çıkmıştır. Çatışmalar, bireysel ilişkilerden ziyade grubun genel işleyişini olumsuz etkilemiştir.

 

  • Çaresizlik ve Yetersizlik Algısı: Zorlayıcı koşullar, grup üyelerinde işlerin düzelmeyeceği inancını doğurmuş, bu da grupların harekete geçme kapasitesini sınırlamıştır. Özellikle, kaynak eksikliği gibi dış faktörlerin yoğun olduğu durumlarda bu çaresizlik daha belirgin hâle gelmiştir. 

 

    1. Kolektif Eylemliliği Destekleyen Süreçler:
      • Girişim ve İnisiyatif Alma: Grup üyelerinden birinin problemleri çözmek için inisiyatif alması kolektif eylemliliği artırmıştır. İngilizce departmanı ve yönetici grubuna göre gönüllü öğretmenler/çalışanlardan oluşan Hub grubu insiyatif almayı daha çok teşvik eden bir ortam oluşturmuştur. 
      • Yönetilebilir ve Küçük Ölçekli Görevler: Gruplar, büyük sorunlarla başa çıkmak yerine, daha küçük ve somut hedeflere odaklandığında daha etkili olmuştur. Karmaşık problemlerin basitleştirilmesi, grupların başarı hissi yaşamasını sağlamıştır.
      • Grup Onayı: Üyelerin birbirini takdir etmesi ve olumlu geri bildirimlerde bulunması motivasyonu artırmıştır.
    2. Kolektif Eylemliliğin Sürdürülebilirliği:
      • Geçici Başarılar:Gruplar, başlangıçta küçük ölçekli hedeflerde eylemlilikle ilgili başarı sağlasa da, bu başarılar genellikle daha büyük ve karmaşık sorunları çözmek için sürdürülebilir olmamıştır.

 

  • Dışsal Faktörler: Sosyoekonomik zorluklar ve kaynak eksikliği, kolektif eylemliliğin gelişimini sınırlayan temel dışsal faktörler olarak öne çıkmıştır. Bu faktörler, grupların sürdürülebilir bir iş birliği geliştirme kapasitelerini olumsuz yönde etkilemiştir.
  • İçsel Dinamiklerin Belirleyiciliği: Grup içi güven, iletişim ve iş birliği eksikliği, kolektif eylemliliğin uzun vadeli etkilerini sınırlamıştır.

 

Sonuç

Araştırma, kolektif eylemliliğin zorlu koşullarda genellikle kırılgan bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Kolektif eylemliliğin oluşumunu destekleyen unsurlar (inisiyatif alma, basit hedeflere odaklanma, pozitif geri bildirim) zaman zaman etkili olsa da, bu süreçler sık sık dışsal faktörler ve grup içi çatışmalar nedeniyle kesintiye uğramaktadır. Çaresizlik hissi, grupların başarıya ulaşmasını engelleyen önemli bir faktör olarak öne çıkmaktadır. Bu bulgular, literatürdeki kolektif eylemliliğin sürdürülebilirliği üzerine yapılan önceki çalışmalarla uyumludur ve özellikle kaynak kısıtlılıklarının bu süreci zorlaştırdığını göstermektedir. Araştırma bu noktada aşağıdaki önerileri sunmaktadır. 

  1. Eğitim Yöneticileri: Yöneticilerin, grup üyelerinin güçlü yönlerini destekleyen ve açık bir iletişim ortamı sağlayan liderlik tarzları benimsemesi önerilmektedir.
  2. Destekleyici Yapılar: Okullarda, öğretmenlerin karşılaştıkları karmaşık problemleri ele alabilecekleri iş birlikçi öğrenme toplulukları oluşturulmalıdır.
  3. Zorlukları Dönüştürme: Zorluklar, iş birliği ve dayanışma fırsatlarına dönüştürülmelidir.

Sonuç olarak, kolektif eylemliliğin zorlu koşullarda geliştirilmesinin karmaşık bir süreç olduğu, ancak bu sürecin etkili stratejiler ve politikalarla desteklenmesi durumunda başarılı olabileceği sonucuna varılmaktadır. Araştırma, okullarda sürdürülebilir gelişim için kolektif eylemliliği temel alan bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Kaynak: Zumpe, E. (2024). School improvement at the next level of work: the struggle for collective agency in a school facing adversity. Journal of Educational Change, 1-45. https://doi.org/10.1007/s10833-023-09500-x 

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.