Enstitü Sosyalin “Ortak Payda Buluşmaları” adıyla düzenlediği toplantı serisinin yeni oturumu “Boşanma” teması ile 29 Mayıs günü gerçekleşti. Toplantıya akademisyenler, hukukçular, psikologlar, psikiyatrlar, araştırmacılar, ilahiyatçılar, Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı temsilcileri katıldı.
Program, Enstitü Sosyal Araştırmacısı Rumeysa Hafızoğlu’nun Türkiye’de ve dünyada evlilik ve boşanma verilerinin yıllara göre değişimini içeren kapsamlı sunumuyla başladı. Sunumda kaba evlenme hızı, ortalama ilk evlenme yaşı, evli kalma süresi ve boşanma oranı, AB ülkeleri ile karşılaştırma ve dünyadan boşanma verileri gibi başlıklarda ayrıntılı istatistikler paylaşıldı.
Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü İpek Coşkun Armağan moderatörlüğünde gerçekleşen ilk oturumda, boşanmanın psikolojik, toplumsal ve hukuki boyutları; aile dayanıklılığı ve toplumsal istikrar ilişkisi, boşanma kararını etkileyen sosyal faktörler, boşanma algısını etkileyen toplumsal kodlar, boşanma sonrası uyum süreçleri ve boşanma sonrası annelik ve babalık rolleri gibi konular etrafında tartışıldı. Enstitü Sosyal Toplum Araştırmaları Koordinatörü Selçuk Aydın moderatörlüğünde gerçekleşen ikinci oturumda ise katılımcılar, kendi uzmanlık alanları çerçevesinde konuyu değerlendirerek politika önerilerini sundular.
Boşanmanın hukuki ve toplumsal boyutlarını ele alan katılımcılar, boşanma sürecinde nafaka, velayet gibi konularda toplumda yaygın olan yanlış inanışlara dikkat çekerek; gerçekler ile söylemler arasındaki farkların netleştirilmesine yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı. Bununla beraber, boşanmanın dünya genelinde ve Türkiye’deki nedenleri, hem istatistiksel veriler hem de saha deneyimi olan araştırmacıların ve sivil toplum çalışanlarının katkılarıyla ele alındı. Bu çerçevede, verilere yansımayan ancak boşanmış bireylerin büyük çoğunluğunda ortak şekilde gözlemlenen sorunlar ortaya konuldu. Boşanma sürecinin yalnızca eşleri değil, aynı zamanda eşlerin ailelerini ve çocukları da etkileyen çok katmanlı bir süreç olduğu vurgulandı. Ayrıca boşanma davalarında arabuluculuk sisteminin olumlu ve olumsuz yönleri katılımcılar tarafından tartışmaya açılırken, boşanma prosedürlerinde ne tür yasal ve yapısal düzenlemeler yapılabileceğine dair öneriler gündeme geldi.
Toplantı, katılımcıların konuya ilişkin sorun tespitlerinde bulunmaları ve çeşitli yasal düzenleme önerileri sunmalarıyla sona erdi. Boşanma verilerinin daha sağlıklı bir bağlamda değerlendirilebilmesi için, Türkiye’ye özgü “optimal boşanma oranı”nın belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılması; boşanma süreçlerinin daha sorunsuz yürütülebilmesi amacıyla bir boşanma rehberi hazırlanması; hukuki sürecin yıpratıcı olmaması adına sürecin hızlandırılması ve hukuki süreç öncesinde toplum sağlığı merkezleri, aile danışmanları, psikologlar gibi destek mekanizmalarına yönlendirme yapılması öneriler arasında yer aldı.