Enstitü Sosyal, Kent Çalışmaları Toplantıları’nın üçüncüsü olan Kent ve Bellek konulu yuvarlak masa toplantısını 10 Ekim’de gerçekleştirdi. Toplantıya akademi, yerel yönetim, vakıf ve kamu kuruluşlarından uzmanlar katıldı. Toplantıda; kentsel bellek ve toplumsal hafıza arasındaki fark, kültürel mirasın korunması, kent planlamaları, mekânın sürdürülebilirliği, Türkiye’de toplumsal hafızanın önemi, inovasyon ve belleğin korunması arasındaki ilişki gibi başlıklar tartışıldı.
Toplantı, katılımcıların “Bir insan, bir kentin hafızasına neden ihtiyaç duyar?” sorusunu tartışması ile başladı. Bu tartışmada, kent sakinlerinin farklı yaş gruplarına göre mekân tercihlerinin nasıl değiştiği üzerinde duruldu. Özellikle gençlerin konforlu ve modern dizaynlı mekânlara daha fazla ilgi gösterdiği, buna karşın bazı yaş gruplarının ise eski, ancak kültürel dokusu korunmuş mekânları tercih ettiği belirtildi. Bu tercihlerin jenerasyonlar arasında nasıl farklılık gösterdiği ele alındı. Bu değerlendirme üzerine, “Kentsel belleği nerede ve nasıl konumlandırmalıyız?” sorusu üzerinde duruldu ve bu sorunun kent planlaması ve mimari açıdan kritik olduğu vurgulandı.
Toplantıda, kent belleğinin fazla muhafazakâr bir yaklaşımla ele alınmasının, kentlerin inovasyona kapalı kalmasına yol açabileceği endişesi dile getirildi. Kentlerin sadece geçmişi korumakla kalmayıp, aynı zamanda yenilikçi çözümlerle gelişmesi gerektiği savunuldu. Özellikle, yakın geçmişte yaşanan depremlerin ardından yeniden inşa edilen kentlerin, eski belleğin izlerini mi taşıyacağı yoksa yeni bir bellek mi oluşturacağı sorusu ele alındı. Bu tartışma, kentsel dönüşüm süreçlerinde bellek oluşturma ve koruma dengesinin nasıl sağlanacağına odaklandı.
Son olarak, toplantıda çarpık kentleşme nedeniyle yok olan tarihî yapıların geri getirilmesi ve bu yapıların yeniden canlandırılması gerektiği vurgulandı. Kentlerin fiziksel yapısının yanı sıra toplumsal dokusunun da önemli olduğu vurgulanarak, bu iki yapının bir arada değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Katılımcılar, kentsel belleğin korunmasının ve bu belleğin kent yaşamına entegre edilmesinin, hem geçmişi anımsatan hem de yenilikçi unsurlar barındıran bir şehir kimliği oluşturmak için önemli olduğu konusunda fikir birliğine vardılar. Sonuç olarak ise kentsel düzenlemeler için sivil toplum ve inisiyatiflerin geliştirilmesi, disiplinler arası yaklaşımların gerekliliği, kurumlararası iş birliklerinin arttırılması, mevzuatın düzenlenmesi, toplumsal ve kültürel odaklı yaklaşımların benimsenmesi gibi önerilerde bulunuldu.
Enstitü Sosyal, konunun uzmanları ile birlikte kente ilişkin spesifik başlıklarla bir araya geleceği Kent Çalışmaları Toplantıları serisine devam edecek.