14-15 Kasım’da Enstitü Sosyal, Academia Via Serica, Gyeongsangbuk Belediyesi, Keimyung Üniversitesi ve IRCICA iş birliğiyle Kore ve İslam Dünyası: İpek Yolu’nda Kültürler Arası Karşılaşmalar Konferansı düzenlendi. Enstitü Sosyalde gerçekleşen konferans Kore yarımadası, Türkiye ve İslam dünyası arasındaki tarihî ve kültürel etkileşimleri incelemek üzere akademisyenleri, araştırmacıları ve alana ilgi duyanları bir araya getirdi. Programın açılış konuşmaları IRCICA Direktörü Mahmud Erol Kılıç, Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü İpek Coşkun Armağan ve Keimyung Üniversitesi Academia Via Serica Direktör Yardımcısı Jungmin Ha tarafından yapıldı.

İpek Yolu’ndan bugüne

Açılış konuşmasında Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü İpek Coşkun Armağan, Kore’nin özellikle İpek Yolu’nun önemini koruduğu 16. yüzyıla kadar, İslam dünyası ile olan ilişkisinin, bölgeler arasındaki karşılıklı kültür, bilgi ve ticaret alışverişi hakkında bize çok değerli bilgiler sunduğunu ifade etti. Türkiye’nin son yıllarda Asya ülkeleri ile olan ilişkilerini yeniden canlandırmak için bölge ülkeleriyle siyasi, kültürel ve ekonomik ortaklıklarını güçlendirme konusunda güçlü bir irade sergilediğini belirten Armağan, konferansın Türkiye’de Asya çalışmalarına artan ilginin de bir göstergesi olduğuna dikkat çekti.

IRCICA Direktörü Mahmud Erol Kılıç, “İpek Yolu’nun birbirine bağladığı toplulukların sanat, bilim ve medeniyet alanlarında bilgi birikimlerini paylaşırken hem iyi hem de zor zamanlarda iş birliği yapmanın farklı yollarını bulmuşlardır.” dedi ve “Bu nedenle, akademik ve bilimsel etkinliklerin Avrasya’da yüzyıllar boyunca süren sosyal etkileşimden kaynaklanan ortak mirasın derinliğini ortaya çıkaracağına inanıyoruz.” diyerek konferansın önemini vurguladı.  

Keimyung Üniversitesi Academia Via Serica Direktör Yardımcısı Jungmin Ha da, eşi benzeri görülmemiş bir bağlantısallıkla karakterize edilen günümüz dünyasını anlamak için İpek Yolu merkezli kültürel ve akademik çalışmaların “barış ve iş birliğinin tesisi için zamansız dersler sunduğunu” ifade etti.

Açılış konuşmalarının ardından üç kurum arasında akademik iş birliği protokolü imzalandı. Üç kurum arasında yapılan mutabataka göre, karşılıklı iş birliği içinde ortak araştırmalar yürütülmesi ve akademik konferanslar, seminerler ve sempozyumlar gibi ortak akademik aktivitelerin düzenlenmesi öngörülüyor. 

Programın ilk günü “İpek Yolu Üzerinde Tarihî Karşılaşmalar”, “Eğitim, Dijitalleşme ve İnovasyon”, “Felsefi ve Kültürel Karşılaşmalar” ve “İpek Yolu Üzerinde Kültür ve Gelişme” başlıklı oturumlarla devam etti. 

Küresel fenomenlerde Türkiye - Kore

“İpek Yolu Üzerinde Tarihî Karşılaşmalar” başlıklı oturumda, İpek Yolu olarak nitelendirilen kara ve deniz ticaret ağları boyunca gerçekleşmiş etkileşimler kültürel, dini mimari, diplomatik ve ticari ilişkiler boyutlarıyla ele alındı. Bu ilişkilerde Mekke, Mısır ve Doğu Roma topraklarından Çin’e giden diplomatik misyonların rolü değerlendirildi. Kore’deki Müslüman Türk-Tatar diasporasının oluşumu incelendi. “Eğitim, Dijitalleşme ve İnovasyon” başlıklı ikinci oturumda yükseköğretim sistemlerinin evrimi ve uluslararası burs programları bağlamında Çin, Türkiye ve Kore’nin sosyoekonomik kalkınma stratejileri ve eğitim politikaları ilişkisi analiz edildi. Oturumda ayrıca, 20. yüzyılın başlarında  Türkiye ve İslam dünyasında yaşanan iç karışıklıkların Kore medyasında nasıl ele alındığı incelendi. Üçüncü ve dördüncü oturumlarda ise İpek Yolu güzergahı üzerindeki etkileşimler dinî ikonografi ve el yazması çalışmalarından göç ve ekonomik ilişkilere kadar çeşitli perspektiflerle tartışıldı.

Konferans ikinci gününde Türkiye’nin 2019 yılında başlattığı “Yeniden Asya Girişimi”nin diplomatik öncelikleri, Kuşak ve Yol Girişiminin oluşturduğu yeni küresel ağlar ve Türkiye ve Güney Kore’de modern demokratik konsolidasyon süreçleri gibi konuların incelendiği sunumlarla devam etti. 

Kültürel antropoloji, tarih, ekonomi ve uluslararası ilişkiler gibi farklı disiplinlerden akademisyenleri ve ilgilileri bir araya getiren konferans ile, İpek Yolu’nun salt değerli malların değişiminin yapıldığı bir ticaret rotası olmasının ötesinde fikirlerin, dinlerin, teknolojilerin ve kültürlerin aktarıldığı bir iletişim hattı olduğuna dikkat çekildi.