Enstitü Sosyalde 2023-2024 Eğitim Yılı Değerlendirme Çalıştayı, her kademeden öğretmenlerin, akademisyenlerin ve okul yöneticilerinin geniş katılımıyla gerçekleşti. İki oturumdan oluşan çalıştayın ilk oturumunda, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne Yönelik Değerlendirmeler” başlığı ele alındı. Müfredatın mevcut politikalarla uyumu, uygulama süreçleri ve öğretmenlerin program okuryazarlığı tartışıldı. İkinci oturumda ise, “Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Millî Eğitim Akademisi” başlığı altında öğretmenlerin kariyer gelişimi, yeni terfi sistemi ve mesleki eğitim süreçleri değerlendirildi.
Çalıştayın birinci oturumu, Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü İpek Coşkun Armağan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Armağan, çalıştayın temel amacının eğitim yılını mevcut politikalar çerçevesinde değerlendirmek ve yeni eğitim yılına yönelik öneriler geliştirmek olduğunu vurguladı. Ayrıca, 2024 yılının, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve Öğretmenlik Meslek Kanunu gibi önemli değişikliklerle eğitim politikaları açısından kritik bir yıl olduğuna dikkat çekti.
Bu oturumda, ilkokul, ortaokul ve lise düzeylerinde müfredat uygulamalarının verimliliği, öğretmenlerin program okuryazarlığı konuları ele alındı. İlkokul kademesinde ölçme ve değerlendirme süreçlerinin kaldırılmasına ilişkin değerlendirmeler öne çıktı. İlkokul öğretmenleri, sınavların kaldırılmasının doğru bir adım olduğunu belirtirken, süreç değerlendirmesi yapma noktasında karşılaştıkları zorluklara dikkat çekti. Bu kapsamda, öğretmenlere süreç değerlendirme yöntemleri konusunda eğitim verilmesi gerektiği ifade edildi.
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan ders kitaplarının, uygulanan sınavlara kaynaklık etme düzeyi ve öngörülen müfredata uygunluğu ele alındı. Katılımcılar, sınıf mevcutlarının eğitim politikalarını şekillendirmede kritik bir faktör olduğuna dikkat çekerek daha gerçekçi süreçler ve hedefler belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
Ortaokul kademelerinde değişen müfredat ile ortaokul sürecinin sonunda uygulanan LGS sınavı arasındaki çelişkiler, okul yöneticileri tarafından dile getirildi. Katılımcılar, sınav sistemlerinde değişiklik yapılmadığı sürece, ortaokul ve lise düzeyindeki eğitimlerin sınav odaklı olmaya devam edeceği görüşünü paylaştı. Müfredat değişikliklerinin, öğrencilerin bu süreçte yaşadığı belirsizlikleri artırdığına dikkat çeken eğitimciler, yalnızca sınavlara yönelik bir çalışma anlayışının ön plana çıktığını ifade etti.
Müfredat geçişlerinin daha anlaşılır ve benimsenebilir hâle getirilmesi için dikkatli bir planlama yapılması gerektiği vurgulanırken yeni müfredat konusunda öğretmenlerin yeterince eğitim almamasının eğitim sürecini olumsuz etkilediği ve aksamalara neden olduğu belirtildi.
Lise kademelerinde, tıpkı ortaokullarda olduğu gibi, öğretmenlerin müfredata dair kapsamlı bir eğitim sürecinden geçmesinin önemine dikkat çekildi. Özellikle matematik dersinde işlem becerilerinden ziyade muhakeme yeteneklerini geliştirmeye yönelik yapılan yeni düzenlemelerin katılımcılar tarafından olumlu karşılandığı ifade edildi. Bununla birlikte, konu sıralamaları açısından yeni düzenlemelerin gerekliliği tartışıldı. Eğitimciler, müfredatta bazı konular arasında kopuklukların olduğunu belirterek, bu durumun öğrencilerin konu bütünlüğünü kavramasını zorlaştırdığını dile getirdi.
Çalıştayın ikinci oturumu 18 Ekim’de yasalaşan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, değerlendirilmesi ile başladı. Kanunla birlikte öğretmenlerin kariyer basamaklarında sınav kaldırılarak kıdeme dayalı terfi sistemi getirilmişti. Ayrıca, öğretmenlerin şiddetten korunmasına yönelik önlemler artırılmıştı. Katılımcılar, yapılan bu değişikliklerde cezai düzenlemelere daha fazla yer verildiğini, ancak öğretmenlerin ödüllendirilmesine yönelik içeriklerin yetersiz kaldığını vurguladılar.
Çalıştayda Milli Eğitim Akademisinin kurulması da tartışıldı. Uzmanlar, bu akademinin eğitim fakültelerinin yerini alıp almayacağı konusundaki belirsizliklere dikkat çekti ve uygulamadaki eksikliklerin mevcut eğitim sorunlarını çözmek için yetersiz kalabileceğini ifade etti.
Eğitim fakültelerinin öğretmenlik mesleğinin ihtiyaçlarını karşılamadaki rolü, ele alınan diğer konular arasındaydı. Fakültelerdeki içeriklerin güncellenmesi ve staj süreçlerinin daha etkili hâle getirilmesi gerektiği vurgulandı. Milli Eğitim Akademisinin ise öğretmenlerin mesleki gelişiminde önemli bir katkı sunabileceği, ancak bu potansiyelin hayata geçirilebilmesi için uygulamada daha fazla adım atılması gerektiği ifade edildi.
Çalıştayda, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve Öğretmenlik Meslek Kanunu’na dair önemli değerlendirmeler yapıldı. Çalıştay sonunda eğitim politikalarının geliştirilmesinde yol gösterici olması amacıyla mevcut politikaların etkilerine ilişkin bir rapor hazırlanarak ilgili kurumlara somut öneriler sunulması planlanıyor.