“Dijital Oyunların İçerik Düzenlenmesi ve Denetlenmesi”
Yuvarlak Masa Toplantısı Tamamlandı
Enstitü Sosyal, Türkiye’de son günlerde sıklıkla gündeme gelen, dijital oyunların içerik düzenlemesi konusundaki mevcut durumu değerlendirmek ve somut politika önerileri geliştirmek amacıyla 14 Ağustos’ta yuvarlak masa toplantısı düzenledi. Toplantıya eğitim teknolojileri uzmanları, oyun geliştirme uzmanları, sosyologlar, klinik psikologlar ve iletişim uzmanları katıldı.
Toplantının ilk oturumunda, yaş gruplarına göre dijital oyun içerikleri ve bağımlılık yaratabilecek unsurlar tartışılarak mevcut durum ele alındı. İkinci oturumda ise politika önerileri ve çözüm stratejileri kapsamında, oyun geliştiriciler için rehber ilkeler, etkili politikaların stratejileri ve ailelerin dijital oyunlar konusunda bilinçlendirilmesi için alınması gereken önlemler değerlendirildi.
Katılımcılar, dijital oyun içerik düzenlemelerine ilişkin dünya genelindeki uygulamaları masaya yatırdı. Asya ülkelerinin daha sert ve sınırlandırıcı düzenlemeler uyguladığı, ABD’nin ise daha esnek kurallar benimsediği belirtilirken Avrupa ülkelerinde PEGI sistemiyle oyunların yaşa ve içeriğe göre sınıflandırılarak tüketicilere rehberlik edildiği vurgulandı. ABD’de kullanılan ESRB sisteminin ise oyunları şiddet ve cinsellik gibi unsurlara göre değerlendirerek tüketicileri bilinçlendirmeyi hedeflediği belirtildi. Katılımcılar, bu tür derecelendirme sistemlerinin toplumda kabul görmesi durumunda, çocukların ve ebeveynlerin oyun seçimlerinde daha bilinçli kararlar almasının mümkün olacağını ifade etti.
Toplantıda, dijital oyunların içerik düzenlemesinde ülkelerin kültürel arka planlarına göre farklı yaklaşımlar geliştirdikleri, bu nedenle gelişimsel ve evrensel kriterlerin yanı sıra yerel kültürel ögelerin de dikkate alınması gerektiği belirtildi. Ayrıca, dijital oyunların sadece içerik açısından değil, oynandığı cihazlar ve geçirilen süre açısından da düzenlemeye tabi tutulması gerektiği vurgulandı.
Katılımcılar, dijital oyunların çocuklar üzerindeki etkilerini tartıştı ve özellikle erken yaşta ekran maruziyetinin otizm benzeri belirtilere ve beynin ödül mekanizmasında aksaklıklara yol açabileceğini belirtti. Araştırmalara göre 0-2 yaş grubundaki çocukların ekranla temas etmemesi, 3-5 yaş aralığında ise ekran süresinin günlük 15 dakikayı geçmemesi gerektiği ifade edildi.
Toplantıda ayrıca, dijital oyunların çocukların problem çözme, iş birliği yapma ve yaratıcı düşünme yeteneklerine katkıda bulunabileceği de vurgulandı. Dijital oyunların, kitaplar ya da müzik gibi bir içerik türü olduğuna ve etkisinin içeriğine göre değiştiğine, bu nedenle yaşa ve gelişim düzeyine uygun oyun içeriklerinin oluşturulmasının ve düzenli olarak denetlenmesinin önemine dikkat çekildi.
Dijital oyun geliştirme süreçlerindeki önemli bir sorunun oyun geliştiriciler ve pedagoglar/eğitimciler arasındaki kopukluktan kaynaklandığına işaret edildi. Oyun geliştiricilerin eğitim programlarında çocuk gelişimine dair herhangi bir ders almadıkları, keza bu konuda çalışmak isteyen eğitimcilerin de yeterli yazılım/oyun geliştirme bilgisine sahip olmadığı vurgulandı. Bu noktada ilgili gruplar arasında köprüler kurulmasının gerekliliğine ve şirketlerin çalışma ekiplerinde psikolog/pedagog/eğitimci bulundurmalarına duyulan ihtiyaca işaret edildi.
Toplantıda, dijital oyunların içerik düzenlemesi ve değerlendirilmesi konusunda kapsamlı bir mekanizma oluşturulmasının gerekliliği vurgulandı. Katılımcılar, çocukların dijital oyunlar yoluyla maruz kaldığı risklerin minimize edilmesi için çok yönlü politikaların geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Oyun geliştiriciler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve yasa yapıcıların iş birliği içinde çalışarak, oyunların eğitsel değerini artıracak adımlar atmalarının önemi belirtildi.
Bu çerçevede, oyun geliştirme standartlarının belirlenmesinde pedagoglar, psikologlar ve eğitimcilerin sürece dâhil edilmesi önerildi. Ayrıca, oyunlara eklenen şans kutuları ve benzeri rastgelelik içeren özelliklerin, çocuklarda kumar bağımlılığına yol açabilecek etkilerinin azaltılması gerektiği ifade edildi. Oyunlarda yer alan uygulama içi satın alma ve reklamların da dikkatle düzenlenmesi ve denetlenmesi gerektiği vurgulandı.
Üniversitelerin dijital oyun tasarımı ile ilgili bölümlerine çocuk gelişimine dair derslerin eklenmesi önerilirken kamu kuruluşlarının ise dijital oyunların içeriklerini denetleyen mekanizmalar kurmasının önemine değinildi. Bu denetimlerin, kültürel dinamiklerle uyumlu bir şekilde yürütülmesi gerektiği, aksi takdirde yerel bağlamların göz ardı edilebileceği uyarısı yapıldı. Ayrıca, çocukların oynayabileceği nitelikli eğitsel oyunların geliştirilmesi ve bu oyunların kamu platformlarında erişilebilir olması gerektiği belirtildi.
Sivil toplum kuruluşlarının da dijital oyunların içerik editörlüğü ve denetleme süreçlerine aktif olarak katılması gerektiği dile getirildi. Halkın bilinçlendirilmesi ve nitelikli oyunlara yönelik talebin artırılması için çalışmalar yapılması gerektiği ifade edildi. Ebeveynlerin ise, çocukların dijital oyunlara yönelik tercihleri konusunda daha bilinçli olmaları, oyun içi satın almalar ve reklamların potansiyel zararları hakkında bilgilendirilmeleri gerektiği vurgulandı.
Son olarak, çocukların dijital oyun seçimi ve oynama süreleri konusunda bilinçlendirilmesi gerektiği, bu bağlamda yaş gruplarına uygun rehberlerin hazırlanmasının önemli olduğu belirtildi.
Toplantının ardından, Enstitü Sosyalin dijital oyunların içerik düzenlemesi ve değerlendirilmesi konusundaki çalışmalarına devam edeceği ve toplantıda ele alınan görüş ve önerileri içeren kapsamlı bir raporun yakında yayımlanacağı açıklandı. Raporun, dijital oyunlarda çocuk gelişimine zararlı unsurların azaltılması ve oyunların eğitici yönünün güçlendirilmesi için atılacak somut adımlara rehberlik etmesi hedefleniyor.