Dünyadan Yansımalar

Salman Sayyid ile “Gazze Sonrası Dekolonizasyon”: Bilginin Kolonyal Kodlarını Sorgulamak

Enstitü Sosyalin Dünyadan Yansımalar serisinin son konuğu University of Leeds’ten, İslamofobi ve ırkçılık ilişkisi, dekolonyal düşünce, postyapısalcı siyaset düşüncesi ve tarihi ve ilişkisel sosyoloji gibi interdisipliner konularda çalışmaları bulunan, siyaset teorisyeni Salman Sayyid oldu. Sayyid “Gazze sonrası Dekolonizasyon” başlıklı konuşması ile kolonyal bilginin sosyal bilimler üzerindeki etkisini derinlemesine ele alırken, Gazze’de yaşananların yalnızca politik değil, epistemolojik bir kırılmaya da işaret ettiğini vurguladı. 

 

Modern Disiplinlerin Kolonyal Yüzü

Sayyid, sosyal bilimlerin özellikle sosyoloji ve antropolojinin Batı merkezli düşüncenin taşıyıcısı olarak nasıl yapılandığını hatırlatarak başladı. Sosyolojinin Avrupa modernitesini evrenselleştirme çabasına karşın, antropolojinin ilkel öteki’yi tanımlama misyonuyla pozitivizm ve yöntemsel milliyetçiliği pekiştirdiğini belirtti ve ekledi: “Antropoloji ve sosyoloji disiplinlerine bakarsanız, aslında iki ayrı alana ihtiyaç olmadığını görürsünüz. İki disiplinin ayrılmasının nedeni, imparatorluk ile Avrupa’yı birbirinden ayrı tutmaktır: Antropoloji, Avrupa dışında bulunan “modern-olmayan/ilkel” toplulukları inceler; sosyoloji ise Avrupa’daki modern toplumu. Dolayısıyla miras aldığımız disiplinlerin tarihi tarafsız değildir; Avrupa’nın kolonyal-ırkçı girişimleriyle yakından bağlantılıdır.”.  Bu bağlamda Sayyid’e göre dekolonizasyon yalnızca siyasi egemenliğin sona ermesi değil, aynı zamanda içselleştirilmiş entelektüel şemaların da sorgulanması anlamına geliyor. Birey, ulus ve modern zaman kavramları etrafında şekillenen mevcut düşünce kalıpları, bizi dünyayı anlamaktan çok, onu daraltmaya ve kontrol etmeye yönlendiriyor.

Epistemik Direnişin İmkânı: Gazze

Sayyid’e göre Gazze, kolonyal-ırkçı işleyişin en çıplak hâliyle ortaya çıktığı bir coğrafya olmanın ötesinde, bilginin nasıl üretildiği ve meşrulaştırıldığını sorgulamak açısından da merkezî bir önem teşkil ediyor. Sayyid, Batılı üniversitelerin dekolonizasyonu bir söylem olarak sahiplenip, Filistin’de yaşananlara karşı sessiz kalması, bu çelişkinin en belirgin örneklerinden biri olarak ortaya koydu ve “Bu üç aşamalı döngü — ilk kitlesel dekolonizasyon talebi, ardından üniversitelerin “hepimizi kapsayacak” küresel vizyon söylemi, en sonunda Gazze’deki tutum — bize şunu gösteriyor: Dekolonizasyon gerekli ama kolonyalistlerden dekolonizasyon beklenemez. Bu görev, doğrudan ya da dolaylı sömürge deneyimi yaşamış olanlara düşer.” dedi.

Gazze Sonrası Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek

Salman Sayyid’in çağrısı açık: Eğer sosyal bilimler gerçekten özgürleşmek istiyorsa, kendi doğuş koşullarını, epistemolojik kabullerini ve ahlaki pozisyonlarını yeniden sorgulamalıdır. Gazze, bu sorgulama için yalnızca bir olay değil, bir eşik, bir aynadır. Bu bağlamda, Gazze sonrası dönemde sosyal bilimleri dekolonize etmek, yalnızca yeni bilgi üretmek değil; mevcut bilgi rejimlerinin adaletsizliğini ifşa etmek ve yeni düşünce yolları inşa etmek anlamına gelir.

 

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.