Enstitü Sosyal, 16 Ocak’ta “Dünyadan Yansımalar” serisinin “Gelecek Nüfus Dinamikleri ve Küresel Öngörüler" başlıklı son söyleşisinde, alanının önde gelen isimlerinden nüfus bilimci Anne Goujon’u ağırladı. Çevrim içi olarak düzenlenen söyleşi, Anne Goujon’un demografik çalışmalarda nüfus yapısındaki yaş grupları bazında değişimlerin aile yapıları, toplumsal sistemler ve ekonomik kalkınma bağlamında nasıl ele alındığını değerlendirmesiyle başladı.
Anne Goujon, bireylerin öğrenme kapasitelerinin ve çevreleriyle kurdukları ilişkilerin nasıl dönüştüğünü inceledi. Bu kapsamda, geleceğe yönelik demografik öngörüler sunarak toplumsal gelişimin, bireysel yetkinliklerin ve çevresel uyumun küresel ve yerel politika oluşturma çabalarındaki önemine dikkat çekti.
Goujon, nüfus bilimcilerin çoğunlukla öngördüklerinin aksine, kadınların eğitim seviyesinin ve iş gücüne katılımlarının artmasının doğum oranlarında doğrudan düşüş ile sonuçlanmadığını açıkladı. Özellikle Türkiye’de eğitimli kadınların iş gücüne katılımıyla birlikte doğum oranlarındaki yükselişin dikkat çekici olduğunu vurguladı. Goujon, esnek çalışma imkânlarının, çocuk sahibi olmak isteyen kadınların çalışma hayatlarının sürdürülebilirliği açısından önemine dikkat çekti.
Goujon, ayrıca küresel nüfus artışının dünyanın her yerinde aynı oranda görülmediğini vurguladı ve bu durumun, özellikle doğum oranlarının düştüğü gelişmiş ülkelerde nüfusun yaşlanması ve iş gücü yapısının değişimi gibi dramatik etkiler yarattığını ifade etti. Goujon’a göre, Avrupa Birliği’nde iş gücü nüfusunun 2100 yılına kadar 47 milyon kişi azalması beklenirken, Türkiye de mevcut demografik trendler devam ettiği takdirde nüfusun azalması ve yaşlanması ile karşı karşıya kalacak.
Goujon’un üzerinde durduğu bir başka konu ise 1950’lerden bu yana Türkiye’de eğitim seviyesinin yükselmesinin nüfus projeksiyonlarına olan yansımaları oldu. Goujon, eğitim seviyesinin artmasının ekonomik büyümeyi doğrudan desteklediğini, ölüm oranlarını azalttığını ve sağlıklı bir yaşam tarzını teşvik ettiğini ifade etti.