Enstitü Sosyal, 5 Aralık’ta Dünyadan Yansımalar serisi kapsamında düzenlediği “Eğitimde ve Söylemde ‘Ortak Bilgi’nin Önemi” başlıklı söyleşide ünlü eğitim bilimci Prof. E. D. Hirsch’i ağırladı. Çevrim içi gerçekleştirilen etkinlikte Hirsch, dil anlama süreçlerinde ortak bilginin (shared knowledge) hayati rolünü, eğitimde eşitlikçi yaklaşımların önemini ve yapay zekânın dildeki sınırlamalarını ele aldı. Ayrıca, eğitim sisteminde güçlü bir çekirdek müfredatın toplumun geleceği üzerindeki etkilerine dair değerlendirmelerde bulundu.
Dilin inceliklerini anlamlandırma ve okuryazarlık, sadece bireysel başarı için değil, toplumsal uyum ve kültürel zenginlik için de hayati önem taşıyor. E.D. Hirsch, dilin doğru anlaşılmasının ve kullanılmasının, yazar ve okuyucu arasındaki paylaşılan bilgiye dayandığını savunuyor. Bununla birlikte okul müfredatlarının dilin bu kritik boyutunun göz ardı edildiğini öne sürüyor.
Hirsch’in önerdiği zengin ve paylaşılmış bir müfredat, öğrencilere tarih, bilim, sanat ve yurttaşlık gibi temel konuları kapsayan ortak bir bilgi tabanı sunmayı hedefliyor. Bu müfredatın farklı geçmişlerden gelen çocukları eşit fırsatlarla buluşturarak, bireysel kimliklere saygı duyarken toplumsal birliği desteklemesi öngörülüyor. Hirsch’e göre K-8 sınıflarını kapsayan bu çekirdek müfredatın oluşturulmasında yalnızca akademik başarının artırılması değil, modern dünyada daha bilinçli ve katılımcı bireyler yetiştirilmesinin sağlanması hedefi de öncelikli olmalı. Tarih, coğrafya, bilim, yurttaşlık bilgisi ve diğer temel bilgiler, teknik teferruatlara boğulmadan güçlü bir içerik ile öğrencilere aktarılmalı.
Peki, “ortak bilgi”eğitimde neden bu kadar önemli? Çünkü Hirsch’e göre bilgi sürekliliği olmadan anlamlı öğrenme gerçekleşemez. Dezavantajlı bölgelerden gelen çocuklar, güçlü bir müfredat ve etkili öğretmenlerle desteklendiklerinde, avantajlı bölgelerdeki akranlarıyla eşit bir seviyeye ulaşabilir. Dolayısıyla Hirsch eğitimdeki eşitsizlikleri azaltmanın anahtarının, herkes için ortak bir bilgi altyapısı oluşturmaktan geçtiğini söylüyor.
Bu bağlamda, yapay zekânın dil anlama konusundaki yetersizliği bize önemli dersler veriyor. Yapay zekâ, herhangi bir dilde ifadeleri yüzeysel olarak anlayabiliyor; ancak derin anlamları, bağlamı ve duygusal etkileri kavrayamıyor. Çünkü “empati” ve “ortak niyetlilik” dediğimiz insana özgü özelliklerden yoksun. İnsanlar, bu yetenekleri sayesinde birbirini anlıyor ve güçlü iletişim kuruyor.
Hirsch, söyleşisinde sadece eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini değil, aynı zamanda empati, bağlam ve ortak bilgi paylaşımının dil ve iletişimde ne kadar önemli olduğuna işaret etti. Hirsch’e göre, ortak bilgi temelli bir eğitim, yalnızca bireylerin akademik başarısını değil, aynı zamanda toplumsal bağlarını güçlendirecek bir zemin yaratabilir.