Çocuk Yetiştirmede Cinsiyet Rolleri: Babaların Rolü Ne Kadar Önemli?
Enstitü Sosyal, 17 Mart’ta Dünyadan Yansımalar serisinin son etkinliğinde, çocuk gelişimi ve aile dinamikleri merkezli kamu politikaları araştırmaları ile tanınan Prof. Jennifer Lansford’u ağırladı. Çevrim içi gerçekleşen “Çocuk Gelişiminde Cinsiyetin Rolünü Anlamak: Babalar ve Oğullar” başlıklı söyleşi, Lansford’un ebeveynliğin farklı kültürel bağlamlardaki değişkenliğini ve cinsiyet rollerinin çocuk gelişimindeki etkilerini ele almasıyla başladı. Lansford, ebeveynlik yaklaşımlarının toplumsal normlar ve kültürel yapıdan nasıl etkilendiğine dair saha araştırmalarına dayanan çeşitli bulguları katılımcılarla paylaştı.
Lansford özellikle babalık ve erkek çocukluk kavramlarına odaklanarak, aile yaşamında ve çocuk gelişiminde cinsiyetin rolünün önemini ele aldı. Çocuk yetiştirme sürecinde ebeveynlerin tutumlarını analiz etmek amacıyla Ebeveyn Modernite Envanteri olarak adlandırdıkları bir değerlendirme ölçeğini kullandıklarını belirtti. Bu envanterden elde edilen sonuçlara göre, anneler babalara kıyasla daha modern tutumlar sergilerken, babalar daha otoriter tutumlar benimsiyor. Otoriter tutumlar arasında çocuğun itaatkâr olması beklentisi ve çocuğun karar alma özgürlüğünün sınırlandırılması gibi unsurlar yer alıyor. Lansford’a göre, bu tutum farklılıkları, ebeveynlerin toplumsal cinsiyet rollerine dair sahip oldukları inançlardan ve kültürel normlardan etkileniyor.
Lansford, disiplin yöntemleri açısından da cinsiyet farklılıklarına dikkat çekerek, kız ve erkek çocuklara uygulanan disiplin yöntemlerinde bazı farklılıklar gözlemlediklerini belirtti. Ebeveynlerin kız çocuklarına şiddet içermeyen disiplin yöntemlerini uyguladıklarını, erkek çocuklara ise cezalandırma, psikolojik baskı ve fiziksel şiddet gibi yöntemleri biraz daha fazla uyguladıklarını ifade etti. Lansford, erkek çocukların daha fazla cezalandırılmasının, ataerkil toplumsal yapının erkek çocuklara erken yaşlardan itibaren güç, otorite ve dayanıklılık kazandırma eğiliminden kaynaklanabileceğini vurguladı.
Lansford, ebeveynlik çalışmalarında ve eğitim programlarında genellikle annelere odaklanıldığını ve babaların çoğu zaman yardımcı rollerle sınırlandırıldığını belirtti. Oysa UNICEF tarafından geliştirilen ebeveynlik eğitimi standartlarının, babaların da anneler kadar aktif olarak çocuk bakımına dâhil edilmesini teşvik ettiğini vurguladı. Lansford, babaların çocuk gelişiminde daha aktif roller üstlenmelerinin çocukların bilişsel ve duygusal gelişimi açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Özellikle babaların çocuklarıyla kurdukları olumlu ve destekleyici ilişkilerin, çocukların öz güvenini, sosyal becerilerini ve akademik başarılarını artırabileceğini belirtti.
Söyleşide ayrıca, farklı kültürel bağlamlarda ebeveynlik anlayışları ve babalık rollerine dair yapılan araştırmalardan bulgular paylaşıldı. Lansford, bazı toplumlarda babaların çocuklarına daha fazla zaman ayırarak onların gelişim süreçlerine doğrudan katkıda bulunurken, bazı toplumlarda ise babalığın daha mesafeli ve otoriteye dayalı bir kavram olarak şekillendiğini belirtti. Bu farklılıkların, ebeveynlerin çocuk yetiştirme pratiklerini ve çocukların duygusal gelişimlerini nasıl etkilediği üzerine yapılan araştırmaların önemine vurgu yaptı.
Lansford’a göre, ebeveynlerin çocuk gelişimi üzerindeki etkisini daha iyi anlamak ve eğitim süreçlerinde babaların rolünü artırmak adına daha kapsayıcı araştırmaların ve eğitim programlarının geliştirilmesi gerekiyor. Lansford, ailelerin çocuk yetiştirme konusundaki tutumlarını yeniden değerlendirmelerinin ve babaların çocuk bakımına daha aktif katılım sağlamalarının, daha sağlıklı bireylerin yetişmesine katkıda bulunacağını söyleyerek söyleşiyi tamamladı.