Babaların Değişen Rolleri Üzerine Uluslararası Bir Bakış: Küresel Ebeveynlik Deneyimleri Paneli
Enstitü Sosyalin “Dünyadan Yansımalar” serisi, aile yapılarındaki dönüşümleri uluslararası perspektiften tartışmaya açan bir panelle devam etti. Çevrim içi gerçekleşen “Babaların Değişen Rolleri: Uluslararası Ebeveynlik Deneyimleri” başlıklı panele, Doha International Family Institute’ten (Katar) Dr. Hala Al-Ahmadi, Macaristan Maria Kopp Institute for Demography and Families’ten (Macaristan) JD. Árpád József Mészáros ve Türkiye’den Enstitü Sosyal uzman araştırmacısı Prof. Dr. Hatice Ferhan Odabaşı katıldı.
Panelde, kültürel normlar, aile politikaları ve dijitalleşmenin babalık üzerindeki etkileri çok katmanlı biçimde ele alındı. Her konuşmacı kendi ülkesinden ve araştırmalarından örneklerle, babalığın değişen doğasını tartıştı.
Gelenekten Modern Ebeveynliğe: Babalığın Kültürel Kodları
Dr. Hala Al-Ahmadi, Arap dünyasında babaların tarihsel olarak koruyucu ve otoriter bir rol üstlendiğini, ancak bu rollerin bakım verme sorumluluğu ile nadiren birleştiğini vurguladı. Kültürel normlar, sınırlı babalık izni ve babalık için elverişli olmayan kurumsal yapılar nedeniyle, babaların çocuk gelişimine aktif katılımı hâlâ büyük ölçüde sınırlandırılıyor. Oysa araştırmalar, özellikle duygusal ve dolaylı katılımın, çocukların öz saygısı ve aile içi mutluluğu üzerinde son derece olumlu etkileri olduğunu gösteriyor. Al-Ahmadi’ye göre, pandemi süreci, esnek ve aile dostu politikaların önemini gözler önüne serdi.
Çifte Yük, Eşitsiz Paylaşım: Macaristan Örneği
JD. Árpád József Mészáros, Macaristan’daki aile yapılarında iki gelirli modelin norm hâline gelmesiyle annelerin hem ekonomik üretkenlik hem de çocuk bakımı üstlendiğini, buna karşılık babaların rollerinin sınırlı değişim gösterdiğini belirtti. Yapılan araştırmalar, ebeveynlerin eşit sorumluluklara sahip olması gerektiğini düşünse de, hâlâ çocuk bakımının büyük oranda kadınlar tarafından üstlendiğini gösteriyor. Katılımcıların %95’i ebeveynlik görevlerinin paylaşılması gerektiğini kabul ederken, babaların ev içi sorumluluklarına katılımı hâlâ sınırlı. JD. Mészáros’a göre bu dengesizliği gidermek için yalnızca bireysel tutumların değil, işveren politikalarının, devlet desteklerinin ve eğitim sisteminin de değişmesi gerekiyor. Aksi hâlde “aktif babalık” söylemi, yalnızca bir ideal olarak kalma riski taşıyor.
Türkiye’de Dijital Çağda Babaların Yalnızlığı
Prof. Dr. H. Ferhan Odabaşı ise Türkiye bağlamında babalığın dijital dönüşümle olan ilişkisini irdeledi. Türkiye’de babalık figürünün tarihsel olarak güçlü, kapsayıcı ve duygusal bağ kurabilen bir figür olarak kodlandığını, bu nedenle babaların destek istemek konusunda zorluk yaşadığını belirtti. Dijital araçlar konusunda çocukların daha yetkin hâle gelmesiyle birlikte, otoritenin babalardan annelere, hatta çocuklara geçtiği yeni bir yapı oluştuğunu ifade etti. Ancak babalık yalnızca otorite değil, aynı zamanda destek, öğrenme ve paylaşım gerektiren bir süreçtir. Türkiye’de şimdiye dek annelere odaklanan ebeveynlik destek programlarının, artık babaları da merkezine alacak şekilde yeniden düşünülmesi gerektiği vurgulandı.
Yeni Bir Aile Anlayışı Mümkün mü?
Panelde, konuşmacılar tarafından babalığın yalnızca ekonomik bir rol değil, aynı zamanda duygusal, pedagojik ve toplumsal bir sorumluluk olduğuna dikkat çekildi. Uluslararası örnekler, bakım emeğinin daha adil bölüşümü, anne ve baba eşitliğinin ailede başlaması ve dijital çağda babalığın yeniden tanımlanması gerektiğini gösteriyor.