AYŞE HİLAL AKIN

Farklılaştırmanın Farkı: Maarif Modeli ile IB Programı Arasında Bir Karşılaştırma

Her eğitim modeli kendi kalite belgesinde bireysel farklılıkları gözetmeyi vadeder. Ancak bu farklılaştırmanın nasıl kurgulanacağı esas olarak eğitimin niteliğini belirler. Peki, Maarif Modeli ile IB Programı bu konuda nasıl ayrışıyor?

Diploma Programı ile başlayarak 1968’den bu yana 150’den fazla ülkede binlerce okulda uygulanma alanı bulan Uluslararası Bakalorya Programının (IB) farklılaştırma uygulamalarından hareketle Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinde yer alan farklılaştırma uygulamalarının amaca uygunluğunu ciddiyetle ele almamız gerekir. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ortak metninde farklılaştırma bir “çatı kavram” olarak ifade edilir. Buna göre farklılaştırma, her öğrencinin eğitimden en üst düzeyde faydalanabilmesi için öğretim süreçlerinde bireyselleştirme ve esneklik sağlamayı amaçlayan bir yaklaşımdır. Prensipte IB Programında yer alan farklılaştırılmış öğretimle aynı amaca hizmet eden bu tanım, Maarif Modelinde en temelde kapsam bakımından farklılaşır: Zenginleştirme ve destekleme olarak farklılaştırma. Bu durum ise tüm sistemin yeniden kurgulandığı bir yol ayrımına iletecektir. Maarif Modeli, zenginleştirme ve destekleme başlıkları üzerinden iki temel alanda farklılaştırılmış öğretimi yapılandırmaya çalışsa da, bu yaklaşımın bazı açılardan gözden geçirilmesi gereken yönleri bulunduğu söylenebilir. Zenginleştirme ve desteklemeye dönük bu başlık ancak Maarif Modelinin iddiasını kapsayacak çatı kavram olarak “bireyselleştirilmiş öğretim” önerisi ile düzenlenebilir.

Bireyselleştirilmiş Öğretim vs. Farklılaştırma

Bireyselleştirilmiş öğretimin tarihi, öğrenmeye başlayan insanın varoluşu kadar eskidir. Öğrenme faaliyetinin başlamasıyla birlikte bireylerin farklı ilgi, yetenek ve ihtiyaçlarla öğrenme sürecine dâhil olması öğretim süreçlerinin kişiselleştirilmesini zorunlu kılmıştır. Geçmişten bugüne bilgi aktarımı, öğrenenin/alıcının yaşına, deneyimine ve rolüne göre şekillenmiş; böylece öğretim, doğası gereği bireyselleştirilmiş bir yapı kazanmıştır. Zamanla toplumsal hayatın karmaşıklaşması ve kitlesel eğitimin doğuşu, bireysel ihtiyaçlara yönelik öğretimi görece geri planda bıraksa da, modern eğitim yaklaşımları bireyselleştirilmiş öğretimin tarihsel ve pedagojik önemini yeniden keşfetmiştir.

Eğitimde yöntemler değişir, teknikler yenilenir ama her öğrencinin kendine özgü bir öğrenen profili sergilemesi sabit kalır. İster iki ister daha fazla öğrenci olsun öğretmen, birlikte öğrenme ortamında açığa çıkacak olan bireysel farklılıkları gözetmeden etkili bir eğitim sunamaz. Çünkü

her öğrenci hem kendi yolunda ve hızında öğrenir hem de ihtiyacı oranında gelişir. Ders tasarımları, öğrencilerin bilgi düzeyi, ilgisi ve yeteneği doğrultusunda şekillenmelidir. Bireyselleştirilmiş öğretimde öğrencinin bireysel ihtiyaçlarına, hızına ve ilgi alanlarına göre özelleştirilmiş öğretim sunulurken farklılaştırmada temel amaç öğrencilerin farklı ihtiyaçlarına göre ders içeriği, süreç ve ürünlerin çeşitlendirilmesidir.

Bireyselleştirmede her öğrencinin öğrenme sürecini bireysel olarak uyarlamak gerekirken farklılaştırmada tüm öğrencilerin genel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde öğretimi çeşitlendirmek mevzu bahistir. Bireyselleştirmenin hedef kitlesi öğrenme avantajları (zenginleştirme) ya da dezavantajları (destekleme) olan öğrencilerdir. Farklılaştırmada tüm sınıfı kapsayan ancak öğrencilerin farklılıklarına göre çeşitlendirilmiş bir yaklaşım benimsemek gerekir. Bireyselleştirmede materyallerin güçlük derecesi üzerinden, farklılaştırmada materyallerin niteliği üzerinden çeşitlilik sağlanır.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, farklılaştırılmış öğretim aracılığıyla her öğrencinin eğitimden en üst düzeyde fayda sağlamasını hedeflemektedir. Ancak modelin farklılaştırmayı yalnızca ‘zenginleştirme’ ve ‘destekleme’ başlıkları altında ele alması, öğrencileri bu iki kategoriyle sınırlama riskini beraberinde getirmektedir. Bu durum, farklılaştırma kavramının teorik tanımıyla uygulamadaki yansımaları arasında bir tutarsızlığa yol açabilmektedir. Dolayısıyla, her öğrencinin potansiyeline uygun bir şekilde eğitimden azami ölçüde yararlanabilmesi için, bu yaklaşımın daha kapsayıcı ve esnek bir biçimde yeniden değerlendirilmesi yararlı olabilir.

IB Programında Farklılaştırılmış Öğretim

IB Programına bakıldığında ise, farklılaştırılmış öğretimle uyumlu tam kapsayıcılık (full inclusion) ilkesinin benimsenmekte olduğu gözlemlenir. Buna göre her öğrenci biriciktir. Bu sebeple öğretim süreçlerinin standartlaştırılamayacağı ifade edilir. IB Programında, tam kapsayıcılık ilkesi doğrultusunda, öğrencilerin ortak bir bağlam içinde, ancak bireysel öğrenme ihtiyaçlarına uygun şeklinde öğrenme süreçlerine katılmaları gerektiği savunulur. Bu kapsayıcı yaklaşımı desteklemek amacıyla IB, öğretim planlama ve uygulama süreçlerinde Evrensel Tasarımlı Öğrenme (Universal Design for Learning-UDL) modelinin kullanılmasını önerir.

UDL, 1990’lı yıllarda Uygulamalı Özel Teknoloji Merkezi (Center for Applied Special Technology-CAST) tarafından geliştirilen ve bilimsel araştırmalara dayanan bir öğretim tasarımı modelidir. Bu model, her öğrencinin bireysel farklılıklarını dikkate alarak öğrenme görevlerinin bütün öğrenenlerin erişimine açık biçimde tasarlanması gerektiğini savunur.

Eğitimde Standartlar Meselesi: Neye Göre Farklılaştırma?

IB Programında farklılaştırma, öğrenci merkezli eğitimin olmazsa olmazıdır. Müfredattaki öğrenme çıktılarının tamamı için uygulanması gerekir. Bu çerçevede, öğrencilerin yalnızca güçlü ya da gelişime açık yönlerine odaklanarak onları destekleme ya da zenginleştirme yaklaşımı, farklılaştırılmış öğretim anlayışının tüm boyutlarını yansıtmamaktadır. Gerçek anlamda farklılaştırılmış öğretim, tüm öğrencileri kapsayan; her seviyede çeşitliliği gözeten ve öğretim süreci boyunca sürekli olarak sürdürülen dinamik bir yaklaşımdır. Seviye denildiğinde elbette akla standartlar gelecektir. Bu noktada standartlar konusuna bir parantez açmak gerekir: Müfredatın tüm bileşenlerini belirlemeden önce standartların oluşturulması elzemdir.

Öğrenme çıktıları, disiplinler arası ilişkiler ile ölçme ve değerlendirme süreçlerinin sağlıklı biçimde yürütülebilmesi, belirli bir sabiteye ihtiyaç duyar. Bu çerçevede, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin daha da güçlendirilmesi için öğretim programının standartlarının netleştirilmesi temel gündemlerimizden biri olmalıdır. Özellikle destekleme ve zenginleştirme başlıkları altında öğrencilerin hangi ölçütlere göre ayrılacağına dair açık ve nesnel kriterlerin henüz tanımlanmamış olması, öğretmenlerin bireysel sezgilerine dayalı yorumlara fazlasıyla alan açabilmektedir. Oysa bu tür belirlemeler, eğitim sisteminin bütünlüğü ve adaleti açısından daha somut ve sistematik temellere oturtulmalıdır.

Maarif Modeli'nin bireysel farklılıklara duyarlılık iddiasının hayata geçirilebilmesi, yalnızca süreç bileşenlerinin güçlendirilmesiyle sınırlı kalmamalıdır. Bu hedefin somut biçimde karşılık bulabilmesi, ancak öğretim standartlarının açık ve net şekilde tanımlanmasıyla mümkün olabilir. Eğitimde standartlar meselesine dair parantezi kapatarak IB Programında farklılaştırmanın yerine dönersek aşağıdaki tabloda işaret edildiği üzere farklılaştırma ve zenginleştirme birbirinden farklı ve birbirini gerektirmeyen yöntemlerdir.

Farklılaştırma ve Zenginleştirme Arasındaki Farklar

 

 

IB Programı kapsamındaki farklılaştırılmış öğretim teknikleri, her öğrenciye diğerinden farklı olabilme imkânını tanır. Bilgiyi edinme ve özümseme süreçlerini farklılaştırırken yalnız geriden gelen ya da ileride olan değil tüm öğrencilere bu hakkı tanır. Bu nüans programa ruhunu verendir: Böylelikle öğrenen profilleri, ATL becerileri gibi temel setler her öğrenci için uygulanabilir ve anlamlı hale gelir.

Sonuç olarak, zenginleştirme ve destekleme çalışmalarının farklılaştırılmış öğretim başlığı altında ele alınması, kavramsal anlam kaymalarına ve uygulamada çeşitli zorluklara yol açma potansiyeli taşımaktadır. Maarif Modelinde yer alan eğilimler, beceriler ve erdem-değer-eylem boyutları, bireyselleştirilmiş öğretim anlayışının birer parçası olarak bütüncül şekilde değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, sürecin belirli standartlarla yapılandırılmasını gerekli kılmakta ve böylece modelin daha evrensel bir niteliğe kavuşmasına katkı sunmaktadır.

İki Nokta

Kitap tanıtımı, biyografi, araştırma raporu, değerlendirme ve inceleme yayınları ile bölgesel veya küresel ölçeklerde güncel ya da yapısal sorunlar.