Enstitü Sosyal tarafından düzenlenen “Eğitimde Dekolonizasyon Yuvarlak Masa Toplantıları” sona erdi. Akademi, kültür ve sanat dünyasından uzmanların katıldığı buluşmalarda, Türkiye’de eğitim sistemi, kültürel politikalar ve akademik üretimin kolonyal mirastan arındırılması için somut öneriler geliştirildi.
İlk oturum olan “Eğitim Teorisi ve Öğretmen Yetiştirme Sisteminin Dekolonizasyonu” 4 Eylül’de gerçekleştirildi. Katılımcılar, Osmanlı’dan günümüze uzanan eğitim politikalarının Batı merkezli bakış açısıyla sürdüğüne dikkat çekti. Toplantıda, çocukların erken yaşta sanata erişiminin artırılması gerektiği öne çıktı. Kültürel aidiyetin yalnızca geçmişe ait bir miras değil, evrensel bir değer olarak aktarılması gerektiği belirtildi. Ayrıca kültür politikalarının yalnızca devlete bırakılmaması, uluslararası vakıflar ve kolektif yapılarla desteklenmesi gerektiği ifade edildi.
9 Eylül’de gerçekleşen “Fen ve Sosyal Bilimlerde Dekolonizasyon” toplantısında akademik yayıncılıktaki tekelleşme ele alındı. Uluslararası yayın devlerinin akademik emeği sömürdüğüne dikkat çekilirken, yapay zekâ destekli üretimin beraberinde getirdiği kalite düşüşü ve kontrolsüzlük tartışıldı. Çözüm olarak “slow science” yaklaşımının önemine işaret edildi. Bu anlayış, daha az fakat daha nitelikli akademik üretimi savunuyor.Katılımcılar, hızlı yayın baskısı altında yüzeysel çalışmalar yerine uzun soluklu ve titiz araştırmalar yapılmasının toplum yararına olduğunu ifade etti. Böylece hem yayın tekellerine hem de hız odaklı bilimsel üretim anlayışına karşı alternatif bir yol haritası ortaya konuldu.
Aynı gün düzenlenen“Kültür ve Sanat Eğitiminde Dekolonizasyon” oturumlarında ise sanat tarihi ve müzik müfredatındaki eksiklikler öne çıktı. Türk sanat tarihi ve müziğinin ders kitaplarında yeterince yer almaması eleştirildi. Uzmanlar, çocukların erken yaşta sanata erişiminin artırılması gerektiğini, kültürel aidiyetin yalnızca nostaljik bir miras olarak değil evrensel bir değer olarak aktarılmasının önem taşıdığını belirtti. Ayrıca kültür politikalarının sadece devlete bırakılmaması, uluslararası vakıflar ve kolektif yapılarla desteklenmesi gerektiği vurgulandı.
Toplantılar genelinde, eğitimden akademiye, kültürden sanata uzanan geniş bir yelpazede dekolonizasyonun yalnızca bir kavramsal tartışma değil; toplumsal bellek, kültürel üretim ve akademik bağımsızlığın yeniden inşası için stratejik bir yol haritası olduğu ortaya konuldu. Katılımcılar, müfredat reformundan öğretmen yetiştirme programlarına, yayıncılık tekellerinden sanat eğitiminin kapsayıcılığına kadar somut öneriler geliştirdi.
Bu öneriler çerçevesinde ortak bir iradeye varıldı. Katılımcılar, Türkiye’de eğitim ve kültür politikalarının kolonyal mirastan arındırılması için kolektif bir çaba gerektiğini vurguladı. Dekolonizasyon çalışmaları bağlamda, 1 Kasım 2025’te gerçekleştirilecek “Eğitimde Bir Adım Ötesi Zirvesi”, tartışmaları derinleştirmeyi ve daha geniş kitlelere taşımayı hedefliyor.